31 Mayıs 2013'te AKP zulmüne karşı halkın demokratik direnişiyle başlayan devrimci süreç 5 Haziran'da DİSK, KESK, TTB ve TMMOB'nin çağrısıyla yapılan grevle yeni bir aşamaya girdi.
Sendika, birlik ve odalarının öncülüğünde işçi sınıfı ve kamu emekçileri başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere Türkiye'nin her yerinde iş bıraktı ve yürüyüşe geçti. On binlerce emekçinin katıldığı grev, alanlara çıkan, semtlerinde yürüyen yüz binlerce kişinin sürekli protesto eylemleriyle birleşti.
Alınmayan mesaj
İstanbul'da Şişli ve Unkapanı'ndan başlayarak halkın özgürleştirdiği Taksim'e yapılan yürüyüşte herhangi bir olay meydana gelmezken, Ankara Kızılay'da mitingin ardından polis yine göstericilere gaz bombaları ve basınçlı suyla saldırdı. Rize'de ise saldırıları baltacı siviller yaptı.
Saldırılar, Abdullah Gül'ün ve Bülent Arınç'ın “mesaj alınmıştır” açıklamasını, verildiği söylenen yumuşama sinyallerini boşa çıkardı. AKP, polis birliklerini sokaklardan çekip halkın toplanma, yürüme ve protesto hakkına saygı göstermedikçe, yapılan yumuşama açıklamaları “iyi polis-kötü polis” oyunundan öteye gitmez. 31 Mayıs-1 Haziran direnişini gerçekleştiren halkın bu oyuna razı geleceğini sanmak hayal görmektir.
Hükümet istifa
AKP kan dökerek hiçbir yere varamaz. Demokratik barışçı protesto hakkını kullanan iki kişiyi öldürerek, binlerce kişiyi yaralayarak bugüne kadar işlediği suçlara yeni suçlar katan AKP, polisi derhal sokaktan çekmeli, protestoculara düşmanca davranmaktan hemen vazgeçmelidir. Hükümet halktan özür dileyerek istifa etmelidir.