20 Ağustos 2016 gecesi Gaziantep’te bir düğüne intihar saldırısı düzenleyen IŞİD çoğu çocuk ve kadın 51 yurttaşımızı şehit etti; 17’si ağır olmak üzere 69 yurttaşımızı yaraladı. IŞİD yaptığı katliamı şu ana kadar resmen üstlenmedi.
18 Ağustos günü öğleye doğru Elazığ’da Emniyet Müdürlüğü binasına bomba yüklü araçla intihar saldırısı düzenleyen PKK 3 polisi şehit etti; çoğu sivil 217 yurttaşımızı yaraladı.
Aynı gün Bitlis’te yola bomba döşeyen PKK 5 askeri şehit etti, 5 askeri yaraladı.
17 Ağustos gecesi Van’da bomba yüklü araçla saldırı düzenleyen PKK ikisi sivil, biri polis 3 yurttaşımızı şehit etti; 53’ü sivil, 20’si polis 73 yurttaşımızı yaraladı.
15 Ağustos günü öğleden sonra Diyarbakır’da Bölge Trafik Denetleme İstasyonu’na bomba yüklü araçla saldıran PKK 5’i trafik polisi, 3’ü sivil olmak üzere 8 yurttaşımızı şehit etti; 30’u sivil, 7’si trafik polisi olmak üzere 37 yurttaşımızı yaraladı.
PKK yaptığı açıklamayla bu saldırıların hepsini resmen üstlendi.
Kısacası, IŞİD ve PKK Türkiye halkını katletmeye devam ediyor.
Hatırlanacağı gibi, IŞİD ve PKK, 2015 yazında başlattıkları terör kampanyasıyla bir yıl boyunca katliam üstüne katliam dizerek 15 Temmuz 2016 Amerikancı-Fethullahçı darbe girişiminin zeminini hazırlamışlardı.
Emperyalizmin yenilgisi
Ne var ki, ordunun ana kesimi, emniyet ve halk kahramanca direnerek ABD-NATO’nun dinci-mezhepçi Fethullah Gülen örgütü eliyle düzenlediği kanlı darbe girişimini bozguna uğrattı. 15 Temmuz’da stratejik vuruşla Türkiye’yi toptan teslim almaya çalışan Amerikan emperyalizmine ve en bağnaz uşaklarına karşı Türkiye halkı 240 şehit, 2195 yaralı vererek zafer kazandı.
Amerikan-NATO egemenleri Türkiye’de büyük kapitalist holdinglerin TUSKON çevresinde kümelenmiş en gerici, en işbirlikçi, en Amerikancı, en NATO’cu, en antikomünist, en karşıdevrimci unsurlarına dayanan Fethullah Gülen örgütü eliyle oluşturdukları faşist şebekeye 50 yıl boyunca yatırım yaptılar. Bu kadar özenle oluşturdukları yapının çökertilmesi üzerine bir süre bocaladılar, ne yapacaklarını bilemediler. Fakat emperyalist haydutların uğursuz hedeflerinden vazgeçmeyecekleri açıktı. Türkiye’yi ve bölgeyi birbirine düşman devletçiklere bölmeyi; Cumhuriyet öncesine döndürmeyi; bağımsızlığın, laikliğin, sosyal hakların en küçük izini bile ortadan kaldırmayı; bütün dünyayı 1917 Ekim Devrimi öncesine götürerek yeniden sömürgeleştirmeyi amaçlayan topyekûn savaş stratejilerinin gereği olarak yeniden saldırıya geçeceklerdi.
Emperyalizmin yeni saldırısı
IŞİD’in ve PKK’nin halk düşmanı yeni terör dalgası Amerikan-NATO egemenlerinin 15 Temmuz yenilgisinden sonra yeniden harekete geçtiklerini gösteriyor.
Fakat boşuna! Emperyalist savaş blokunun ağır topu FETÖ’yü çökerten Türkiye halkı, IŞİD’i ve PKK’yi de bozguna uğratacaktır.
Halkın mücadelesi
Bu saptamanın çok güçlü iki dayanağı var. Birinci dayanak, Türkiye halkının bağımsızlık, cumhuriyet, laiklik ve emek hakları konusunda daha duyarlı kesiminin Gezi’de ayağa kalkarak emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi’ni gerçekleştirmesidir. İkinci dayanak, Türkiye halkının din duyguları sömürülerek o dönemde ilerici kitlelere karşı seferber edilmeye çalışılan muhafazakâr kesiminin de 15 Temmuz darbesinde fiilen Amerikancı-dinci saldırıya karşı ayağa kalkmasıdır. Türkiye halkının 70 yıl boyunca emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından kitle tabanı olarak suistimal edilen bu kesimi nesnel olarak emperyalizmle, NATO’yla, dinci-mezhepçilikle, işbirlikçi vurgunculukla cephe cepheye geldi. Bu cepheleşmenin siyasal bilinç açısından çok önemli sonuçları olacaktır.
Bir başka deyişle, Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi de, Amerikancı-Fethullahçı darbeye karşı Temmuz-Ağustos 2016 Büyük Halk Savunması da Türkiye halkının emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı en geniş birliği yolunda büyük birer dönemeç olmuştur.
Mücadele eğitir
Esas olarak kendi siyasal deneyimleriyle bilinçlenen, hayattan öğrenen kitleler IŞİD’in ve PKK’nin de tıpkı FETÖ gibi emperyalizmin kör aleti olduğunu, bu örgütler eliyle düzenlenen katliamların Amerikan-NATO güdümlü kontrgerilla saldırıları olduğunu kavrıyor. Bencil çıkar hesaplarıyla bu örgütlerle açık açık koalisyon kuranları, uzun süre kader birliği yapanları sorgulayacakları günler de uzak değil.
Hiç kuşkunuz olmasın, başta işçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri olmak üzere Türkiye halkının en geniş kesimleri vatan, cumhuriyet ve emek savunmasında birleşecek ve bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk cumhuriyetini sağlam temeller üzerinde kuracak.