Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, ülkeyi saran halk ayaklanmasına ilişkin olarak şöyle dedi: “Ve şunu da açıklıkla söylemek istiyorum ki, iyi niyetli olarak verilen mesajların hepsi alınmıştır. Bunların muhakkak ki günü geldiğinde gereği de yapılacaktır.”
Kan döken AKP
AKP zulmüne karşı direnişe geçen kitleleri iyi niyetli ve kötü niyetli olarak bölmeyi, halkı birbirine düşürmeyi amaçlayan “iyi niyetli mesaj” tanımını şimdilik bir yana bırakacak olursak, AKP hükümeti halkın mesajını hâlâ dikkate almıyor. Barışçı gösteri yapan, yürüyen, slogan atan insanları gaz bombalarıyla, basınçlı suyla, sopayla, kurşunla bastırmaya çalışıyor, kan döküyor.
Halkın özgürleştirdiği Taksim
Oysa Taksim'de ve Gezi Parkı'nda polis çekilmek zorunda kalınca, halkın özgürleştirdiği alan bayram yerine döndü. Düşünce, yürüyüş ve toplanma özgürlüğü sağlandı. Hiç kimsenin burnu kanamadan herkes görüşünü dile getiriyor. Direnişçi yüz binler, AKP'nin gericilik, vurgun ve savaştan ibaret icraatına karşı tepkisini barış içinde ortaya koyuyor.
Halkın mesajını almak
Peki AKP hiç olmazsa Taksim'de ayaklanan halkın sağladığı özgürlük ortamını gördükten sonra, halkın mesajını aldı mı? Hayır, AKP İstanbul'da Taksim dışında her yerde ve başta Ankara olmak üzere ülkenin her şehrinde yine şiddete başvuruyor ve kan döküyor. Çok sayıda yaralı var, ölümler başladı.
“Mesajı almak”, her şeyden önce polisi sokaktan çekmek, gösteri özgürlüğüne saygı göstermek, halkın iradesine uymaktır. Cumhurbaşkanı Gül, hadi bırakalım bütün ülkeyi, Ankara'da Çankaya Köşkü'nün burnunun dibinde her gün, her saat uygulanan polis şiddetini görmüyor mu? Polis birliklerinin, resmî giysili bombacıların ve sivil giyimli baltacıların liselilere bile nasıl vahşice saldırdığını bilmiyor mu?
Hükümet halkın mesajını almış olsaydı, polisi bütün ülkede sokaktan çekerdi. Hükümet halkın mesajını almış olsaydı, yürüyen kitlelere şiddet uygulatmazdı. Hükümet halkın mesajını almış olsaydı, kan dökmeye devam etmezdi.
Gül mesajı aldı mı?
Eğer hükümet değil de, Cumhurbaşkanı Gül halkın mesajını aldıysa, elinde anayasadan kaynaklanan çok açık yetkiler var. Bakanlar Kurulu'nu başkanlığı altında toplantıya çağırarak polisi derhâl sokaktan çekebilir, şiddete son verebilir. Eğer Gül halkın mesajını aldıysa, şiddeti ve kan dökmeyi derhâl durdurabilir. Polisin sokaktan çekilmediği, yolları açmadığı her andan; polisin direnen halka uyguladığı şiddetin durmadığı her olaydan Gül de sorumludur.
Gül, yaptığı açıklamada, (halkın verdiği mesajın) “muhakkak ki günü geldiğinde gereği de yapılacaktır” dedi. Ölümlerin başladığı, liseli gençlerin bile vahşice hırpalandığı, evlere polisin gaz bombası attığı bugün hâlâ mesajın gereği yapılmıyorsa, Gül'ün sözünü ettiği gün ne zaman gelecek? Gereği ne zaman yapılacak?
Daha gür sesle
Şu anda bile polis şiddetinin devam ettiği yolunda haberler geliyor. Demek ki, halkın mesajı henüz alınmış değil. Halk zorunlu olarak mesajını daha gür sesle tekrarlamaya devam edecektir. Bugün DİSK'in iki saatliğine iş bırakma çağrısı yapması, KESK'in bugün öğlen saatinden başlayarak iki gün grev kararı alması halkın mesajını daha gür sesle haykırması yolunda birer adımdır.