Türkiye halkının AKP'ye karşı ülke çapında genel direnişinde dün (17 Haziran 2013) söz, işçilerde ve kamu emekçilerindeydi.
DİSK, KESK, TMMOB, TTB ve TDB'nin çağrısına uyan yüz binlerce işçi ve kamu emekçisi, sokaklara çıktı, meydanları doldurdu. İşçiler ve emekçiler, AKP'nin Taksim Gezi Parkı'nı vahşice boşaltmasını protesto etti. Hükümetin istifa etmesini istedi.
Polis birlikleri İstanbul'da Şisli'den ve Tünel'den Taksim'e yürümek isteyen kortejlerin yolunu kesti. Yürüyüşçülerin Taksim'e gitmesine izin vermedi. Direnen halk AKP'nin zorbalıkla işgal altında altında tuttuğu Taksim Meydanı'nı ve Gezi Parkı'nı eninde sonunda yeniden teslim alacak.
Yaygınlık ve derinlik
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Kocaeli, Eskişehir, Mersin, Tarsus, Antakya, İskenderun, Antalya, Gaziantep, Samsun, Zonguldak, Çorum, Dersim, Bolu, Çanakkale, Edirne ve diğer şehirlerde işçilerin ve kamu emekçilerinin sokaklara ve meydanlara çıkması, halk direnişinin yaygınlaşması ve derinleşmesi anlamına geliyor.
Genel greve hazırlık
5 Haziran grevinden sonra 17 Haziran grevi, işçi sınıfının ve kamu emekçilerinin bütün üretimi ve hizmeti durduracak kapsamlı bir genel greve adım adım hazırlandığını gösteriyor.
Grevin yaygınlığı büyük değer taşıyor ancak özellikle Türk-İş'in greve katılmaması ciddi bir eksiklik oluşturuyor.
Bilinç ve örgütlenme becerisi
İşçi sınıfı ve kamu emekçileri, genel grevi gerçekleştirmek için öncelikle iki görevi yerine getirmek zorunda kalacak gibi görünüyor: Birincisi, büyük patronların işbirlikçisi sarı sendikacıların ihanetini aşmak; ikincisi, daha iyi niyetli olsalar bile iktidarın teröründen korkuya kapılarak görevlerini savsaklayan sendika yöneticilerinin ataletini aşmak.
İşçiler ve kamu emekçileri, kendi mesleki örgütlerini dönüştürecek bilinçlenme ve örgütlenme becerisi gerektiren bu görevleri gerçekleştirdiğinde halk direnişi çok daha güçlü bir konumda olacak.