Türk Silahlı Kuvvetleri, 9 Ekim 2019 Çarşamba günü saat 16’da, Suriye’nin kuzey doğusunda Amerikan emperyalizminin ve işbirlikçisi PKK/YPG/DSG güçlerinin işgali altında bulunan bölgeye girdi. “Barış Pınarı” adı verilen harekâta “Suriye Milli Ordusu” adını alan eski “Özgür Suriye Ordusu”na bağlı yerli çeteler de katılıyor.
Hedef
Yapılan resmî açıklamalara göre, harekâtta öncelikli olarak Rasulayn ile Tel Abyad arasındaki yaklaşık 120 kilometre enindeki bölgeyi 30 km. derinliğe kadar inerek ele geçirmek ve stratejik M 4 karayolunu kontrol altına almak hedefleniyor. Arap nüfusun çoğunlukta olduğu bu bölgede, ABD’nin yanı sıra PKK/PYD/DSG güçleri de düpedüz yabancı işgalci konumunda bulunuyor. Harekâtın daha sonra, mümkün olursa, batıya doğru Aynel Arab (Kobani) ile doğuya doğru Kamışlı’ya kadar yayılması amaçlanıyor.
Ortam
“Barış Pınarı” harekâtının yapılmasını mümkün kılan ortam, birincisi, Suriye’nin PKK/YPG/DSG güçlerini “ABD’nin destekleyip alet olarak kullandığı bölücü terörist gruplar” olarak ilan etmesi; ikincisi, Astana sürecinin ortakları olan Türkiye, İran ve Rusya’nın Amerika’ya Suriye’nin kuzey doğusunda bölge devletlerinin toprak bütünlüğünü tehdit eden ayrılıkçı devlet-benzeri yapılar kurmaya son verip Suriye’den derhâl çekilmesi çağrısında bulunmasıyla oluştu.
Türkiye’ye onay ve destek
İran ve Rusya, Türkiye’nin toprak bütünlüğüne ve sınır güvenliğine ilişkin meşru kaygılarına saygı duyduklarını açıkça belirttiler. Türkiye’nin güvenliğini sağlamak için terör örgütlerine karşı harekete geçme hakkına sahip olduğunu, fakat bu hakkın Suriye’nin egemenliği ve toprak bütünlüğü çerçevesinde kullanılması gerektiğini açıklayan iki ülke, sorunların çözümü için Türkiye’nin meşru Suriye yönetimiyle görüşmesini önerdiler, Suriye ile Türkiye arasında imzalanan Adana Mutabakatının işletilmesinin uygun olacağını belirttiler.
Ülkesinin kuzey doğusunda sömürgeci işgal bölgesinin kalıcılaşmasını ve topraklarının bölünmesini önlemek isteyen Suriye’nin dolaylı onayını, İran ve Rusya’nın şartlı desteğini alan Türkiye, Amerikan yönetimi içindeki çatlaktan da yararlanarak Suriye’de Amerikan işgal bölgesine harekât başlattı.
Sömürgecilerin canı yanıyor
Harekât daha şimdiden ABD’den İsrail’e, ABD’den Suudi Arabistan’a kadar uzanan emperyalist savaş şebekesinin canını yakmış bulunuyor. Suriye’nin, Türkiye’nin, İran’ın ve Irak’ın sömürgeci hesaplar doğrultunda bölünmesi artık çok daha zor. Türk, Kürt, Arap ve Fars halklarını bitmez tükenmez bir kan davasına mahkûm etme hesabı bozuldu, emperyalizmin bölgeye yönelik komplosunun zembereği kırıldı. Amerikan emperyalizmin Suriye’den ve Ortadoğu’dan defolması artık daha yakın.
Stratejik düzeltme ihtiyacı
Ne var ki, Türkiye hâlâ meşru Suriye yönetimiyle doğrudan doğruya ilişki kurmayı ve işbirliği yapmayı reddediyor. Türk Silahlı Kuvvetleri ve denetimindeki güçler şu anda Suriye topraklarında Suriye’nin meşru hükûmetinin resmî daveti olmadan hareket ediyor. Bu durumun hızla düzeltilmesi, Türkiye ve Suriye halklarının bütün kazanımlarını tehlikeye düşürebilecek bu ağır zaafın hemen giderilmesi gerekiyor. Türkiye ile Suriye, Türkiye ile gerçek dostları arasındaki güvensizlikleri kökünden bitirecek stratejik bir düzeltmeye ihtiyaç var.
Suriye’yle ittifak
Türkiye, Suriye’yle derhâl ittifak içine girmeli, Türk Silahlı Kuvvetleri ile Suriye Arap Ordusu emperyalizme ve işbirlikçi terör örgütlerine karşı koordinasyon içinde hareket etmelidir. Suriye Suriyelilerindir. Suriye’nin egemenliğine sadece söylem düzeyinde değil, eylem düzeyinde de saygı göstermeliyiz. Meşru Suriye yönetimi de, İran da, Rusya da bu amaçla nüanslı ve seçenekli öneriler ortaya koymuş bulunuyor. Türkiye halkının emperyalizme ve işbirlikçi bölücü teröre karşı topyekûn mücadele iradesini layıkıyla hayata geçirmek için Suriye’yle ve bölge ülkeleriyle kesin dayanışma içinde olmak mutlak zorunluluktur.
Daha da geç olmadan
Türkiye halkı, bütün ulusal demokratik güçler Türk Silahlı Kuvvetlerinin emperyalizme ve işbirlikçi teröre karşı mücadelesini destekliyor. Bu mücadelede kesin zafere ulaşmak için Türkiye ile meşru Suriye yönetimi arasında güç birliği daha da geç olmadan kurulmalıdır.