İsrail süreğen savaş suçlarına bir yenisini daha ekleyerek bugün (16 Eylül 2025) Gazze’ye kara harekâtına başladı. İsrail’in zaten bütünüyle yakıp yıktığı Gazze’yi tamamen işgal etmeyi amaçlayan bu saldırısını lanetliyoruz.
İsrail’in Katar’a saldırısının hemen ardından yine Amerika’nın çok yönlü desteğiyle giriştiği bu saldırı, gücünü, bölge ve dünya devletlerinin İsrail’in karşısına, Birleşmiş Milletler Tüzüğünün saldırgan devletleri durdurmak için öngördüğü etkili ambargo, abluka ve askerî kuvvetle çıkmaktan hâlâ kaçınmasından alıyor.
İşbirlikçi mantık
Katar’a saldırıdan sonra dün Katar’ın başkenti Doha’da toplanan İslam Ülkeleri Örgütü-Arap Birliği ortak toplantısından maalesef İsrail’in ağır biçimde kınanması ve BM’den çıkarılmasını önerme dışında bir karar çıkmadı.
Kendi egemenlikleri bile hoyratça çiğnendiği hâlde bu devletlerin İsrail’e karşı bu kadar alttan almalarının en önemli sebeplerinden biri Amerika’dan ve emperyalist savaş blokundan duydukları korkudur. Bu devletler, Amerika’nın ve emperyalist savaş blokunun İsrail’i bütün Batı Asya’yı kendi adlarına hizaya sokmak için vurucu güç olarak kullandığını biliyorlar. Amerika’yla, emperyalist savaş blokuyla işbirliği yapıyor ve hatta içlerinden bazılarının yaptığı gibi, bu blokun kölesi gibi davranıyorlar. Bu zillet politikasından vazgeçmeyi kendi iktidarlarını tehlikeye düşürecek ihtiyatsız bir girişim olarak değerlendiriyorlar.
Korkunun ecele faydası yok
Oysa İsrail’in Katar’a saldırısı, korkunun ecele faydası olmadığını bir kez daha gösterdi. Katar Amerika’nın dünyadaki en büyük üssüne ev sahipliği yapıyor. Amerika’nın Merkezî Kuvvetler Komutanlığı Centkom, Katar’da bulunuyor. Katar, Trump’ın dayattığı 1,2 trilyonluk haracı Amerika’ya ödemeyi de taahhüt etmişti. Amerika’dan başka, İngiltere, Fransa ve Türkiye’nin de Katar’da askerî üsleri var. Bütün bu üsler ağı, İsrail’in Katar’a saldırısını, ABD ve İngiltere’nin saldırıya fiilî destekle katılmasını engellemedi.
Hem Amerikan işbirlikçiliği hem halk dostluğu olmuyor
Soykırımcı devleti ağır biçimde cezalandırmadan Gazze’de soykırım ve işgal engellenemez. Soykırımcı devletin efendisine karşı çıkmayı göze almadan Filistin’e anlamlı ve yeterli destek verilemez. Emperyalizm işbirlikçiliğinden vazgeçmeden sadece Filistin’in değil, ilgili hiçbir ülkenin egemenliği korunamaz.
Türkiye halkı, siyonist sömürgeci İsrail’in gözü dönmüş saldırganlığına, ABD ve emperyalist savaş blokunun soğukkanlı azgınlığına karşı iktidar çevrelerinden, bölge ve dünya devletlerinden Filistin halkına lafla değil, eylemle destek talep ediyor. Şu anda emperyalizme ve sömürgeciliğe karşı direnişin en ağır bedelini ödeyen Filistin halkının bağımsızlığına ve özgürlüğüne kavuşması için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Sonunda kazanan, Filistin olacak.