Amerikan emperyalizminin yeni elebaşı Donald Trump görevine bir hışımla başladı.
Kanada’yı 51. eyalet olarak ABD topraklarına katacağını, Grönland’ı satın alacağını, Panama Kanalının denetimini devralacağını, Amerika’da bulunan ve yasadışı olarak tanımladığı göçmenleri 1903’te Küba’dan gasbettikleri Guantanamo’ya sürüp hapsedeceklerini ilan etti.
Çin’e, Kanada’ya, Meksika’ya, Avrupa Birliğine, Japonya’ya ve ticari açık verdiği her ülkeye yaptırımlar uygulayacağını açıkladı.
Amerika’nın birçok ülkeyi koruduğunu, bu koruma karşılığında Japonya’nın Amerika’ya bir trilyon dolarlık, Suudi Arabistan’ın 600 milyar dolarlık yatırım yapmasını istediğini bildirdi.
İsrail topraklarının çok küçük olduğunu, mutlaka genişlemesi gerektiğini iddia etti.
Filistin vatanının ayrılmaz parçası olan Gazze’yi “İsrail’den devralacaklarını” ve orayı tamamen boşaltacaklarını, Gazze halkını Mısır ve Ürdün’e göndereceklerini, bu iki ülkenin yönetimlerine Amerika’nın çok yardım ettiğini, onların da yardımların karşılığını Filistinlileri topraklarına kabul ederek vermeleri gerektiğini bildirdi.
Devralacakları Gazze’yi temizleyip yeniden inşa ederek plajlar, yat limanları, tatil köyleri, kumarhaneler, eğlence merkezleri, villalar ve gökdelenlerle dolu bayındır bir yere çevireceklerini, dünya sosyetesinin burada tatil yapacağını açıkladı.
Zorbaca sayıklamalar
Karşımızda kendi gücüne aşık, hak hukuk adalet tanımaz, kibirden başı dönmüş, küstahlıkta sınır bilmez, halkları kukla, devletleri köle sayan, orman kanununun her zaman sonuç alacağına iman etmiş, körkütük cahil, açgözlü bir sömürgeci kapitalist zorba var. Kaba kuvvetle herkesi sindirebileceğini, parayla herkesi satın alabileceğini sanan bu zavallı, kaba kuvvet tehdidi, şantaj ve blöfle her hedefine ulaşabileceğine inanıyor. En azından karşıtlarına ölümü gösterip onları sıtmaya razı edebileceğini umuyor.
Kapitalist egemenlik ilişkilerini benimsemiş, kendini Amerikan emperyalizminin korumasına muhtaç gören kompradorların uşaklığı ve onun suyuna gitmeyi akılcı politika sayan muhalif güçlerin uzlaşmacılığı, Amerikan emperyalizminin küstahlığını körüklüyor. Ama dünya onlardan ibaret değil. Dünya halkları, büyük insanlık, bu alçaklığı asla kabul etmez. Zorbaların sayıklamaları sonuç vermez.
Filistin ve ötesi
İlk örnek Filistin. Filistin halkı Gazze’de on beş buçuk ay boyunca elli bin şehit, yüz bin sakat ve yaralı gazi verdiği soykırım ve yıkıma rağmen vatanını terk etmedi. Filistin’in Gazzesini “büyük bir gayrimenkul olarak değerlendirdiğini” söyleyen emperyalist elebaşı Trump’un karşısında, vatanını henüz doğmamış nesillerden emanet alınmış yuva bilen Filistin halkı var. Filistin halkı emanete hıyanet etmeyecektir. Vatanını İsrail sömürgecilerinden de Amerikan emperyalizminden de kurtaracak direnci, sabrı, kahramanlığı gösterecektir.
Benzer tepkiyi sömürgeciliğin, emperyalizmin ve kapitalizmin sömürü ve zulmü altında düpedüz köle durumuna düşürülen bütün halklar da ortaya koyacaktır. Küstah egemenler ne yaparsa yapsın, devrimlerin, sosyalizmin, ulusal kurtuluşun, vatan cumhuriyet emek mücadelesinin, özgürlük eşitlik kardeşlik aşkının, akıl bilim çağdaşlık sevgisinin boş bir hayal değil, somut tarihsel gerçeklik olduğunu gözlerden gizleyemez, akıllardan silemez. Tarih boşuna yaşanmadı. İşçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri, halklar kukla değil öznedir. En zor koşullarda bile varlığını ve gücünü yeniden duyurur.
Trump baltayı taşa vurdu. İşçi sınıfının, emekçi halkların devrimci mücadelesi, el mi yaman, bey mi yaman, gösterecek. Orman kanununun sökmeyeceğini bir kez daha kanıtlayacak.