İktidar yapısından dışlanan Sedat Peker’in ifşaat, itiraf ve suçlamaları Türkiye kapitalizminin çiğ gerçeğini bir kez daha ortaya serdi. Çözülmez bir yumağa dönüşmüş sermaye-siyaset-tarikat-medya-mafya ilişkileri, içeriden bir tanığın anlattığı somut olaylarla ete kemiğe büründü. Milyonlarca insanın sömürülmesi, yoksulluğu ve işsizliği pahasına yaratılan servetin nasıl gasbedildiği, koca koca şirketlerin nasıl el değiştirdiği, din ve millet değerlerini savunma kılıfı altında işlenen ağır suçlar gündeme oturdu.
Sedat Peker’in itiraf ve suçlamalarına karşı kendilerini savunmaya çalışan Süleyman Soylu, Binali Yıldırım, Mehmet Ağar, Korkut Eken ve diğerlerinin açıklamaları, iddiaları çürütmek yerine daha da körükledi ve dallanıp budaklandırdı.
Sermaye birikiminin ayakları
Artık rahatlıkla diyebiliriz ki, özelleştirme, ihale oyunu, hazine soygunu, rüşvet, yolsuzluk, görevi kötüye kullanma, sahtekârlık, imar rantı, uyuşturucu kaçakçılığı, tehdit, dayak, yaralama, tecavüz, cinayet, siyasi suikast, mülksüzleştirme, şirket yutma, tekelleşme, emperyalizmin emrinde örtülü harekâtlar sermaye birikim sürecinin ayrılmaz parçaları olarak kamusal bilgiye dönüştü. Eski başbakanlar, bakanlar, büyük patronlar, babalar ve oğullar, yüksek bürokratlar, medya yöneticileri, mafya reisleri, kerameti kendinden menkul inanç tacirleri işbirlikçi kapitalist oligarşinin ekonomi, siyaset, terör ve propaganda özneleri olarak aynı resimde yakalandı.
Hesap soralım
Halkın iradesine meydan okuyan, cumhuriyet değerlerini yok eden, adaleti ayaklar altına alan, hukuku her anlamda çiğneyen bu vurgun düzenini asla kabul etmiyoruz. İşbirlikçi oligarşinin boğazına kadar suça batmış bütün özneleri soruşturulmalı ve yargılanmalıdır.
Somut suç iddialarını soruşturmak ve yargılamak yerine bu kokuşmanın üzerini türlü gerekçelerle örtme gayretini reddediyoruz. Suçları örtbas etmek suça ortak olmak demektir. Vurgunculuğun, haracın, rüşvetin, yolsuzluğun bahanesi olmaz. İşçiler, çiftçiler, esnaf, sade yurttaşlar, bütün ulusal demokratik güçler vurgunculardan hesap sorulmasını istiyor. Halkın sesine kulak verilmeli ve gereği derhâl yerine getirilmelidir.
İşbirlikçiliği reddediyoruz
Öte yandan, Sedat Peker’in iddialarını, işbirlikçi oligarşinin vurgun düzenine son vermek için değil de, Türkiye’nin emperyalizme tamamen baş eğmesi, NATO’ya kayıtsız şartsız teslim olması, ekonomiyi İMF’ye, geleceğini Amerikan savaş stratejisine bağlaması için vesile olarak kullanmaya kalkan Amerikan işbirlikçilerine de geçit vermeyeceğiz.
Hem iktidar hem muhalefet saflarında yer alan Amerikan işbirlikçilerinin, Biden ne derse yapalım, S 400’den vazgeçelim, Suriye düşmanlığını derinleştirelim, İran Rusya ve Çin’e düşman olalım, finans kapitalin isteklerini ilahi emir sayalım, toplumcu ekonomiden uzak duralım, bağımsız bütün laik demokratik sosyal hukuk cumhuriyetini boş verelim, gerici ve bölücü terörle mücadeleyi bırakalım diye özetleyebileceğimiz programını elimizin tersiyle itiyoruz.
Türkiye halkının kendi programı var. Ulusal demokratik güçlerin devrimci iradesi var. Halkımızın Vatan Cumhuriyet Emek diyen sesi var.
Vurgunculuğa Hayır! Gericiliğe hayır! Despotizme hayır! Emperyalizme teslimiyete hayır!