Tarikat yurdunda yangın

30 Kasım 2016
Tarikat yurdunda yangın

Adana’nın Aladağ ilçesinde dün (29 Kasım 2016 Salı) akşam bir tarikat yurdunda çıkan yangında 10 kız öğrenci, bir çocuk ve bir yurt görevlisi öldü, 22 kız öğrenci de yaralandı.

Ölenlerin aile ve yakınlarının acısını paylaşıyor, yaralılara acil şifa diliyoruz. Türkiye’yi 14 yıldır yöneten AKP bu felaketin sorumluluğunu hiçbir şekilde üzerinden atamaz. Felaketin bütün sorumlularının cezalandırılmasını talep ediyoruz.

 

Sadece çocuklar değil
Üzerinden daha iki hafta bile geçmedi, 17 Kasım’da Siirt’in Şirvan ilçesinde özelleştirilmiş bir bakır ocağında meydana gelen toprak kaymasında 16 maden işçisi ölmüştü. Türkiye’de yapılan işçi güvenliği araştırmaları özelleştirilmiş madenlerde işçi ölüm oranının kamunun işlettiği maden ocaklarından 16 kat daha fazla olduğunu ortaya koyuyor.

Halk düşmanı program
Bu gerçeğin tek bir anlamı var. 1980’den bu yana kapitalist sömürücüler, özelleştirme dayatmasıyla işçi sınıfını “eti senin, kemiği benim” anlayışına mahkûm ettiler, düpedüz köle durumuna düşürdüler.

Azami kâr hırsıyla ekonomide işçi güvenliğini hiçe sayan aynı çevreler aynı özelleştirme dayatmasıyla şehirlerin, köylerin, kasabaların yoksul çocuklarını da kamu hizmetlerinden yoksun bıraktılar. Onları eğitim için siyasal İslamcı tarikatlara muhtaç ettiler. Tarikatların eline teslim edilen çocukların beyinlerini yıkamaya çalıştılar. Onları bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk cumhuriyetine düşman kişiler olarak yetiştirmek için ellerinden geleni yaptılar.

Kısacası, özelleştirme politikası ile bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk cumhuriyetine düşmanlık politikası aynı madalyonun iki yüzüdür; emperyalizmin ve işbirlikçi gericiliğin ortak programıdır.

Çaresizlerin kimsesi olmak
Bu karşıdevrimci programa son vermek, bütün çocukların eğitim süreci boyunca gerçekten parasız eğtim görmesini sağlamak artık toplumumuzun varlık yokluk meselesine dönüşmüştür. Öğrencilerin barınma, yiyecek, giyim, kitap defter, tıbbi bakım ve ilaç dahil bütün ihtiyaçlarını kamu adına devlet karşılamalıdır.

Özelleştirmelere son verilmesi, özelleştirilmiş işletmelerin tekrar kamulaştırılması, dinci tarikatların desteklenmesinden vazgeçilmesi, laik ve sosyal cumhuriyetin sağlam temellere kavuşturulması artık bağımsız ve demokratik bir ülke olarak ayakta kalmanın önkoşuludur. Vatan, cumhuriyet ve emek mücadelesi ayrılmaz bir bütündür. Cumhuriyet bütün kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyeti emperyalizmle işbirliği yapan kodaman kapitalist holding sahiplerinin mülkü durumuna getirmek onu yıkımın eşiğine getirmek demektir.

İşçiler, köylüler, bütün emekçiler, ilerici yurttaşlar hem çaresiz bırakılmış çocuklarımıza hem kendimize derhâl sahip çıkmalıyız. Emperyalizm ve işbirlikçilerinden hesap sormalıyız.