Malatya'nın Doğanşehir ilçesine bağlı Sürgü beldesinde ırkçı şeriatçı saldırganlar 28-29 Temmuz 2012 gece yarısından sonra Kürt Alevi bir ailenin oturduğu evi kuşatarak taşladı, ateş açtı ve evin ahırını yaktı. Irkçı-mezhepçi saldırıya uğrayan Servet Evli, saldırganların tekbir getirerek evi taşladığını, “Kürtlere ölüm”, “Alevilere ölüm” haykırışlarıyla eve ateş açtığını, evin dışındaki çitleri, kapıları, camları, kırarak eve girmeye çalıştığını söyledi. Saldırganlar, ancak jandarmanın havaya ateş açmasıyla ve belediye başkanı ile jandarma yetkililerinin ailenin beldeden göç ettirileceği sözü vermesiyle dağıldı.
Sorumlu AKP'dir
Sürgü beldesindeki ırkçı-mezhepçi saldırı, emperyalizmin böl ve yok et stratejisine alet olan AKP iktidarının içte ve dışta savaş politikasının yansıması olarak ortaya çıkıyor. Alevi düşmanlığını, Kürt düşmanlığını körükleyen; Suriye'de laikleri, Alevileri ve Hıristiyanları katleden gerici-faşist çetelere kucak açan, onları eğiten, silahlandıran ve yönlendiren AKP iktidarı ülke içinde yeni Madımak'ların, yeni Maraş ve Çorum katliamlarının tohumunu atıyor.
Eşitlik, özgürlük, kardeşlik
Tarihte ve günümüzde benzeri bütün örneklerin kanıtladığı gibi, ırkçı-mezhepçi saldırganların etnik-mezhepçi temizlik hedefine onay vermek daha büyük saldırıların ve katliamların yolunu açar. Bütün halkların eşitliğini ve özgürlüğünü esas alan bir kardeşlik politikası, bütün inanç gruplarının eşitliğini ve özgürlüğünü esas alan laiklik politikası olmadan birlikte yaşama kültürü geliştirilemez.
Büyük birlik
AKP'nin Türkiye'de, Suriye'de ve bütün bölgede gericiliğe ve faşizme yatırım yaparak iktidarını sürdürme sevdasının daha da büyük yıkımlar yaratmasına izin vermeyelim. AKP, içte ve ve dışta savaş politikasından derhal vazgeçmelidir. AKP, ABD'nin, AB'nin, NATO'nun, İsrail'in yıkım politikalarına taşeronluk yapmaktan derhal geri dönmelidir.
Sosyalizmi amaçlayan işçi sınıfı ve emekçiler açısından olduğu gibi, bağımsızlık, demokrasi ve laiklik içinde kardeşçe yaşamak isteyen bütün ilerici, yurtsever, barışçı güçler açısından da Türk, Kürt, Arap ve Fars halklarının birliği; Müslüman, Hıristiyan, Musevi, Sünni, Şii, Alevi toplumlarının birliği canalıcı değer taşıyor. Emperyalizme ve siyonizme teker teker yem olmak istemeyen her güç, daha da geç olmadan birliğin değerini kavramalıdır.