Mısır Komünist Partisi MKP Genel Sekreteri Salah Adli, 6 Temmuz 2013'te İran Tudeh Partisi'nin merkez yayın organı Nameh Mardom (Halkın Mektubu) gazetesinde yayınlanan söyleşisinde Mısır'daki büyük tarihsel gelişmeleri kapsamlı biçimde değerlendiriyor.
Halkın ve ordunun rolü
“Mursi'yi devirenler, Google Earth ölçümleriyle de doğrulandığı gibi, 30 Haziran'da Mısır'ın çeşitli meydanlarında aynı anda gösteri yapan 27 milyon Mısırlı'dır” diyen Adli, “Söz konusu olan askerî darbe değil, Mısır halkının bu faşist yönetimi devrimci bir hücumla ortadan kaldırmasıdır. Ordu halkın iradesini yerine getirdi, halkı Müslüman Kardeşler ile silahlı terörist müttefiklerinin komplolarından korudu” saptamasında bulunuyor.
Devrimci durum
MKP Genel Sekreteri Salah Adli, “25 Ocak 2011 Devrimi'nin patlamasından bu yana protesto hareketleri yatışmadı ve halkın milyonlar hâlinde yaptığı gösteriler durmadı. Bir başka deyişle, kitlelerin devrimci durumu zaman zaman gerileyerek, zaman zaman yükselerek varlığını hep sürdürdü” diyor.
Müslüman Kardeşler'in niteliği
“Mursi'nin başarısından ve Müslüman Kardeşler'in iktidara gelmesinden sonra kitleler onların otoriter özelliğini, faşist niteliğini, kapitalizmin daha gerici ve asalak kesimlerinin taraftarı olduklarını, Mısır gibi büyük bir ülkeyi yönetme yeteneğinden yoksun olduklarını keşfetti. Ülke çıkarlarına ihanet ettikleri, bölgede Amerikan ve İsrail çıkarlarını koruyan baş simsar olarak davranmaya ne kadar istekli oldukları ortaya çıktı. Demokrasiye, bilime, kültüre ve hoşgörüye düşman karanlık ve mezhepçi projeleri apaçık ortaya çıktı. Daha da önemlisi, kitleler onların Büyük Ortadoğu Projesi'ne hizmet ettiklerini gizlemek için kullandıkları dinsel sloganların sahteliğini keşfetti” diyen Salah Adli; işte bu yüzden, 27 milyon insan Müslüman Kardeşler'e karşı gösteri yaptığı sırada, Müslüman Kardeşler'i desteklemek için meydana çıkanların sayısının sadece 200 binde kaldığını belirtiyor.
Devrimin ikinci büyük dalgası
Salah Adli şöyle diyor: “Şu anda meydana gelen şey, bir devrimdir. Daha titiz bir dille söyleyecek olursak, 2011 Ocak Devrimi'nin ikinci büyük dalgasıyla karşı karşı karşıyayız. Çünkü devrimin birinci dalgası Müslüman Kardeşler tarafından gasbedildiği için yarıda kalmıştı. Oysa Müslüman Kardeşler bu devrim için çağrıda bulunmadıkları gibi, devrime katılmamışlardı da.”
Devrimin niteliği
Salah Adli, Mısır'da meydana gelen devrimin niteliğini şöyle tanımlıyor: “Bu devrim belirgin bir sosyal ve yurtsever yönelime sahip olan demokratik bir devrimdir. Devrim devam ediyor. Devrime geniş sosyal kesimler ve çeşitli siyasal güçler (liberal, milliyetçi ve solcu) katıldı. Devrimci dalganın devam etmesiyle, çeşitli siyasal duruşların niteliği daha iyi anlaşıldı, bu güçlerin eğilimleri ve devrim yolunda ilerlemeye istekli olup olmadıkları ortaya çıktı.”
ABD'nin rolü
Amerikan emperyalizminin Mısır devrimi karşısındaki duruşunu değerlendiren MKP Genel Sekreteri Salah Adli, ABD'nin 2011 Ocak Devrimi'nde gafil avlandığını; fakat Mübarek rejiminin ömrünü doldurmakta olduğunu sezdiği için, bir süredir üzerinde çalıştığı değişim senaryoları doğrultusunda, Mübarek devrilir devrilmez duruma müdahale ettiğini belirtiyor.
Müslüman Kardeşler'in velinimeti
Salah Adli şöyle devam ediyor: “Müslüman Kardeşler, Amerikan çıkarlarına uygun davranmaya, İsrail'in güvenliğini sağlamaya ve halk kitlelerinin çıkarlarına aykırı neoliberal ekonomi politikasını sürdürmeye söz verdikten sonra, ABD, Askerî Konsey ile Müslüman Kardeşler arasında ittifak kurmak ve böylece iktidarı Müslüman Kardeşler'e devretmenin yolunu açmak için harekete geçti.
Yeteneksiz kâhya
“Ne var ki, ABD, bir süre sonra Müslüman Kardeşler'in devlet işlerini yönetme konusunda ne kadar yeteneksiz olduğunu farketti. Müslüman Kardeşler'in nitelikli kadroları yoktu. Liberal güçlerle ittifak kuracak yerde cihadi gruplarla ittifak kurmakta ısrar ediyorlardı. Büyük kapitalist sınıfın çeşitli tabakalarını, bu sınıfın yörüngesinde hareket edecek ve Amerikan çıkarlarını güvene alacak bir iktidar değişimine dayalı istikrarlı bir sistem içinde birleştirmeye yanaşmıyorlardı. ABD, ayrıca, ordunun sadakatini sürdürmesi için, onların çıkar ve ayrıcalıklarını korumak gerektiğini vurguluyordu.
Liberallere 'Soldan uzaklaşın' emri
“Öte yandan, ABD, Mısır'da devrimci durumun devam etmesinden, protestoların gittikçe artmasından ve halkın Müslüman Kardeşler yönetimini reddetmesinden çok tedirgindi. Bu nedenle, hem Müslüman Kardeşler'e reformlara girişmesi yolunda baskı yaptı; hem de, liberal muhalefeti, özellikle de, büyük sermayenin çıkarlarını temsil eden Vafd Partisi'ni, Hür Mısır Partisi'ni ve Düstur Partisi'ni parlamento seçimini erkene almaları, sol güçlerle ittifaklarına son vermeleri ve gençlik hareketlerinin devrimci yönelimlerini reddetmeleri için zorladı. Sözkonusu gençlik hareketleri, devrimin amaçlarına ulaşmak ve Müslüman Kardeşler yönetimini devirmek için tek yolun, büyük bir halk devrimi yapmak ve seçimleri boykot etmek olduğunu savunuyorlardı.
Temerrüd (İsyan) hareketi
“Temerrüd (İsyan) hareketinin Mursi'nin meşruiyetine son vermeyi amaçlayan dahice düşüncesi başarılı olunca, halkın ve siyasal güçlerin geniş kesimleri bu düşünceyi benimseyince herkes bir ikilemle karşı karşıya kaldı. Bütün partiler ve güçler kararsızlıkların
En kritik anda ABD
Dost düşman hiçbir güç “halkın bu çağrıya bu kadar muazzam bir destek vereceğini ve herkesin halkın iradesini uygulamak zorunda kalacağını tasavvur edemedi” diyen Salah Adli, devrimin en kritik anında ABD'nin nasıl davrandığını şöyle açıklıyor:
“Biz biliyoruz ki, ABD ordunun ve liberal siyasal güçlerin liderlerine alçakça baskı yaparak 'Mursi'yi devirmeyin, sadece kapsamlı reform yapmaya zorlayın' dedi. Fakat artık çok geçti. Herkes halkın son sözünü söylediğini fark etmişti. Bu iradeye uymamak, iç savaşın tırmanması, terörizmin ve mezhep çatışmasının tırmanması ve dış müdahaleye kapı açılması demekti.
Ordu ABD'yi dinlemedi
“Olayların bu kritik noktaya ulaşması, Mursi'nin devrilmesine ve ordunun bu aşamada devrimin hedeflerine uygun şekilde müdahale etmesine yol açtı” diyen Salah Adli, ordunun ilk kez Amerika'nın emirlerine uymadığını vurguluyor: “Mısır ordusunun ilk kez Amerika'nın emirlerine uymaması dikkat çekicidir. Ordu, devrimi desteklemeyecek olursa, kendisinin ve ülkenin başına ne kadar büyük belaların geleceğini anladı.”
ABD bundan sonra ne yapacak
MKP Genel Sekreteri Salah Adli, ABD'nin içinde bulunduğumuz kritik aşamada komplolar düzenleyeceğini, emrindeki grupları kaos yaratmak konusunda teşvik edeceğini ve Mısır'ı Irak'ın durumuna düşürmeye çalışacağını öngörüyor.
5 Temmuz komplosu
Salah Adli şöyle diyor: “5 Temmuz Cuma günü gerçekleştirilen komplo bunun kanıtıdır. Gençlik bu komploya 'Üçlü Komplo: Mısır Halkına yönelik ABD-İsrail-Müslüman Kardeşler Saldırısı' adını verdi. Planın amacı devrimi yarıda bırakmak, Mursi'yi tekrar başa getirmek, kaos ve terör ortamı oluşturmaktı. Bunun için Tahrir Meydanı'nı ve diğer kurtuluş meydanlarını silahla ve terörist yöntemlerle işgal edecek gösteriler başlatılacak, Mısır tarihinde görülmemiş bir söylenti ve yanıltmaca kampanyası yürütülecekti. Böylece, halk ile ordu arasında, bizzat ordunun kendi içinde bölünme yaratılacak; Sina'daki cihadi grupların komplosuyla, Sina, İsrail ile Gazze'deki İslami güçlerin işbirliği yaptığı bir 'kurtarılmış bölge' ilan edilecekti.
Komplo başarısız oldu
“Faşist Müslüman Kardeşler grubunun lideri, Rabiatül Adviye Meydanı'nda taraftarlarına terör ve dehşet yöntemlerine başvurmalarını isteyen konuşmasını yaptıktan sonra Mısır çok kritik saatler yaşadı. Bu konuşma, halkın iradesini tersine çevirecek komplonun başlatılması için işaretti. CNN, BBC Arapça televizyon kanalları bu komploda tehlikeli bir rol oynadı. Fakat halk ile ordu bu komplonun üstesinden geldi. Amerika'nın utanç verici rolü, Müslüman Kardeşler'in halka ve ülkeye ihaneti açığa çıktı. Bu başarı, ABD ve emperyalizmin bölgedeki planlarına büyük darbe vurdu. Devrimin ve halk iradesinin karşıdevrimci güçleri yenilgiye uğrattığını bir kez daha gösterdi.
Halk meydanlarda kalmalı
Salah Adli, halkın meydanlarda kalarak sürekli baskı uygulaması gerektiğini vurguluyor. Çünkü, böylece, üzerinde anlaşmaya varılmış konularda herhangi bir sapma olmaz ve ordunun bu zor geçiş dönemini başarıyla tamamlamak için üzerinde anlaşmaya varılan sınırlı rolü aşan müdahaleleri önlenmiş olur.
Partinin temel görevi
Salah Adli, bu aşamada Mısır Komünist Partisi'nin yerine getirmesi gereken temel görevi “sol güçleri birleştirmek” olarak özetliyor. Sol güçleri birleştirmek için partinin öncelikle yapması gerekenleri ise dört noktada topluyor:
1. Geçiş aşamasının amaç ve görevlerini yerine getirmek
2. Cumhurbaşkanlığı seçiminde ulusal ve demokratik güçlerin tek bir aday üzerinde anlaşmalarını sağlamak
3. Sol güçleri, Nasırcıları, gençlik hareketlerini ve sendikaları ortak bir cephede birleştirmek. Meclis ve ve yerel yönetim seçimlerine ortak listeyle girmek. Geçiş aşamasında devrimi doğru rotaya sokma çabalarından vazgeçilmemesi için baskı uygulamak.
4. Parti yapısını tamamlamak ve geliştirmek. Partiye yeni üyeler kazanmak. Önümüzdeki büyük meseleleri çözmek için parti programını geliştirmek.