12 Eylül 1980 faşist darbesinin beş kişilik cuntasından hayatta kalan iki darbecinin, yani Kenan Evren ile Tahsin Şahinkaya'nın yargılanmasına bugün Ankara'da başlandı.
12 Eylül darbecilerinin yargılanması talebi yeni değil, on yıllardır gündemde olan bir taleptir. Komünistler, sosyalistler, devrimci demokratlar 12 Eylül'ün ilk gününden itibaren darbeyi lanetlemiş, darbecileri hem yurt içinde, hem yurt dışında teşhir etmiştir. Toplu tutuklamalara, en temel hukuk kurallarının ayaklar altına alındığı güdümlü kitlesel davalara, işkencelere, sakatlanmalara, ölümlere, idam ve ağır hapis cezalarına rağmen işçi sınıfımızın, emekçi halklarımızın yüz akı olan çeşitli parti, örgüt ve çevreler faşizme karşı mücadeleyi en zor koşullarda sürdürmüştür.
12 Eylül darbesiyle hesaplaşmadan Türkiye'de gerçek anlamda demokrasiden ve özgürlükten bahsetmek mümkün olamaz. Bu insanlık suçunu işleyenlerin darbenin üstünden 32 yıl geçtikten sonra bile olsa yargılanması elbette önemlidir.
12 Eylül darbesi Amerikan emperyalizminin, ve işbirlikçi kapitalist banka, sanayi, ticaret, toprak tekellerinin ve onların uzantısı asker-sivil militarist çevrelerin işçi sınıfımıza, emekçi halklarımıza yönelik kanlı saldırısıydı.
Sıkıyönetim, sendikaların, derneklerin ve partilerin kapatılması, grev yasakları, anayasanın yürürlükten kaldırılması, YÖK'ün kurulmasıyla üniversitelerin sıkı denetim altına alınması, Kürtçe'nin anayasayla yasaklanması, zorunlu din dersinin dayatılması, Türk-İslam-NATO Sentezi'yle bağımsızlığın, demokrasinin, laikliğin canına okunması, neoliberalizmin benimsenmesi ve özelleştirme vurgununun başlatılması, bu gerçeğin en sağlam kanıtıdır.
Demokrasi ve özgürlükler için gerçek hesaplaşma
12 Eylül'ü yargılamak, onun karanlığında boy vermiş olan gerici, faşist çevrelerin işi değildir. 12 Eylül rejiminden nemalananlar, 12 Eylül'ü gerçek anlamda yargılayamazlar. 12 Eylül rejiminin yeni efendileri olarak emperyalizmin ve işbirlikçi oligarşinin sömürü ve zulmünü devam ettirenler,12 Eylül'ün bütün kurumlarını sürdürenler, daha düne kadar Kenan Evren'i köşklerde ağırlayanlar, ona “paşam” diye hitap edenler, 4+4+4 gibi gerici, kapitalist eğitim programlarını uygulamaya sokanlar 12 Eylül'ü yargılayamazlar.
O yüzden, 12 Eylül davasını AKP'nin insafına bırakmamak, mahkemeyi kendi oyun sahasına çevirmesine izin vermemek gerekir.
12 Eylül'ü yargılamak, özelleştirme vurgununa son vermeyi, içte ve dışta savaş politikasına karşı çıkmayı, NATO'ya, Amerikan üslerine, füze kalkanına hayır demeyi, her türlü muhalefeti biçen Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) ve Terörle Mücadele Kanunu (TMK) rejimine son vermeyi, kitlesel tutuklamalardan vazgeçmeyi, hücre tipi hapishaneleri kapatmayı, işkence ve eziyet sistemine son vermeyi, genel af çıkarmayı ve Kürt halkıyla onurlu barışı kabul etmeyi gerektirir.
Toplumsal muhalefet bugün içinde bulunduğu bütün kısıtlılıklara ve bölünmüşlüğe rağmen, 12 Eylül'le gerçek hesaplaşma için harekete geçmelidir. Aksi takdirde, emperyalizmin ve işbirlikçi kapitalist egemenlerin ülkemize biçtiği deli gömleğini yırtıp atmak mümkün olmayacaktır.