AKP suçüstü yakalandı. Orduyu Suriye'ye sokmak için bahane arayan iktidarın düzenlediği “kriz masası” toplantısının ses kayıtları dün (27 Mart 2014) internette yayınlandı. İbretlik ses kayıtları, AKP'nin savaş çıkarmak için kendi ülkesine sahte saldırı düzenleyecek kadar gözü dönmüş bir iktidar olduğunu ayan beyan ortaya koyuyor.
Zalimsiniz
Öldürülen insanlar, hayatı darmadağın edilen kitleler, yakılıp yıkılan ülkeler, cehennem zebanilerine teslim edilen halklar, uluslararası hukuk, adalet, barış, komşu hakkı, hiçbir şey umurlarında değil. Tek dertleri, seçmenlerin gözünü boyayarak elde edecekleri oy desteğiyle kendilerini yeniden ABD'li emperyalist efendilerine beğendirmek; istiflemeye doyamadıkları dolarlarını, tapularını ve kanlı iktidarlarını korumak; gericiliğe, vurgunculuğa ve savaşa karşı ayağa kalkan kitleleri bastırmak; mezar sessizliğine mahkûm ettikleri ülkeyi keyiflerince yönetmek.
Çaresizsiniz
Fakat artık çok geç. Ne yapsanız boşuna. AKP, gericiliğiyle, vurgunculuğuyla, savaşçılığıyla meşruiyetinin her zeresini çoktan kaybetti. Kendi halkını bu kadar sömüren ve ezen, komşu halklara bu kadar saldıran bir oligarşi artık ne yapsa başta kalamaz. Bu iktidar artık dikiş tutmaz. 13 Mart 2014'te devletin en korunaklı odalarından birinde yapılan kriz masası toplantısının kayıtlarının ortalığa dökülmesi bunun en son kanıtı. AKP'nin boyu artık hırsına yetişemiyor.
Uğursuz plan
Düşünün bir: Ordunun ikinci başkanı, istihbarat örgütünün başı, dışişleri bakanlığının en üst düzey bürokratı, dışişleri bakanının başkanlığında bir araya gelip Suriye'ye yönelik savaş planlarını görüşüyor.
Bu plana uygun olarak, Hatay'da sınır bölgesine yığınak yapan ordu birlikleri Suriye'de çoğunluğu Ermeni olan Keseb kasabasını top ateşine tutuyor. Top ateşinin yarattığı boşluktan El Kaideci ölüm mangalarını, kasaba halkının ve onları korumaya gelen Suriye askerlerinin üzerine salıyor. Halkını ve vatanını savunan Suriye ordusu karşısında güç duruma düşen El Kaide çetelerini korumak için bir Suriye uçağını düşürüyor.
Ardından, hem vurucu güç, hem bahane olarak kullandığı kendi emrindeki El Kaide çetelerinin IŞİD (Irak ve Şam İslam Devleti) kolunun, Türkiye'nin korumasına bırakılmış Süleyman Şah anıtmezarına sözümona saldırma tehdidine karşı, orduyu bir punduna getirerek Suriye'ye sokma hesabı yapıyor.
Zalimin ham hayali
AKP, tıpkı Birinci Körfez Savaşı sırasında “Bir koyup üç kazanacağız” hayalini kuran Turgut Özal gibi, hayal kurmuş: Orduyu Suriye'ye sokarak, birincisi, bilinçsiz kalabalıkların gözünde kahraman olacağını ve oylarını artıracağını; ikincisi, Suriye ordusu karşısında dağılmaya başlayan çetelerini koruyabileceğini; üçüncüsü, yarattığı oldubittiyle ABD'yi savaşa doğrudan girmek için kışkırtabileceğini ve üç yıldır gerçekleştiremediği yayılmacı hedeflerine nihayet ulaşabileceğini sanmış.
Çöken hayaller
AKP'nin ham hayali, ses kaydının 27 Mart'ta halka sunulmasıyla şimdiden tuzla buz oldu. Uğursuz planın acımasız mantığı artık biliniyor. Açığa çıkan bu bilginin kuşkusuz önemli sonuçları olacak:
- Türkiye'nin işçileri ve emekçileri, ezilen halkları size karşı daha da bilenecek.
- Suriye halkı ve ordusu, size karşı zaten tedbirliydi; planlarınızın teşhir olmasıyla, daha da tedbirli olacak.
- İlerici ve barışsever insanlık, size daha da ağır tepki gösterecek.
- Halkı geleyana getirmek için bizzat MİT tarafından Süleyman Şah'ın anıtmezarına saldırı düzenleme ve Türkiye'ye sekiz füze fırlatma hilesi ortadayken artık orduyu Suriye'ye sokamazsınız. Maceranızın peşine takılacak ordu, kanlı planlarınız için savaşacak birlik, sizi omuzlara alacak kalabalık bulamazsınız.
- Halkı artık kontrol edemediğinizi, işleri elinize yüzünüze bulaştırdığınızı gören ve sizden zaten yüz çevirmeye başlayan işbirlikçi kapitalist patronlarınız, böyle bir toplantının kaydedilmesini bile önleyemeyen beceriksizliğiniz karşısında, “Bu kadar da olmaz ki! Devleti çökerttiniz!” diye feryat edecek. Etmeye başladılar zaten.
- Kışkırtmaya çalıştığınız efendiniz ABD de size bir kez daha kızacak. “Planları efendiler yapar, uşaklar değil” diyerek sizi yine aşağılayacak.
Çırılçıplak kaldınız
Her şey ortada. Suriye halkına kurduğunuz kanlı tuzakları; gerici-faşist terör çeteleriyle ilişkilerinizi; Suriye'ye gönderdiğiniz silahları; uluslararası hukuku nasıl çiğnediğinizi ve tekrar çiğnemeye ne kadar hazır olduğunuzu; Süleyman Şah'ın anıtmezarını da, oradaki askerlerin hayatını da aslında hiç önemsemediğinizi ve fakat bahane olarak kullandığınızı; kendi iktidarınızı sürdürmek için kendi halkınıza nasıl oyunlar tezgâhlayabileceğinizi, suçu başkalarının üzerine atarak Süleyman Şah'ın anıtmezarındaki askerlere saldırmayı ve hatta Türkiye'yi füzelerle bombalamayı düşündüğünüzü bizzat kendi ağzınızla itiraf etmişsiniz.
Bittiniz tükendiniz
Ayrıca, Suriye halkından ve ordusundan nasıl korktuğunuzu; ABD himayesi olmadan nasıl bir hiç olduğunuzu; arkanızda ulusal bir destek olmadığını; kendi içinizde bölündüğünüzü; birbirinize karşı güveninizin kalmadığını; devletin aslında felç olduğunu ve işlemez hâle geldiğini de itiraf etmişsiniz.
İtirafınızda yok; ama en gizli toplantınızın bile dinlenmesi ve teşhir edilmesi, nasıl bir çaresizlik ve beceriksizlik içinde olduğunuzu bağıra çağıra ortaya koyuyor.
Gideceksiniz
Gericisiniz, vurguncusunuz, savaş suçlususunuz. Suçüstü yakalandınız. Yargılanacak, halka hesap vereceksiniz.