İnsani yardım tuzağında katliam

01 Mart 2024

Sömürgeci İsrail ordusu, Filistin halkına karşı yürüttüğü soykırım seferinde yeni bir zirveye ulaştı. Dünya halkları ile insanlık suçuna ortak olmak istemeyen devletlerin tepkisine ve Uluslararası Adalet Divanının kararlarına rağmen açlığa susuzluğa, yıkıma ve ölüme mahkûm ettiği Filistinli sivillere dün (29 Şubat 2024) Gazze’nin kuzeyinde Raşid Caddesinde tanklarla ateş açtı. Açılan kasıtlı ateşte 112 kişi öldü, bini aşkın insan yaralandı.

Acımasız tuzak
Filistinli bir kalabalık Raşid Caddesinde insani yardım kamyonlarının geldiği yerde toplanmıştı. Paylarına düşecek unu almak istiyorlardı. Sömürgeciler kalabalığın yeterince büyümesini beklediler, sonra da tanklardan aniden ateş açtılar. Bununla da yetinmediler, yere düşen insanları üzerlerinden tanklarla geçerek ezdiler. Yaralılar yayaların sırtlarında, at arabalarında, kamyonetlerde hastanelere taşındı ama hastaneler zaten çalışamaz durumdaydı.

Hak hukuk adalet, ahlak vicdan merhamet bilmeyen sömürgeci katillerin bu soğukkanlı katliamı bile Amerikan yönetimini ve Avrupalı yardakçılarını hâlâ harekete geçirmedi. Bir halk herkesin gözü önünde öldürülüyor ve egemenlerin kılı bile kıpırdamıyor.

Onları anladık, ne mal olduklarını biliyoruz. Emperyalistlerden sömürgecilerden beklentimiz yok.

Peki ya biz?
Dünya halkları ellerinden geleni yaparak soykırımı protesto ediyor. Acil ve kalıcı ateşkes için durmadan eylem yapıyor. Dünya devletlerinin çoğu siyasal ve diplomatik tepki gösteriyor. Dünyanın en büyük mahkemesi soykırımı durdurma kararı alıyor.

Fakat sonuçta, bütün dünya ABD’nin vetosunu aşıp İsrail’i durduramıyor. Emperyalist-sömürgeci ikili bütün dünyayı aşağılamaya devam ediyor.

Koskoca insanlık, ilerici devletler bu kadar horlanmaya, aşağılanmaya nasıl katlanıyor? Anlı şanlı koca koca devletler niçin yoksul Yemen kadar olamıyor, protestolarını Amerika ve İsrail’i fiilen durduracak düzeye çıkaramıyor? Niçin bizler insanlık değerlerine, halkların dayanışmasına devletleri harekete geçirebilecek kadar sahip çıkamıyoruz? Niçin Amerika ve İsrail’i görünüşte bile Birleşmiş Milletler ilkelerine uymak zorunda bırakamıyoruz?

Bu iğrenç dünya düzenini değiştirmek, içinde bulunduğumuz lanetli çağa son vermek için daha çok çalışmamız gerekiyor. Acımız büyük ama acımızı örgütlü ve etkili eyleme dönüştüreceğiz. Soykırımı durduramayan çaresizliğimizi eninde sonunda üzerimizden atacağız.