AKP Suriye'ye yönelik savaş tezkeresini, halkın bütün tepkisine rağmen, 4 Ekim 2013 tarihinden itibaren bir yıl süreyle uzattı.
3 Ekim'de Meclis'te yapılan oylamada, MHP de, AKP'nin izlediği Suriye politikasına yönelttiği bütün eleştirilerini anlamsız hâle getiren şekilde hareket etti, tezkerenin uzatılması yönünde oy kullandı.
AKP'nin ve MHP'nin desteklediği tezkereye CHP ve BDP karşı çıktı. Bu tezkerenin Türkiye ve bölge halkları için felaketten başka bir şey getirmeyeceğini belirten iki parti, red oyu verdi.
Düpedüz yalan
AKP sunduğu tezkereyi apaçık yalanlara dayandırdı. Emperyalist savaş blokunun emrinde hareket eden kiralık çetelerin kimyasal silah provokasyonunu Suriye yönetiminin katliamı olarak sundu. Üstelik bu durumun BM gözlemcilerinin raporuyla kanıtlandığını ileri sürdü.
Gözlemcilerin raporunda böyle bir bilgi olmadığını raporu okuyan herkesin anında görebileceğini bile bile, AKP'nin böylesine bir yalana başvurması, içine düştüğü çaresizliğin boyutlarını gösteriyor.
Yeni provokasyonlara hazırlık
Uluslararası hukuka ve Türkiye anayasasına aykırı olarak savaş kışkırtıcılığı yapan, Türkiye'yi El Kaide ve İhvan çetelerinin üssüne dönüştüren, onları silahlandırarak Suriye halklarını sistemli olarak katlettiren AKP, Suriye'nin diplomatik zaferiyle daha da köşeye sıkıştı. Suriye üzerindeki yayılmacı emellerine ancak ABD'nin Suriye'ye doğrudan doğruya saldırması hâlinde kavuşabileceğini hesap eden AKP, dört gözle beklediği topyekûn savaş fırsatı bir kez daha kaçınca, “yenilen pehlivan güreşe doymaz” misali, yeni provokasyonların hazırlığını yapmak üzere tezkereyi uzattı.
Irak tezkeresi de yolda
Tam bir savaş hükümeti olan AKP'ye tabii ki tek bir tezkere yetmiyor. Haberlere göre, AKP, Irak tezkeresini de uzatma hazırlığı yapıyor. Irak tezkeresinin bahanesi, “silahlı Kürt ulusal hareketinin oluşturduğu tehdit.”
Açılım ve barış nerede?
Oysa AKP geçen yıl Irak tezkeresini uzattıktan sonra yeni bir manevraya girişmiş; Kürt açılımı yaptığını, Öcalan'la anlaştığını, Kürt meselesinin barış içinde siyasal reformlarla çözülmesi için çalıştığını yemin billah ilan etmişti. Yıl boyunca sürdürdüğü yoğun propagandaya ilave olarak daha on gün önce sözüm ona bir “demokratikleşme paketi” de açıklamıştı.
AKP, hakikaten herkesi kör, âlemi sersem sanıyor. Savaş tezkeresi çıkararak barışa ulaşıldığı nerede görülmüş? Kandil'e savaş açarak Kandil'le barışmak doğrusu pek akıl kârı değil. AKP'nin bu davranışından sonra Kürt ulusal hareketinin yönetiminde ona hâlâ inanacak kimse kalır mı?
Birleşerek kurtulacağız
Çözümü halkların büyük birliğinde, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı ortak mücadelede değil de; Türkiye halkının devrimci mücadelesinden uzak durarak, emperyalizmle ve işbirlikçi AKP'yle anlaşarak, AKP'yi iktidarda tutarak bulacağını sanan kimilerinin fantezisi gerçeklerin önünde çöküyor.
AKP'nin savaş politikası bir bütündür. İçerisi, dışarısı, doğusu, batısı, kuzeyi, güneyi fark etmez. AKP ülke ve bölge halklarına ölüm, yıkım ve gözyaşından başka bir şey veremez. Onun Türkiye'de, Suriye'de, Irak'ta, Kürdistan'da, İran'da yaptıkları ve yapacakları arasında kimi taktik manevralar dışında bir fark yoktur. Gericilik, vurgunculuk ve savaş hükümetine karşı demokrasi, laiklik, bağımsızlık, barış isteyen ülkemizdeki ve bölgemizdeki bütün ulusal demokratik güçlerin, bütün halkların birleşmesi tarihsel bir zorunluluktur.