Kazakistan’da halk isyanı ve emperyalist komplo

19 Ocak 2022
kazakistanda eylem yapan insanlar

Kazakistan yeni yıla iktidardaki oligarşinin kapitalist “serbest piyasa sistemine geçişin son adımı” olarak övgülere boğduğu “petrol ve türevleri borsasının serbestleştirilmesi” haberiyle girdi. Devletin piyasaların işleyişine sözüm ona karışmaması ilkesi gereğince artık bütün mali desteklere son verilmiş ve fiyatları belirleme kararı şirketlere bırakılmıştı!

Kapitalist açgözlülük

Kararın ilk sonucu akaryakıt fiyatlarına yapılan ağır zam oldu. Sıvılaştırılmış doğal gaza ve benzine yüzde yüz zam yapılmıştı.

Hâlbuki Kazakistan Aralık ayını Chevron, ExxonMobil, Total, Shell, ArcelorMittal gibi uluslarötesi kapitalist şirketlerin hakim olduğu petrol ve madencilik sektörlerinde grevlerle geçirmişti. Kırk bin işçi işten çıkarılmış, yeni toplu çıkarmaların yapılacağı ilan edilmişti.

Ücretlerin düşük olduğu, halkın geçinemediği, emeklilik yaşının yükseltildiği, işsizliğin yayıldığı, kitlelerin yoksulluğu koyulaşırken yabancı şirketlerin ve yerli ortaklarının daha da zenginleştiği koşullarda akaryakıt fiyatlarına yapılan zam bardağı taşıran son damla oldu.

Halk protestoya başlıyor

2 Ocak 2022 günü Hazar Denizi kıyısındaki Mangistau eyaletine bağlı Janaözen’de kamyon, otobüs ve taksi sürücüleri yolları kesip zammın geri alınmasını istediler. Aynı gün, petrol işçileri şehir meydanında toplanıp zammı protesto etmeye başladı. İşçiler zammın geri alınmasını, işçi ücretlerinin arttırılmasını, çalışma koşullarının düzeltilmesini, sağlıkta toplumculuğun esas alınmasını ve resmî sendikalar dışında bağımsız sendika hakkının tanınmasını istiyorlardı.

Genel grev

Janaözen’deki protesto haberi duyulur duyulmaz komşu şehirlerde de işçi toplulukları meydanlara çıkmaya başladı. 3 Ocak günü Mangistau eyaletinin bütününde işçiler genel greve geçti. Grev ve gösteriler komşu Atırau eyaletine de yayıldı. 4 Ocakta Tengiz petrol bölgesindeki Tengizchevroil şirketinin işçileri de greve çıktı. Aktobe, Batı Kazakistan ve Kızıl Orda petrol işçileri destek grevine başladı. Aynı gün, ArcelorMittal demir çelik işçileri de greve gitti. Bakır madenlerinde grev patladı.

Protesto yayılıyor

Petrol, demir çelik ve maden işçilerinin kesin ağırlığıyla belirlenen bu grev, yürüyüş, gösteri ve eylemlerin yanı sıra yine 4 Ocakta ülkenin dört bir yanında işsizlerin, yarı proleterlerin, şehir yoksullarının sokak eylemleri ortaya çıktı. Atırau, Uralsk, Aktobe, Kızıl Orda, Taraz, Taldıkorgan, Türkistan, Çimkent, Ekibastuz ile eski başkent Almatı’da gösteri ve yürüyüşler yapıldı. Almatı’da 4 Ocak gecesinde yolları kesen göstericilerle polis güçleri arasında çatışma çıktı. Geceden 5 Ocak sabahına kadar süren çatışmalarda valilik binası kısa süre göstericilerin eline geçti.

Yönetimin ikili tavrı

Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev bunun üzerine Almatı, Mangistau ve eski adı Astana olan başkent Nur Sultan’da olağanüstü hâl ilan etti. Cumhurbaşkanlığında art arda yapılan toplantılarda önce Mangistau ve Almatı’da akaryakıt zammı geri alındı, daha sonra zam iptalinin bütün ülkede geçerli olacağı duyuruldu. Kısa süre sonra sadece akaryakıt fiyatları değil, gıda dahil bütün temel ihtiyaç maddelerinin fiyatları 180 gün süreyle donduruldu. Ücret ve maaşların arttırılacağı, sosyal desteklerin çoğaltılacağı, halkın sağlık hizmetlerine erişimini engelleyen “liberal” (yani, paralı) düzenlemelerden vazgeçileceği bildirildi.

Protesto siyasallaşıyor

Halk isyanının başlangıç yeri olan Janaözen’de 5 Ocak günü yapılan işçi gösterilerinde ülkedeki eylemleri yönetmek üzere “Aksakallılar Meclisi” kuruldu. Siyasal talepler öne sürüldü. Hükûmetin, Cumhurbaşkanı Tokayev’in, Ulusal Güvenlik Kurulu Başkanı ve eski Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’in istifa etmesi, baskı düzenine son verilmesi, siyasi mahkûmların salıverilmesi, parti ve sendika özgürlüğünü tanıyan 1993 anayasasına dönülmesi istendi.

Janaözen ve bütün Mangistau eyaletinde işçilerle polis ve askerler arasında çatışma çıkmadı. İşçiler sınıf disiplinine uygun davrandı, şiddete yönelmedi. Polislerin ve askerlerin de üstleri tarafından verilen “protestocuları dağıtın” emrine uymadığı görüldü.

Komplo başlıyor

Ne var ki, özellikle Almatı’da göstericilerin arasına özel eğitimli oldukları belli ekiplerin katıldığı gözlendi. Bu ekipler şiddeti kışkırtıyor, kamu binalarına saldırıyor, binaları ateşe veriyor, görevlileri dövüyor ve yaralıyor, silah satılan dükkânlara baskın yapıyor, ele geçirilen silahları göstericilere dağıtıyordu. Aktobe, Taldıkorgan, Çimkent ve Almatı’da hükûmet konaklarına baskın yapıldı, Almatı’da havaalanı işgal edildi. Birçok dükkan yağmalandı.

Dönüm noktası

Cumhurbaşkanı Tokayev bu gelişmeler üzerine kritik kararlar aldı. İzledikleri politikayla halkı isyana sürükledikleri gerekçesiyle Başbakan Askar Mamin hükûmetini görevden aldı, Başbakan Yardımcısı Alihan Smailov’u yeni hükûmeti kurmak üzere başbakanlığa atadı, Nursultan Nazarbayev’i Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığından indirdi, olağanüstü hâli bütün ülkeye genişletti.

Tokayev, protestocuların haklı olduğunu, halkın sesine kulak vereceğini fakat ülkenin şu anda tek bir dış merkezden yöneltilen terörist saldırı ve darbe girişimiyle karşı karşıya olduğunu belirtti. Tokayev, bu dış saldırıyı ezmek üzere, Kazakistan, Belarus, Rusya, Ermenistan, Tacikistan ve Kırgiztan’dan oluşan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü KGAÖ’den yardım istediğini ve isteğinin kabul edildiğini açıkladı.

Sokağa çıkma yasağı ilan eden Tokayev sokakta kalan kişilerin terörist sayılacağını ve uyarı ateşi yapılmadan vurulacağını bildirdi.

İsyanı bastırma harekâtı

Kazakistan ordusunun özel kuvvetleri işgal edilen Almatı havaalanını ve kamu binalarını 5 Ocak-6 Ocak gecesi çatışarak ele geçirdi. Çatışmalarda onlarca  kişi öldürüldü, yüzlerce kişi gözaltına alındı.
6 Ocak günü KGAÖ güçleri Kazakistan’a ulaştı, önemli binaları ve tesisleri koruma altına almaya başladı.

Polis birlikleri 6-7-8 Ocak günleri ülke genelinde yaygın gözaltılara girişti.

Özellikle işçi sınıfının protestoları belirlediği bölgelerde işçi meclisleri 8 Ocak akşamı greve son verme kararı aldı.

Olaylar duruldu. Tokayev çatışmalarda ölen bütün insanlar için 10 Ocak gününü ulusal yas günü ilan etti.

 İçişleri Bakanlığının 11 Ocakta yaptığı açıklamaya göre ülke çapında 9900 kişi gözaltına alındı. Kazakistan Başsavcılığının 15 Ocakta yaptığı açıklamaya göre olaylarda 19’u polis ve asker olmak üzere 225 kişi öldü.

“Düzen sağlandı”

Ülkede “düzenin sağlandığını” belirten Tokayev, KGAÖ güçlerinin 13 Ocaktan itibaren Kazakistan’dan ayrılmaya başlayacaklarını, ayrılmanın 19 Ocakta tamamlanacağını açıkladı. 5 Ocakta ilan edilen 15 günlük olağanüstü hâlin de kaldırıldığını duyurdu.

Oligarşiyi sınırlandırma sözü

11 Ocakta Kazakistan Meclisinde konuşma yapan Tokayev, hükûmete sosyal fon kurulması talimatı verdiğini, bu fonun ülke yurttaşlarının sağlık, eğitim ve sosyal destek sorunlarının çözümüne yardımcı olacağını söyledi.

Tokayev, sosyalist Sovyetler Birliğinin dağılmasına yol açan kapitalist karşıdevrimden sonra emperyalist ülkelerin devasa şirketleriyle birlikte 30 yıldır Kazakistan halkını sömüren kapitalist oligarkları kastederek ilginç bir tanımlama yaptı: "İlk devlet başkanı Nursultan Nazarbayev sayesinde ülkemizde, uluslararası ölçülere göre yüksek gelirli şirketler ve zengin insanlar tabakası ortaya çıktı. Onların Kazakistan halkına borçlarını ödemelerinin ve fona sistemli ve düzenli olarak yardım etmelerinin vaktinin geldiğini düşünüyorum."

Tokayev, bir tür servet vergisi ödeyecek şirketlerin ve ödeyecekleri tutarların belirlenmesi için hükûmete çalışma talimatı da verdi. Ayrıca, milletvekili, belediye başkanı ve bakanların maaşının beş yıl boyunca arttırılmayacağını, halkın gelirini arttırmaya yönelik programın iki ay içinde tamamlanacağını, ülke dışına “makul olmayan sebeplerle” para çıkaran kişilerin işlemlerinin izleneceğini ve denetleneceğini belirtti.

Uluslararası tepkiler

Kazakistan’daki karmaşık gelişmeler, Özbekistan dahil Orta Asya ülkeleri, Belarus, Rusya ve Çin yönetimleri tarafından ülkenin iç sorunlarından faydalanarak “renkli devrim” adı verilen emperyalist bir darbe tezgâhlama girişimi olarak değerlendirildi.

Rusya yönetimi, ABD ve İngiltere gizli servislerinin başını çektiği bir NATO odağının terör eylemlerini yönettiğini ve KGAÖ ülkelerinin Kazakistan yönetiminin çağrısıyla bu saldırı ve darbe girişimini bastırmaya yardım ettiğini belirtti.

ABD ve AB yönetimleri, NATO ve uzantıları, Kazakistan yönetiminin KGAÖ’yü Kazakistan’a yardıma çağırmasını şiddetle kınadılar. KGAÖ’nün bu çağrıya uymasını ve Kazakistan’a asker göndermesini ise “Rus işgali” olarak tanımladılar.

Bizim tutumumuz

Kazakistan’da işçi sınıfı ağırlıklı halk isyanını haklı ve doğru buluyoruz. İsyanın haklı ve doğru olduğu halkın kimi taleplerini yerine getiren, kimi taleplerini de kısa süre içinde karşılama sözü veren Tokayev yönetimi tarafından da zaten kabul edilmiş bulunuyor.

Halk isyanından faydalanarak “bulanık suda balık avlamaya çalışan” emperyalist savaş blokunun darbe girişiminin bastırılmasını destekliyoruz. Kazakistan’ı emperyalizme tam bağımlı bir sömürgeye çevirme, Rusya ve Çin’e karşı bir NATO üssüne dönüştürme girişiminin ezilmesi Kazakistan, bölge ve dünya halklarının yararınadır.

Emperyalist komployu ezerken Kazakistan halkının sömürü ve zulme karşı isyanını komployla aynı sepete atma veya göz ardı etme hilesini kabul etmiyoruz.

Taleplerimiz

Kazakistan halkının sesine kulak verilmelidir. Vurguncu oligarşinin hakimiyetine son verilmelidir. Özelleştirmeler iptal edilmeli, yabancı şirketlere verilen imtiyazlar kaldırılmalı, petrol ve madenler kamulaştırılmalıdır. Gözaltına alınan binlerce grevci ve göstericiye “terörist” yaftasının yapıştırılmasından derhâl vazgeçilmelidir. Grevci ve göstericiler hemen serbest bırakılmalıdır. Bağımsız parti ve sendika kurma özgürlüğü tanınmalı, Kazakistan Komünist Partisi ve Kazakistan Sosyalist Hareketi üzerindeki yasak kaldırılmalıdır.

Yakın olasılık

Kazakistan’ın bütün zenginliklerini gasbeden bir avuç işbirlikçi kapitalist oligarka karşı Kazakistan halkının 30 yıllık mücadelesi bugün oligarşi içinde ciddi bir çatlağa yol açmış bulunuyor. Halk isyanından ve emperyalist komplo girişiminin bastırılmasından sonra, yakın dönemde Kazakistan’ın Rusya’da işbirlikçi Yeltsin yönetiminden Putin yönetimine geçilmesine benzer bir değişim yaşaması beklenebilir. Bilindiği gibi, emperyalizmin hizmetkârı ve sınırsız vurgunculuğun temsilcisi Yeltsin yönetimi, Rusya halkının mücadelesi sonucunda yerini, kapitalizmden vazgeçmeyen fakat kapitalist oligarşinin siyasal ve ekonomik gücünü sınırlandıran, Rusya’nın sömürgeleştirilmesine ve parçalanmasına karşı ulusal çıkarları savunan Putin yönetimine bırakmıştı.

Kıran kırana mücadele

Kuşkusuz Kazakistan’ı emperyalizm ve işbirlikçileri ile işçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, ulusal demokratik güçlerin kıran kırana mücadelesi bekliyor. Kazakistan’ın geleceğini emperyalizmin ve işbirlikçilerinin değil, Kazakistan işçi sınıfının ve halkının ülke, bölge ve dünya koşullarını bütünsel olarak değerlendiren sınıfsal ve ulusal mücadelesinin belirleyeceğine inanıyoruz.

Biz her koşulda bağımsız, egemen, bütün, toplumcu Kazakistan Cumhuriyetinden yana olacağız.