İsrail uçakları 30 Ocak'ta Suriye'nin başkenti Şam yakınlarındaki bir askerî tesisi bombaladı. Saldırıda iki kişi ölürken beş kişi de yaralandı. Binada da ağır hasar meydana geldi. Saldırı AKP, Katar Emiri ve Suudi Arabistan Kralı ile İsrail'in arasındaki müttefiklik ilişkilerini en görmek istemeyenlerin bile gözlerine sokacak kadar açık bir şekilde ortaya koyması açısından da önemli.
Saldırıyı haklı göstermeye çalıştılar
Uluslararası haber ajansları hava saldırısının Lübnan üzerinden Hizbullah'a silah taşıyan bir konvoya yönelik yapıldığını duyurdu. Fakat konuyla ilgili olarak İsrail'den resmî bir açıklama gelmedi. Suriye ordusu ise yaptığı resmî açıklama ile iddiaları yalanlayarak bir araştırma tesisinin vurulduğunu duyurdu.
Kim ne dedi
Saldırıya ilk tepkiler Rusya, Çin ve İran'dan geldi. Mısır, Lübnan, Irak hükümetleri ve FKÖ’nün Şam temsilciliği dahil birçok Filistin direniş örgütü ile Lübnan Hizbullah’ı da saldırıyı kınadı. Kınamalarda genel olarak İsrail’in sorumsuz bir şekilde egemen bir ülkenin topraklarına saldırdığı ve bölge barışı ile istikrarını tehlikeye attığı vurgulandı. Amerika ise daha önce yaydığı yalana dayanarak Suriye'yi Hizbullah'a silah taşımaması yönünde uyardı. AKP hükümeti ise olay hiç yaşanmamış gibi davranıyor. Suriye saldırı ile ilgili olarak BM Genel Sekreteri ve Güvenlik Konseyine eş iki mektup gönderdi ve Güvenlik Konseyini saldırıyı kınamaya çağırdı. Suriye misilleme yapma hakkını saklı tutuyor.
“Mücahitler” İsrail ile iş birliği içinde
Suriye BM’ye gönderdiği mektupta ilginç ayrıntılara değiniyor. Emperyalistlerin haçlı seferinin uzantısı olan Suriye içindeki silahlı terör grupları, saldırıdan bir süre önce tesise bir dizi saldırı düzenlemişler. Fakat başaramayacakları belli olduktan sonra tesis İsrail tarafından bombalanmış. Ayrıca yine hava saldırısından yakın zaman önce özellikle El Kaideci Nusra Cephesi Suriye’nin hava savunma sistemlerini hedef alan saldırılar gerçekleştirmiş. Bu saldırılar da büyük oranda başarısız kalmış.
İsrail’in Suriye’nin başına gelenlerden ne kadar memnun olduğunu tahmin etmek zor deği. İşte İsrail ordusu eski komutanlarından Akademisyen Moşe Elad Aralık 2012 sonlarında katıldığı bir konferansta memnuniyetini bütün açıklığıyla ortaya koyuyor:
"Arap Baharı, şimdiye kadar İsrail'in gerçekleştirmekten aciz kaldığı stratejik kazanımları gerçekleştirdi. Bunun başında da bize düşman Arap Gücü olarak bilinen Suriye'nin yıkımı geliyor. Suriye, yıllardır bizim için en çetin düşmandı. Şimdi Suriye, kan kaybediyor, parçalanıyor, askeri gücünü yitiriyor. Üstelik İsrail'e hiçbir zarar gelmeden, İsrail'e bir tek kurşun bile sıkamadan."
"Meşruiyetini yitiren Beşşar Esad rejiminin yerini hangi rejimin alacağını bilmediğimiz doğru. Yerine gelecek rejim bize düşman da olsa artık Suriye'nin bizim için stratejik tehdit olma özelliği uzun bir süre için kalmadı. Özellikle de Suriye'de Esad sonrasında kurulacak yeni rejim iç sorunlarla boğuşacak, İsrail'e düşmanlıkla meşgul olamayacak."
Fazla yoruma gerek yok. Suriye halkının direnişini kıracakaları umuduna kapılan Elad, bu hedeflerine varırlarsa Suriye’de uzun yıllar sürecek bir iç savaş planladıklarını saklamıyor.
Durum ortada. Emperyalistler Suriye halkına acımasızca saldırıyor. Onlar adına karanlığın bekçiliğini yapan AKP, Müslüman Kardeşler, Katar ve Suudi Arabistan ve onların beslemeleri silahlı katiller sürüsü Müslümanlık naralarıyla Siyonizme can suyu taşıyor.
TKP 1920 olarak Suriye’ye yapılan saldırıyı kınıyor ve kardeş Suriye halkıyla dayanışma içinde olduğumuzu bir kez daha haykırıyoruz.
Türk, Kürt, Arap, Fars bütün Ortadoğu halkları içine sürüklendikleri mezhep ve milliyet çatışmaları oyununu bozup halkların kardeşliği ve dayanışması temelinde emperyalistlere karşı mücadelede birleşince, emperyalistleri Ortadoğu’dan söküp atmak mümkün olacaktır. Türkiye halkları olarak bunun ilk adımını alnımıza iş birlikçilik lekesini süren işçi düşmanı AKP hükümetinden hesap sorarak gerçekleştirelim.