İran'ın başkent Tahran'da 9 Ağustos 2012 Perşembe günü düzenlediği Suriye Danışma Toplantısı sona erdi. Toplantıda kabul edilen ortak bildiride, Suriye'ye her türlü dış müdahale reddedildi, silahlı gruplara her türlü askerî yardımın durdurulması istendi ve 3 aylık ateşkes çağrısında bulunuldu.
Dünya halklarının çoğunluğu
Toplantıya İran'ın yanı sıra Çin, Rusya, Küba, Venezüella, Nikaragua, Ekvador, Belarus, Zimbabve, Filistin, Irak, Cezayir, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Ermenistan, Gürcistan, Kırgızistan, Türkmenistan, Benin, Sri Lanka, Kazakistan, Tacikistan, Umman, Sudan, Afganistan, Tunus, Ürdün, Maldivler ile Birleşmiş Milletler Tahran Özel Temsilcisi katıldı.
Dünya nüfusunun büyük çoğunluğunu temsil eden 29 katılımcı ülke, Suriye krizinde ulusal diyaloga dayalı siyasi çözüm yolundan başka bir yol olmadığını belirtti. Her iki tarafı şiddete tamamen son verme ve ulusal diyalogu başlatmaya uygun bir ortam yaratma doğrultusunda teşvik etme çağrısı yaptı.
Silahlı çatışmalardan ve terörist eylemlerden mağdur olan ailelerin acılarını paylaşan katılımcılar, silahlı gruplara verilen desteğin bölge barışı ve istikrarı üzerinde tehlikeli sonuçlar yaratacağı konusunda uyarıda bulundu.
Suriye halkının demokrasinin inşası, çeşitli partilerin ve muhalefet gruplarının ülke yönetimine barışçı şekilde, her türlü yabancı müdahaleden uzak ve sakin bir ortamda katılma hakkını güvenceye alan ortak bir siyasal yapının geliştirilmesine yönelik meşru taleplerini desteklediklerini belirtti.
Katılımcılar, ülkelerin iç işlerine karışılmamasını, ulusal egemenliğine ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmesini öngören uluslararası hukuk ilkelerine bağlı kalınmasının önemini vurguladı.
Katılımcı ülkeler, Ramazan Bayramı münasebetiyle taraflara 3 aylık ateşkes çağrısında bulundu ve bu sürenin müzakere yapılması ve barışçı mekanizmaların kurulması için değerlendirilmesini istedi.
Emperyalist blok savaşta ısrarlı
Dünya halklarının büyük çoğunluğunu temsil eden ülkelerin Suriye'de barışçı bir çözümü öngören bu çağrısını emperyalist savaş bloku derhâl reddetti. Amerikan yönetimi, hem suçlu hem güçlü olanların pişkinliğiyle, çağrıyı “dikkate almaya değer bulmadığını, çünkü İran'ın Suriye konusunda yıkıcı bir rol oynadığını” açıkladı. Avrupa Birliği, İsrail, Suudi Arabistan ve Katar da, İran'ı ve katılımcı ülkeleri suçladı. Türkiye'de de emperyalist savaş blokunun borazanlığını yapan savaş çığırtkanları, toplantıyı karalamak için kendilerini gülünç duruma düşürdüler. İki örnek vermekle yetinelim.
Birinci örnek
Yabancı diplomatlara ve uluslararası kamuoyuna hitap eden İngilizce Hürriyet Daily News gazetesinin yayın yönetmeni Murat Yetkin, İran toplantısını ele aldığı yazısına “Tahran'da komik bir toplantı” (A farcical meeting in Tehran) başlığını attı ve şöyle bir cümle kurdu: “Tahran'daki zirve hakikaten komik kaçıyor: İran bir avuç Latin Amerika ve Afrika ülkesiyle Esad'ı nasıl yerinde tutabileceğini tartışıyor.” (Hürriyet Daily News, 9 Ağustos 2012).
Emperyalist savaş ciddidir, barış arayışı komiktir!
Küba, Venezüella, Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Cezayir, Zimbabve ve diğerleri, dünya nüfusunun çoğunluğuna sahip toplam 29 ülke “bir avuç Latin Amerika ve Afrika ülkesi”, öyle mi? Latin Amerika ve Afrika'ya yönelik ırkçı-sömürgeci aşağılama bir yana, Murat Yetkin coğrafyadan bile habersiz görünüyor: Çin, Rusya, Hindistan, Pakistan, Endonezya, Kazakistan ve diğerlerinin Asya'da olduğunu unutuyor! Ne de olsa, komprador kapitalist oligarşinin kalemşoru olarak dünya nüfusunun hakikaten küçücük bir azınlığını oluşturan bir avuç sömürgeci ülke dışında kalan bütün halkları “baldırıçıplaklar”, “ayaktakımı” sayan bir ideolojiye sahip. Sömürü, savaş, katliam, yıkım konularını görüşen ABD ve uşakları toplanınca, ciddi bir toplantı oluyor; barış konusunu görüşen Asya, Afrika, Latin Amerika ülkeleri toplanınca, komik bir toplantı oluyor!
İkinci örnek
Aynı anlayışı Hürriyet'ten Taha Akyol da paylaşıyor. “İran ve Anadolu” başlıklı yazısında Türkiye ile İran'ın Suriye konusunda düzenlediği toplantıları kendince karşılaştırarak şöyle yazdı:
“Suriye meselesinde Türkiye, 1 Nisan’da İstanbul’da 'Suriye’nin Dostları' konferansını düzenledi, Batılı büyük devletler ve Arap Birliği ülkeleri dahil 80 kadar devlet ve uluslararası kuruluş temsilcisi katıldı.
“Orada Suriye muhalefetini temsil eden Suriye Ulusal Konseyi, 'Suriye halkının meşru temsilcisi' ilan edildi, Esad rejimi ciddi yara almıştı.
“Dün de İran ‘rakip’ bir 'Suriye’nin Dostları' konferansı düzenledi. Dikkat, bunun için öne çıkan Rusya değil, kendini öne atan İran!
“Hiçbir Batılı devlet davet edilmedi, kimse gelmezdi zaten. 29 ülke katıldı. Rusya ve Çin dışında dünya politikasında etkili olacak ülke yok, çoğu ‘üçüncü dünya’ ülkesi, Irak tabii ki katılacaktı, Arap ülkelerinin de çoğunluğu katılmadı.
“Demokrasi ve özgürlükler konusunda çağdaş değerlerden uzak siyasi yapılar, 'zamanın ruhu'yla örtüşmediği için çok etkili olamıyorlar.” (Hürriyet, 10 Ağustos 2012).
Tersine çevrilen kavramlar
Üçüncü dünya ülkelerine yönelik aynı ırkçı-sömürgeci aşağılamayı ortaya koyan yazar, bir de kalkmış demokrasi ve özgürlükler konusunda çağdaş değerlerden söz ediyor. Bağımsız ve egemen bir ülkeyi paramparça etmek; halklarını köleleştirmek; Filistin ve Lübnan direnişini ortadan kaldırmak; bütün bölgeyi zorla ortaçağa geri göndermek; mezhepçilik yapmak; laikleri, Alevileri ve Hıristiyanları katletmek; Kürtleri ikinci sınıf statüde tutmak; siyonist sömürgeci İsrail'i bölgenin tek kovboyu yapmak için kiralık çeteleri halkın üzerine salmak nasıl demokrasi ve özgürlük oluyor? Emperyalizmin uluslararası mafya düzeni nasıl çağdaş değerlere sahip siyasi yapı oluyor? Böyle bir “zamanın ruhu” olmaz olsun.
Etkili olmaya gelince. Emperyalist savaş bloku bugün büyük savaş gücü, mali ve ekonomik kaynakları, psikolojik savaş aygıtı rolünü üstlenen yatık medyası, derin uluslararası örgütlenmesi ile Suriye'yi ve bölgeyi yakıp yıkabilir. Fakat eninde sonunda kaybedecek ve bizzat işçilerin, emekçilerin, ezilen halkların birleşik mücadelesiyle etkisiz duruma getirilecektir.