ABD ve İsrail’in İran’a vahşi saldırısının 12. gününde ateşkes ilan edildi. Ateşkes 24 Haziran 2025 günü sabah 7’de yürürlüğe girdi.
İran saldırılardan başı dik çıktı. Amerika ve İsrail, İran’ı teslim alamadı, yıkamadı ve çökertemedi. İsrail’in bombaları, suikastları ve sabotajları da, Amerika’nın ağır bombardımanı da emperyalizmin ve siyonist sömürgeciliğin siyasi ve askerî hedeflerini gerçekleştirmesine yetmedi. İsrail’in her saldırısına misliyle yanıt veren İran, Amerika’nın başrol saldırısına da sembolik karşılık vererek egemenliğini ve onurunu korudu.
Donald Trump, İsrail’in İran’la başa çıkamadığı anlaşılınca 22 Haziranda Amerikan ordusunu başrol oyuncusu olarak savaş sahnesine çıkarmıştı. B-2 ağır bombardıman uçaklarının kullandığı sığınak delici bombalar da İran ulusunun direniş azmini kıramadı.
Giriştiği harekâtla barış vaatlerinden vazgeçen, Amerikan derin devletinin ve emperyalist savaş blokunun politikasını uygulayan Trump, kadrolarının ve taraftarlarının itirazıyla karşılaştı. İran teslim olmayınca ister istemez uzayan bir savaşa sürükleneceğini, savaşta bütün inisiyatifi kaybedeceğini ve böylece kendi düşüşünün yolunu açacağını politik içgüdüsüyle sezdi. Elini verip kolunu kaybetmeden, son anda yaptığı manevrayla İran’a ateşkes teklif etti. Amerikan harekâtının tek seferlik olduğunu, arkasının gelmeyeceğini bildirdi.
İran, savaşı başlatanların Amerika ve İsrail olduğunu, saldırıdan vazgeçilirse kendilerinin de misillemeden vazgeçeceğini, ama önce Amerikan saldırısına karşı sembolik bir karşılık vereceklerini iletti. Amerika’nın bölgedeki en büyük kara üssü olan Katar’daki El Udeyd üssüne füzelerini fırlattıktan sonra ateşkesi kabul etti.
Dolayısıyla, bu koşullarda ateşkes İran, bölge ve dünya halkları açısından başarı anlamına geliyor. Ne var ki, ateşkesin geçici bir mola olduğunu, siyasal ve askerî hedeflerine ulaşamayan emperyalist ve sömürgeci saldırganların hâlâ varlıklarını sürdürdüklerini ve saldırganlıktan asla vazgeçmeyeceklerini unutmamak gerekiyor.