Pakistan'ın Pencap eyaletinin başkenti Lahor şehrinde 27 Mart 2016 Pazar günü bir intihar bombacısının düzenlediği saldırıda 70 kişi öldürüldü, 400 kişi yaralandı. Katliamı Pakistan Talibanı içinde yer alan ve 2014'te IŞİD'e biat ettiğini ilan eden Cemaat-ül Ahrar adlı dinci örgüt üstlendi.
Örgütün sözcüsü Ahsanullah Ahsan, saldırıyı “Paskalya bayramını kutlayan Hıristiyanları hedef alarak düzenlediklerini ve ayrıca Pakistan başbakanına artık eylem alanlarının Pencap'a da uzandığı mesajını vermek istediklerini” söyledi.
Pakistan hükümet yetkilileri, Gülşen-e İkbal (İkbal Parkı) adlı şehir parkında salıncakların ve atlı karıncaların bulunduğu oyun alanında yapılan katliamda öldürülen ve yaralananların çoğunun çocuk ve kadın olduğunu açıkladı.
Geçmişten bugüne
Emperyalizme bağımlı büyük burjuvazi ve büyük toprak sahiplerinden oluşan Pakistan oligarşisi ABD'nin güdümünde, Suudi Arabistan'la yakın işbirliği içinde antikomünizmin bayraktarlığını üstlendi. Laikliği yıkarak ülkeyi dincileştirme ve militaristleştirme politikası izledi. Pakistan'ı Afganistan devrimine, Hindistan'a ve Sovyetler Birliği'ne karşı saldırı üssü durumuna getirdi. Dinci, mezhepçi ve etnik terör örgütlerini ülkesinde barındırdı, eğitti, silahlandırdı ve komşularının üzerine saldı. Pakistan, sosyalizme ve devrimlere karşı emperyalizmin dinci gericiliği seferber ederek “yeşil kuşak” oluşturma stratejisinin kilit ülkesi oldu.
Bu karşıdevrimci politika Afganistan devriminin boğulmasına yol açtı, sosyalist Sovyetler Birliği'nin dağılmasında pay sahibi oldu. Fakat aynı zamanda Pakistan'ı darbelere, katliamlara, despotizme, vurgunculuğa ve gericiliğe mahkûm etti. İşçilerin, köylülerin acımasızca sömürülmesi ve ezilmesi üzerine kurulan işbirlikçi kapitalist sistem Pakistan'ı felaketin ortasına sürükledi. ABD'ye kölece bağımlılık ülkenin birliğini ve toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürdü. Dinci, mezhepçi ve etnik terör aldı yürüdü.
Kontrgerilla harekâtı
ABD'nin baskısını bir ölçüde dengelemek ve ülkenin parçalanmasını önlemek amacıyla son yıllarda Şanghay İşbirliği Örgütü'ne gözlemci üye olarak katılan, Çin'le iyi ilişkilerini derinleştiren ve Rusya'yla yakınlaşmaya başlayan Pakistan, Amerikan emperyalizminin Asya-Pasifik bölgesine ağırlık veren, Rusya'yı ve Çin'i kuşatmayı esas alan “Obama Doktrini”ne ters düştü. ABD'nin “çökmeye aday ülke” listesine konuldu ve ABD güdümlü istikrarsızlaştırma politikalarının hedefine girdi. Her biri birbirinden kanlı katliamlar zincirinin son halkası Lahor katliamı işte bu ortamda gerçekleşti.
Dinci-mezhepçi terör örgütü eliyle gerçekleştirilen Lahor katliamı, Irak'ı, Suriye'yi, Libya'yı, Yemen'i, Afganistan'ı, Somali'yi kasıp kavuran; Sudan'ı parçalayan; Türkiye'yi, Mısır'ı, Filistin'i, Lübnan'ı, Fildişi Sahili'ni istikrarsızlaştıran; Paris'i ve Brüksel'i kana bulayarak şovenizme ve saldırgan politikalara zemin hazırlayan emperyalist savaş blokunun kontrgerilla strateji ve taktiklerinin ürünüdür.
Pakistan halkının birliğini ve bütünlüğünü hedef alan Lahor katliamını lanetliyoruz. Pakistan halkına en içten dayanışma duygularımızı iletiyoruz.