Bugün 12 Mart 2014. Türkiye halkı bugün Berkin Elvan'ı sonsuzluğa uğurluyor. Berkin'in canıyla verdiği direniş çağrısıyla dün sokakları ve meydanları dolduran halk kitleleri, bugün yine sesini yükseltecek.
Önümüzü daha berrak şekilde görmek için bugüne nasıl geldiğimizi kısaca hatırlayalım.
Zalimlerin sonbaharı
Fethullah Gülen'e bağlı yargı-polis örgütü, 17 Aralık 2013 sabahı düzenlediği baskınla, AKP'li bakanları, bakan çocuklarını, AKP'ye yakın büyük inşaat şirketlerini, AKP'li Fatih Belediyesi'ni, Halk Bankası'nı, İran'ın ekonomik ambargoyu delmek için aracı olarak kullandığı İran asıllı bir işadamını hedef alan “büyük yolsuzluk ve rüşvet operasyonu”nu patlattı.
MİT'in, İçişleri Bakanı'nın, valilerin, bir bütün olarak AKP hükümetinin ruhu duymadan yapılan operasyonda İçişleri Bakanı Muammer Güler'in oğlu Barış Güler, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan'ın oğlu Kaan Çağlayan, Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan, İran asıllı işadamı Reza Zarrab ile Fatih Belediye Başkanı Mustafa Demir'in kardeşi Sebahattin Demir tutuklandı.
AKP, yolsuzluğunu ve vurgunculuğunu belgeleyen bu ağır baskına, operasyonu yürüten savcıların yetkisini kısıtlayarak; polisleri görevden alarak; Emniyet, Maliye ve TRT'deki Gülenci kadroları topluca azlederek karşılık verdi.Yargı yönetmeliğini hukuksuz biçimde değiştirerek AKP'li yetkililere karşı herhangi bir soruşturma açılmasını imkânsız duruma getirdi.
Kıran kırana iktidar savaşı
Daha geçenlerde, “Cemaat bizden ne istedi de vermedik?”, “Emniyet'i size vermedik mi?” diyen AKP, Gülen örgütünün “devlete sızdığını”, “paralel devlet oluşturduğunu”, “yabancı ülkelere maşalık yapan hain, ajan bir örgüt” olduğunu açıkladı.
Fethullah Gülen, yayınladığı vaazında, elemanlarını görevden alan Recep Tayyip Erdoğan'a, “Hırsızın değil yakalayanın üzerine gidenlerin, Allah evlerine ateşler salsın, yuvalarını dağıtsın!” diye beddua ederken; Recep Tayyip Erdoğan da, Fethullah Gülen'e, “Paralel yapı kurmak isteyenler, devletin kurumlarına sinenler, istediğiniz kadar oraya yerleşin. İninize gireceğiz ininize. Didik didik edeceğiz” diyerek gözdağı verdi.
Her iki despotik yapı birbirlerini yok etmek için karşılıklı hamlelerini sürdürdü. 25 Aralık 2013'te Gülen Hareketi, kendisine bağlı savcı ve hakimler eliyle, AKP'yle içli dışlı holdinglere ve Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan'a yönelik çok kapsamlı bir yolsuzluk soruşturması için gözaltı kararı çıkarttı. AKP, polis örgütünde yaptığı yeni atamalara dayanarak bu kararı uygulatmadı. İlgili savcı ve hakimleri görevden aldı. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nda zorla yaptığı değişikliklerle, yolsuzluk soruşturması yapmaya kalkan bütün savcı ve hakimleri etkisiz görevlere atadı.
Gülen Hareketi'nin karşı hamlesi de sert oldu. Suriye'de El Kaide çetelerine silah ve mühimmat götüren MİT kamyonlarının yolunu savcı ve hakim kararıyla kesen polis ve jandarma operasyonlarıyla AKP'nin savaş suçlarını ortalığa saçtı. AKP, bu operasyonları yapanları da görevden aldı ama ağır bir darbe almış oldu.
Karşılıklı hamleler
Çatışma çığ gibi büyüdü. Binlerce polisin, yüzlerce savcının yerini değiştiren AKP, HSYK kanununu değiştirerek yargı örgütünü doğrudan doğruya kendisine bağladı. Devlet içindeki kadrolaşması dağıtılan Gülenciler, bizzat Recep Tayyip Erdoğan'ın ne kadar yolsuzluğa ve hukuksuzluğa battığını kanıtlayan ses kayıtlarını art arda yayınlamaya başladı. Erdoğan'ın villalara, köşklere istiflenmiş kayıt dışı bir milyar dolarını gizlemek için oğluna verdiği talimatlar ortalığa döküldü. Kendisine bağlı medya oluşturmak için kurduğu havuzlar, büyük rant projelerinden aldığı haraçlar, medyaya günlük olarak verdiği hukukdışı emirler açığa çıktı.
Saflar yeniden belirleniyor
İyice köşeye sıkıştığını gören Erdoğan, Ergenekon, Balyoz, KCK, Devrimci Karargâh, ÇHD gibi muhalifleri biçmeyi amaçlayan davaların bütün sorumluluğunu Gülencilerin üstüne attı. Yanında tutmayı başardığı Kürt ulusal hareketine ek olarak, bu kez orduya ve ulusalcı çevrelere açılım yaptı. “Orduya kumpas kuruldu” diye ilan etti. Milli Güvenlik Kurulu'ndan, Gülen Hareketi'ni “devlet güvenliğine tehdit oluşturan paralel yapı” olarak nitelendiren kararı çıkarttı. Bir türlü Gülencilerden arındıramadığı Özel Yetkili Mahkemeleri ve Terörle Mücadele Mahkemelerini toptan kaldırarak Ergenekon davasında tahliyelerin yolunu açtı.
Durum değerlendirmesi
AKP, 17 Aralık soruşturmasında tutuklanan herkesi, doğrudan kendisine bağladığı hakim ve savcılar eliyle serbest bıraktı. Eski ortağı Gülen Hareketi'nin hamlelerini savuşturdu, onların devlet içindeki örgütlenmesini dağıttı. Ama hâlâ onlara karşı etkili saldırıya geçemedi.
CHP ve MHP'ye karşı yoğun bir seçim kampanyası yürüten AKP, seçmen desteğini korumaya çalışıyor. Orduyu ve CHP dışındaki ulusalcı çevreleri yanına almaya çalışıyor ama bu adımı, şu ana kadar yedeğinde tuttuğu Kürt ulusal hareketini kendisinden uzaklaşmak zorunda bırakacak. HDP'ye karşı yoğunlaşan şovenist saldırılar, hem orduyu ve ulusalcı çevreleri, hem Kürt ulusal hareketini yanına alma stratejisinin sınırlarını gösteriyor.
AKP henüz yıkılmadığı için kendisini başarılı sayıyor ama bu başarı astarı yüzünden pahalıya gelen bir Pirus zaferinden başka bir şey değil.
Gülen Hareketi, hamleleriyle AKP'yi hakikaten rezil rüsva etti. Buna karşılık, devlet içindeki örgütlenmesini, özellikle polis ve yargı içindeki etkisini kaybetti.
Gülen Hareketi, AKP'nin yolsuzluk ve hukuksuzluk dosyalarını sızdırarak CHP ve MHP'yle dirsek temasına girdi, onların sempatisini kazandı. Fakat Ergenekon davasında tahliyeleri önlemek için giriştiği hukuksuz hamleleriyle, kanunsuz dinlemelerinin ve tezgâhladığı sahte davaların çapını bir kez daha herkese hatırlattığı için bu sempatiyi kalıcı bir kazanıma çevirmesi çok zor.
Gülen Hareketi, AKP'ye indirdiği ağır darbeler nedeniyle kendisini başarılı sayıyor ama bu başarı, tıpkı AKP'nin yukarıda değindiğimiz başarısı gibi, astarı yüzünden pahalıya gelen bir Pirus zaferinden başka bir şey değil.
AKP-Gülen ortaklığıyla kurulan rejim, dipten gelen halk dalgasının etkisiyle her iki tarafın birbirine düşmesi sonucunda artık iyice çatırdıyor. AKP'nin ve Gülen Hareketi'nin astarı yüzünden pahalı karşılıklı “başarı”larını, halkın her iki tarafı iktidardan indirerek sağlayacağı gerçek bir başarıyla karşılama görevi önümüzde duruyor.
Halkın hazırlayacağı iddianame için kanıtlar
Recep Tayyip Erdoğan'ın Gülen Hareketi'ne, Fethullah Gülen'in AKP'ye yönelik iddiaları, çok uzun süredir işçi sınıfına, emekçilere, ezilen halklara karşı birlikte hareket eden ve birbirlerini çok iyi tanıyan iki çevrenin ağzından dile geldiği için, tabii ki son derecede inandırıcı oldu. Halkın egemenliğine, eşitliğe, özgürlüğe, bağımsızlığa, demokrasiye, laikliğe, hukuka, işçi haklarına, kadın haklarına, çocuk haklarına ortaklaşa saldıranların şimdi birbirlerine yönelttikleri suçlamalar hiç şüphesiz en kısa sürede halkın her ikisi hakkında hazırlayacağı kapsamlı iddianamenin kanıtları arasında yer alacaktır.