Mısır'da büyük sahtekârlığa karşı öfke

10 Aralık 2012
Mısır'da büyük sahtekârlığa karşı öfke

Müslüman Kardeşler rejimi 22 Kasım 2012'den bu yana sokaklarda ve alanlarda iradesini haykıran milyonlarca Mısırlı'yı hiçe saymaya devam ediyor. Tek kişiye firavun yetkileri tanıyan darbe kararnamesini geri çektiğini açıklayan gayrimeşru cumhurbaşkanı Muhammed Mursi'nin görülmemiş bir sahtekârlık yaptığı, sol eliyle verir göründüğünü sağ eliyle geri aldığı ortaya çıktı.

Kelime oyunu
Resmî Gazete'de bugün (9 Aralık 2012 Pazar) yayınlanan yeni kararnamenin birinci maddesine göre, “22 Kasım 2012'de yayınlanan anayasal bildiri bugünden itibaren hükümsüzdür fakat bildirinin bütün sonuçları yürürlükte kalacaktır.”

Mursi kelime oyunu yaparak halkın zekâsıyla alay ediyor. Eğer kararname “hükümsüz” ise, “bütün sonuçları yürürlükte” olamaz. Eğer kararnamenin “bütün sonuçları yürürlükte” ise, kararname zaten “yürürlükte” demektir. Bu durumda, kararnamenin “hükümsüz” olduğunu söylemek saçmadır.

Gayrimeşru süreç
Üstelik yeni kararnamenin dördüncü maddesi, cumhurbaşkanının kararnamelerine karşı yargıya gitme yolunu kapatarak eski kararnamenin özünü açıkça tekrarlıyor: “Bu bildiri dahil, bütün anayasal bildiriler her düzeyde yargı denetiminden muaftır. Bu konuda açılmış bütün davalar hükümsüzdür.”

Her şey ortada. Müslüman Kardeşler yönetimi açık diktatörlük rejimidir, Mursi firavundur. Mursi'nin şahsında 30 Haziran 2012'de yürütme yetkilerini ele geçiren Müslüman Kardeşler, 12 Ağustos saray darbesiyle yasama yetkilerini gasbetti. 22 Kasım kararnamesiyle darbeyi derinleştirdi ve bu kez yargı yetkilerini gasbetti. 9 Aralık kararnamesiyle, sahtekârlık yaparak gayri meşru darbesini teyit ediyor. Dayattığı 15 Aralık sahte referandumuyla sahte bir anayasayı kabul ettirerek açık diktatörlüğüne “seçmen onayı” sağlamak istiyor.

Milyonluk yürüyüş çağrısı
Mursi'nin görülmemiş sahtekârlığı Mısır halkında derin bir öfke yarattı. Bugün binlerce devrimci, ilerici, laik muhalif Kahire'de yine sokaklara çıktı ve Cumhurbaşkanlığı Sarayı'na yürüdü.

Laik muhalefetin oluşturduğu Ulusal Kurtuluş Cephesi, Mursi'nin anayasa taslağını ve 15 Aralık referandumunu kesinlikle reddettiğini açıkladı. Anayasa taslağının cumhurbaşkanı diktatörlüğü öngördüğünü, Mısır halkının sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarını dikkate almadığını ve Mısır halkının 25 Ocak Devrimi'nden beklediği hiçbir talebi karşılamadığını ilan etti. Bütün halkı 11 Aralık Salı günü protestolarını dile getirmek için ülke çapında bir milyon kişinin katılacağı bir yürüyüş gerçekleştirmeye çağırdı.

Karşıdevrimciler boş durmuyor
İşçi ve köylü kitlelerinin yeni bir devrimci başkaldırısını engellemek isteyen Müslüman Kardeşler ve onları destekleyen Selefî partiler de aynı gün karşı yürüyüş çağrısı yaptı. Devrim ile karşıdevrim arasındaki kapışma daha da sertleşecek.

Bu sertleşmeye hazırlıklı girmek isteyen Mursi, yine bugün yayınladığı 107/2012 sayılı “kanun”la, Mısır ordusuna “15 Aralık referandum sonuçları kesinleşinceye kadar” kamu düzenini korumak adına sivilleri tutuklama yetkisi tanıdı.

Bugün ayrıca, saat 12.00 ile 14.00 saatleri arasında Mısır hava sahası sivil ve ticarî bütün uçuşlara kapatıldı. Mısır Hava Kuvvetleri iki saat boyunca askerî bir tatbikat yaptı. Savaş uçakları Kahire'de yerleşim yerleri üzerinde alçaktan uçarak halka gözdağı verdi.

Devrimi bastırmak için militarizme başvurmakta tereddüt etmeyeceğini böylece bir kez daha ortaya koyan Mursi, yine bugün açıkladığı bir başka kararnameyle, halkın temel ihtiyaç maddelerine büyük zamlar yaptı. Tüpgaz, doğalgaz, elektrik, su fiyatlarını arttırdı. Gübre, tarım ilacı artık daha pahalı. Çimento, demir gibi inşaat malzemelerinin yanı sıra içki ve sigaraya da ağır zamlar yapıldı. Vergi ve harçlarda da büyük artış var. Bu zamların İMF'yle imzalanması öngörülen 4.8 milyar dolarlık kredi anlaşmasının koşulları arasında bulunduğu ve “Mısır ekonomisini düzlüğe çıkarmak için zorunlu olarak yapıldığı” açıklandı.

Karar halkın
Müslüman Kardeşler şu kısacık iktidarında yaptıklarıyla gerçek yüzünü ortaya koydu: Emperyalizme tam boy teslimiyet, işçi ve köylüleri daha da yoksullaştırmaya fütursuzca devam etmek, temel hak ve özgürlüklere son vermek, laikliği ve kadın haklarını toptan yok etmek, militarizme sarılmak, halkın iradesini hiçe saymak.

Anlaşılıyor ki, Müslüman Kardeşler rejimini, onunla birlikte kapitalist-emperyalist sömürü ve soygun düzenini silkip atmadıkça, Mısır halkına huzur yok.