2 Temmuz 1993 Sivas katliamının üzerinden yirmi yıl geçti. Aradan geçen yıllara rağmen Sivas'ta devrimci, demokrat, laik ve ilerici kimliği nedeniyle katledilen canlarımız unutulmadı.
Hatırlanacağı gibi o yıllar Türkiye'nin bin operasyonlarla, özelleştirmelerle, faili meçhullerle, ekonomik krizle boğuştuğu yıllardı. Bir yandan işbirlikçi tekelci kapitalizmin olumsuz etkileri yoğun bir şekilde hissedilirken, diğer yandan da dincilik toplumun belirli kesimlerine empoze edilmeye çalışılıyordu. İşte böyle bir ortamda açıkça devlet üst yönetiminin de dahil olduğu ve göz yumduğu bir katliamla Sivas'ta 35 yurttaşımız gericiler tarafından alçakça katledildi.
AKP'li yıllar
Aradan geçen yirmi yılın son on yılı AKP isimli partinin devlet, bürokrasi, basın ve sermaye alanında günden güne artan egemenliği altında geçti. Bu süre zarfında asker ve sivil elitteki yönetici isimler değişse de, bugün artık daha açık bir şekilde görülüyor ki, 12 Eylül faşizminin yerleştirdiği devlet zihniyetinde hiçbir değişiklik olmadı.
Bugün Türkiye siyasi, ekonomik ve askerî alanlarda ABD ve NATO konseptine göbekten bağlı; emperyalizmin taşeronu ve emir eri konumunda. Topluma gericiliğin, çağdışılığın, akıldışılığın deli gömleği yeniden zorla giydirilmeye çalışılıyor. Dinci gericilik Alevi yurttaşlarımızı ikinci sınıf insan olarak görüyor. Dahası, Hitler faşizmine gönderme yapılırcasına Alevi evlerinin kapılarına çarpılar atılıyor. Alevi çocukları okullarda alenen tehdide ve ayrımcılığa uğruyor. Kısacası, Türkiye Sivas'la hâlâ yüzleşmedi ve hesaplaşmadı.
Hesabı halk soracak
Bugün için genel manzara böyle olsa da, son bir aydır Türkiye kaçınılmaz bir değişimi yaşıyor. İçinden geçmekte olduğumuz direniş rüzgârı bütün ülkenin üstüne bulaştırılmış on yılların kirini, pasını, kanını temizlemek; demokratik, eşit, laik yeni bir Türkiye'yi el birliğiyle inşa etmek için tarihsel bir fırsat yaratıyor.
Artık, AKP'nin, eski Türkiye'nin bütün pisliklerinin; NATO taşeronluğunun, OHAL'in, JİTEM'in, faili meçhullerin, şovenizmin, Kürt Türk kardeş kavgasının, Suriye'ye karşı emperyalist-dinci savaşın, güvencesiz ve sendikasız çalışmanın, dinci gericiliğin, kadın hakları düşmanlığının, cinsiyetçiliğin, kokuşmuş geçmişin bugünkü temsilcisi olduğu tescillendi. Gezi Parkı'ndan başlayarak dalga dalga tüm yurda yayılan direniş, artık milyonların bu eski Türkiye'de yaşamak istemediğini, yaşamayacağını tüm dünyaya ilan etti.
Çözüm birleşik mücadelede
İşte bugün 2 Temmuz'u anlamak ve anmak her zamankinden daha önemli. Sivas'ta aramızdan alınan kardeşlerimiz boşuna ölmediler. Onların temsil ettiği değerin özeti yeni Türkiye'nin üzerinde yükseleceği aydınlık, özgürlük ve eşitlik düşüncesidir.
Bugün için farklı siyasal eğilimlerden gelen ancak demokrasi, inanç ve ifade özgürlüğü, laiklik, bağımsızlık ve barış temelleri etrafında hızla ve kararlı bir şekilde birleşen kitleler Sivas'ın ve tüm gerici katliamların hesabını düzenin efendilerinden soracak bir güç hâline geldi. Şimdi yapılacak olan yeni Türkiye'yi kurmak için bu birlikteliği cesaretle geliştirmek. AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimine karşı ülke içinde ve bölgede birlikte mücadele etmek.