31 Mart 2019 yerel seçimlerinin ilk sonuçlarına göre AKP büyük şehirlerde ağır bir yenilgiye uğramış bulunuyor. Merkezî iktidarın ve vurguncu düzenin ekonomik, mali, siyasal ve kültürel işleyişi açısından kritik önem taşıyan yerel iktidar ayağı geniş ölçüde çöktü.
Türkiye halkı dinci despotizmin özellikle büyük şehirlerde 25 yılı bulan yerel hâkimiyetine son verdi. AKP ve destekçileri bir türlü ele geçiremedikleri İzmir’e ek olarak İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, ve Mersin büyükşehir belediyelerini kaybetti. Bursa ve Kocaeli gibi büyükşehir belediyelerini kazansalar da, buralarda dikkate değer ölçüde oy kaybına uğradı. Bir bütün olarak bakıldığında, Marmara, Ege, Akdeniz bölgeleri ile İç Anadolu bölgesinin kuzey batı bölümlerinde yer alan üretim havzalarının büyük kısmı yerel yönetimler bağlamında AKP ve destekçilerinin elinden çıktı.
Ulusal demokratik tepki
AKP ve destekçilerinin yerel seçim yenilgisi, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı Türkiye halkının en geniş kitlelerini saran büyük ulusal demokratik tepkinin sonucudur. İşçiler, şehir ve köy emekçileri, bütün yurtsever güçler ortaçağ sevdasından, cumhuriyet yıkıcılığından, keyfî yönetimden, eşitlik ve özgürlük düşmanlığından, vurgunculuktan, işsizlik ve pahalılıktan, terörden illallah etti. Seçmen kitleleri yüz binler, milyonlar hâlinde yer değiştiriyor. AKP’den Millet İttifakı’na ve MHP’ye, MHP’den Millet İttifakı’na, HDP’den Millet İttifakı’na ve AKP’ye, AKP’den HDP’ye kayan oylar yaygın bir arayışın ifadesidir. Bu yaygın arayış 25 yıldır artık kıpırdamaz denilen taşları yerinden oynattı, yerel iktidarda kapsamlı bir değişikliğe yol açtı.
Mücadeleye devam
Ne var ki, Türkiye’nin en yaşamsal sorunları yerli yerinde duruyor. Emperyalizmin çok boyutlu saldırısı sürüyor. Vurgunculuk ve merkezî despotizm hükmünü icra ediyor. Uluslararası finans kapitale bağımlılıktan kurtulmamız, borç ekonomisi tuzağından çıkmamız, yerli sanayi ve tarımı teşvik etmemiz, ulusal kalkınma seferberliğini başlatmamız gerekiyor. İşsizliği ve pahalılığı ortadan kaldırmamız, geniş emekçi kitlelerin yaşamını rahatlatmamız zorunlu.
Bütün bunları yapabilmenin önkoşulu ise, ulusal demokratik birliği sağlamamız, tek kişi yönetimi yerine halkın iradesini temsil eden Millet Meclisinin yetkilendireceği ulusal demokratik hükümeti kurmamızdır.
İşçi sınıfını, şehir ve köy emekçilerini, bütün ulusal demokratik güçleri birleştirmek için kitleler içinde düzenli olarak çalışmaya, her düzeyde aydınlanmaya ve örgütlenmeye devam edeceğiz.
Umuyoruz ki, 31 Mart 2019 seçimlerinin sonucu, Türkiye halkının emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı vatan cumhuriyet emek mücadelesini hızlandıracak ve derinleştirecektir.