ABD seçimleri

06 Kasım 2012
ABD seçimleri

Emperyalist savaş blokunun önder ülkesi Amerika Birleşik Devletleri'nde başkanlık seçimleri bugün yapılıyor. Amerikan dolar milyarderleri şebekesinin, meşhur “yüzde 1”lik üst tabakanın çıkarlarını birbirlerinden neredeyse farksız politikalarla savunan iki aday, Demokrat Parti'nin temsilcisi şimdiki başkan Barack Obama ile Cumhuriyetçi Parti'nin temsilcisi Mitt Romney başkanlık için yarışıyor. “Halk yönetimi” anlamına gelen demokrasi kavramını, dev kapitalist bankaların ve şirketlerin diktatörlüğünü gizleyen örtü olarak kullanan Amerikalı zenginler oligarşisi, işçilerden ve emekçilerden yana bir adayın etkili bir seçim kampanyası yürütmesine bile imkân tanımıyor.

Aşırı sağcı Romney

Amerikan tekellerinin üstünlüğüne iman etmiş Mitt Romney Amerikan aşırı sağını, köktendinci Hıristiyanları, en bağnaz İsrail yandaşlarını, ırkçıları, göçmen ve kadın düşmanlarını, en azgın savaş kışkırtıcılarını, Barack Obama'yı bile “gizli komünist” ve “gizli Müslüman” sayan en cahil toplum kesimlerini çevresinde topluyor ve onların önyargılarına hitap eden bir seçim kampanyası yürütüyor.

Obama'nın karnesi

Barack Obama, dört yıl önce halka verdiği sözlerin hiçbirini tutmayıp söylediklerinin tam tersini yapmış ilkesiz bir politikacı olarak seçime giriyor.

Ekonomide önceliği şirketlere değil, sade halka vereceğim dedi; büyük bankalara ve sanayi şirketlerine trilyonlarca dolar akıttı.

İnsan haklarına saygılı olacağım dedi; yönetime “Amerika'ya düşman” yabancıları yargısız infazla öldürme yetkisi veren kanunu, Amerikan yurttaşlarını da kapsayacak şekilde genişletti.

Uluslararası hukuka saygılı olacağım dedi; Afganistan savaşını Pakistan'a yaydı, Libya'yı mahvetti, Suriye'yi mahvetmekle meşgul, Yemen ve Somali'de insansız uçak saldırılarıyla öldürttüğü sivillerin haddi hesabı yok.

İlkesiz yalancı

Obama Amerikan plütokrasisinin emperyalist, kapitalist, sömürgeci, siyonist, militarist politikalarını Amerikan halkına ve bütün dünyaya güleryüzle pazarlama görevini başarıyla yerine getirdi. Ama ilkesizlik ve yalancılık, bedelsiz kalmaz.

Ülkesinde ve dünyada halkların gözünde iyice yıpranan Obama, seçim kampanyasını halka olumlu vaatlerde bulunarak değil, “Romney benden kötüdür, o gelirse her şey daha kötü olur” teması üzerine kurdu. Dört yıl boyunca aldattığı seçmenlerini “daha az kötü”ye razı olmaya çağırıyor. Oysa daha az kötüye razı olmanın bedelini dört yıldır Amerikan halkı da, dünya halkları da ağır biçimde ödedi ve ödemeye devam ediyor.

Ortak program

Amerikan tekellerinin her iki adayı iç ve dış politikada neredeyse aynı çizgide. Gözlemciler, Obama ile Romney arasındaki televizyon tartışmalarında ilkelerin, görüşlerin çarpışmadığını, gerçek bir tartışmanın yapılmadığını belirtiyor. Aynı şeyleri neredeyse aynı üslupla söyleyen iki laf cambazı incir çekirdeğini doldurmayacak konularda farklılık yaratmaya çalışıyordu.

İç politika

İç politikada, borsaya iman, büyük bankalara ve şirketlere her yolla destek, sağlık ve eğitim harcamalarını kısma, işsizliğin artmasına göz yumma, savaş bütçesini arttırma, göçmen işçilere karşı daha sert yaptırım, polis ve istihbarat devletini daha da güçlendirme konularında Obama ile Romney arasında herhangi bir fark yok.

Dış politika

Uluslararası alanda, Amerikan üstünlüğüne iman, Amerikan şirketlerinin ve ordusunun küresel egemenliği, NATO'yu küresel jandarma olarak güçlendirme, emperyalist savaşlara hız verme, İsrail'i ne pahasına olursa olsun destekleme, her ülkenin iç işlerine karışma, dünyanın her yerinde gerici-faşist güçleri destekleme, din, mezhep ve ulus çatışmalarıyla ülkeleri çökertme, laikliğe ihanet, “Çin ve Rusya'yı kuşatma”, enerji yataklarını ve yollarını kesin denetim altında tutma, doğanın mahvedilmesine seyirci kalma konularında, Obama ile Romney aynı görüşü savunuyor.

İkisine de razı olmayacağız

Obama'nın ve Romney'in Amerikan halkı ile dünya halklarına sunduğu gelecek, daha fazla sömürü, daha fazla yoksulluk, daha fazla işsizlik, daha fazla savaş, daha fazla felaketten oluşuyor.

Dünya halkları Romney'e de razı değil, Obama'ya da. Ölümlerden ölüm beğenmek istemiyoruz. Kırk satıra da rızamız yoktur, kırk katıra da. Umuyoruz ki, başta işçi sınıfı olmak üzere Amerikan halkı da dünya halklarıyla aynı görüşü olabildiğince erken paylaşır ve kapitalizme karşı mücadelesini yükseltir.