25 Haziran akşamı Taksim Meydanı ve Gezi Parkı. İzlenimler.
AKP'nin emriyle metro çalıştırılmıyor. Meydan ve Gezi Parkı yoğun polis işgali altında. İstiklal Caddesi girişinde, Sıraselviler girişinde, AKM önünde, Gümüşsuyu girişinde, Elmadağ girişinde tomalar, akrepler. Maksem'in önü Çevik Kuvvet'ten geçilmiyor. Meydanın Gezi Parkı'nın merdivenleri ile Marmara Oteli arasında kalan bölümü, duran adam ve duran kadınların eylem yaptığı kısım birer metre arayla dizilmiş polislerin kuşatması altında. Taksim Anıtı'nın çevresi de tıka basa Çevik Kuvvet dolu. Kazancı Yokuşu girişi de tutulmuş.
AKP'nin korkusu
AKP halktan korktuğunu her hâliyle belli ediyor. Bu akşam Türk-İş içindeki Sendikal Güç Birliği Platformu SGBP'yi oluşturan on sendikanın genel başkanları polis şiddetine karşı “Duran Adam” eylemi yapacak. DİSK, KESK; TMMOB; TTB ise Ethem Sarısülük'ün katilinin serbest bırakılmasını protesto etmek için oturma eylemi ve basın açıklaması yapacak.
SGBP'nin sembolik eylemi
Saat 18.00'de SGBP genel başkanları işçi kitleleriyle değil, yanlarında birkaç temsilciyle geliyor. Eylem bütünüyle sembolik. Maksem'in İstiklal Caddesi'nin girişine bakan bölümünde toplanıp Anıt'ın önünden geçerek yoğun polis kuşatması altında, duran adam ve duran kadınların eylem yaptığı bölüme geliyorlar. Televizyon çekimleri, AKP'yi ve polis şiddetini protesto sloganları, kısa bir açıklama ve sessiz eylem. Saat 19.00'da eylem sona eriyor.
Vekil binler?
DİSK, KESK; TMMOB; TTB eylemi için gelenler de saat 18.30'dan itibaren yine Maksem'in İstiklal Caddesi'ne bakan bölümünde toplanıyor. Binlerce kişi geliyor. Yüz binler yok. “Binler, yüz binlerin vekili olarak geldiler” denilebilir mi?
Sloganlar başlıyor. “AKP istifa”, “Ethem'in katili AKP'nin polisi”, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam”, “Faşizme karşı omuz omuza”, “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Polis, simit sat, onurlu yaşa”.
Oturma eylemi başlıyor. Direniş şehitlerinin adı okunuyor. Ethem Sarısülük, Abdullah Cömert, Mehmet Ayvalıtaş adına herkes “Burada” diye haykırıyor.
Basın açıklaması yapılıyor. AKP, katilleri koruyan AKP yargısı, polis şiddeti protesto ediliyor. Türkiye halkının, taleplerinin takipçisi olduğu belirtiliyor. AKP'nin uyguladığı sistemli zulümle yönetme yetkisini kaybettiği, gayrimeşru olduğu vurgulanıyor. Parklarda süren forumlara katılma çağrısı yapılıyor. Mücadelenin bitmediği, hedefine ulaşıncaya kadar süreceği anlatılıyor. Saat 20.00'de eyleme son veriliyor. Katılımcıların bir kısmı meydanda kalıyor.
Korku yok
Yoğun polis işgali, tomalar, akrepler katılımcılarda korku uyandırmıyor. Herkeste “Şu an bizi bastıracak kaba kuvvetin, şiddetin var. Ama sen kaybettin. Siyaseten kaybettin. Halk seni istemiyor. Artık ayakta kalamazsın. Gideceksin” duygusu.
Zorbalık ve vahşet
Yüz binlerin ayağa kalkmasıyla, 31 Mayıs ve 1 Haziran direnişinin gücüne dayanamayarak 1 Haziran öğleden sonra Taksim Meydanı'nı ve Gezi Parkı'nı halka teslim etmek zorunda kalan AKP, 11 Haziran'da meydanı, 15 Haziran'da parkı iki büyük katliam girişimiyle, inanılmaz bir vahşetle geri aldı. Meydan iki haftadır, park on gündür AKP muhafız birliklerinin işgali altında. AKP meydanı ve parkı işgal ederek “halktan koruyor.”
AKP halkın önünde duramayacak
İşgal orduları, ayağa kalkan bir halkın karşısında ne kadar dayanır? DİSK, KESK; TMMOB; TTB vekâleten değil, asaleten, binlerle değil, yüz binlerle; sadece iş çıkışında değil, üretimi ve hizmeti bütünüyle durdurarak geldiğinde; SGBP sembolik olarak değil, fabrikalardaki, işyerlerindeki işçi kitlesiyle geldiğinde; sesi soluğu bir türlü çıkmayan Türk-İş de sahneye çıktığında AKP işgalini sürdürebilecek mi?
Şu anda işçi ve emekçi semtlerini saran tencere tava eylemleriyle milyonlarca insan AKP'ye “Artık git” diyor. 31 Mayıs ve 1 Haziran'da olduğu gibi, yüz binler yine Taksim'i ve Gezi Parkı'nı kuşattığında AKP halkın demokratik iradesine nasıl karşı koyacak?
Fabrikalara, işyerlerine, semtlere, işçilerin emekçilerin bulunduğu her yere gideceğiz. Anlatmaya devam, aydınlatmaya devam, örgütlenmeye devam. Sömürücü zorbalar işçileri, emekçileri, halkı örgütsüz bırakmak için her yola başvuruyor, her hileyi deniyor. Örgütlü halk yenilmez. Bu işgal kırılacak.