17 Şubat 2016 Çarşamba akşamı iş saati bitiminde Ankara'da askerî servis otobüslerinin arasında patlatılan bomba yüklü araçla yapılan intihar saldırısında 20'si asker 28 yurttaşımız öldürüldü, 61 yurttaşımız yaralandı. Öldürülen yurttaşlarımızın anısı önünde saygıyla eğiliyor, yaralılara acil şifa diliyor, ölen ve yaralanan yurttaşlarımızın ailelerinin acısını paylaşıyoruz.
Sadece yaklaşık dört buçuk ay önce, 10 Ekim 2015'te 103 yurttaşımızın canını alan intihar saldırısı yine Ankara'da yapıldığı için, ikinci Ankara katliamı olarak adlandırılması gereken bu saldırı, tıpkı birincisi gibi tipik bir NATO-kontrgerilla eylemidir.
Kontrgerilla eylemleri
Alet olarak kullanılan katillerin kimliğinden ve örgütünden bağımsız olarak kontrgerilla eylemlerinin amacı, emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadele eden sosyalist, devrimci, yurtsever güçleri imha etmek, sindirmek, etkisizleştirmek ve itibarsızlaştırmak; işçi ve emekçi kitleleri alanlardan ve sokaklardan uzaklaştırmak; kaos yaratmak ve halkı birbirine düşürmek; halkın iradesini çökertmek ve emperyalizmin iradesini dayatmak; emperyalizmin çizdiği çerçevenin dışına çıkan güçleri hizaya sokmaktır.
Dünyada ve Türkiye’de kapitalist egemenlerin, gizli servislerin kontrgerilla eylemleriyle halkı devrimci muhalefet örgütlerinden nasıl soğuttukları, halk kitlelerini nasıl sindirdikleri, planladıkları faşist ve despotik hamleler, sıkıyönetimler, askerî darbeler, işgaller için kamuoyunu nasıl hazırladıkları konusunda çok zengin bir birikim var.
Militarizmin ve gericiliğin talimnameleri
Sorumluluğu devrimci örgütlere, siyasal ve toplumsal muhalefet hareketine yükleyerek metrolara bomba konulması, servis arabalarının patlatılması veya taranması, yolcu otobüslerinin yakılması, alışveriş merkezlerinin havaya uçurulması, sokağa park edilmiş özel arabaların tahrip edilmesi, kahvehanelerin, dükkânların taranması gibi işçilerin, emekçilerin, sokaktaki insanın, esnafın, küçük mülk sahiplerinin, sade yurttaşların ölümüne, yaralanmasına, korkutulmasına, sindirilmesine ve çaresizlik duygusu içinde egemenlere sarılmasına yol açan terörist taktikler NATO’nun ve Amerikan ordusunun “gayrinizami harp” ve “ayaklanmaların bastırılması” adıyla bütün dünya gericiliğine armağan ettikleri talimnamelerde bütün ayrıntılarıyla bir bir işlenmiştir.
Mahkûm ediyoruz
Böyle bir ortamda, Marks ve Lenin’den Mustafa Suphi ve İsmail Bilen’e kadar sınıf bilinçli proletarya önderlerinin ortaya koyduğu yaklaşımı bir kez daha tekrarlıyor ve halka yönelik bu tür terör taktiklerini mahkûm ediyoruz. Bu tür eylemler, sınıf mücadelesi tarihinin hep gösterdiği gibi, asla eşitlik ve özgürlük davasına hizmet etmezler, sadece egemenlerin eline koz verirler. Devrim, kurtuluş, eşitlik, özgürlük adına yola çıkan hiçbir örgüt, kontgerilla taktikleriyle karıştırılabilecek bu tür eylemlere girişemez ve bunları hoş göremez, bu eylemlere mazeret üretemez.
İlkesel fark
Bir halkın özgürlük davasını savunanların yaptıklarıyla kontrgerillanın yaptıkları arasında ilkesel olarak açık, kesin ve birbirine karıştırılması imkânsız farklar olmalıdır. Eğer sade emekçilerin kafasında “acaba bu işi kontrgerilla mı yaptı, yoksa bizim davamızı savunduklarını söyleyenler mi” şeklinde bir kuşku uyanıyorsa, egemen sınıflar zaten amaçlarına yarı yarıya ulaşmışlardır. Ardından kitlelerin politikadan uzaklaşması, tarafsızlaşması ve hatta karşı cepheye savrulması gelir. Bu tür kuşkuların uyanmaması ve egemenlerin psikolojik savaşın unsuru olarak savurdukları iftiraların kolaylıkla anlaşılması için, bizim eylem çizgimizin açık ve net olması gerekir.
Ağır suç
Bir kere daha tekrarlıyoruz: Halka zarar veren, onları hedef seçen bütün eylemler ağır birer suçtur. Hangi gerekçeyle olursa olsun, halka yönelik bütün bombalama, molotof atma, kundaklama vb. eylemler yanlış, gayrimeşru ve zararlıdır. İşe giden, okula dersaneye koşturan, fabrikada, tarlada, büroda çalışan, yorgun argın evine ulaşma telaşı içinde tıkış tıkış metroya, otobüse veya varsa servis aracına binen, köşedeki meyhaneye uğrayıp iki tek atan, çoluğu çocuğuyla alışverişe çıkan, sinemaya giden, arkadaşlarıyla buluşan, sevgilisiyle eğlenen, kafasını dinleyen masum insanları öldürmek, yaralamak, yakmak, korkutmak, sindirmek faşist kontrgerilla taktiğidir ve kim tarafından yapılırsa yapılsın mahkûm edilmelidir. Bu tür eylemler hem felsefi açıdan, hem siyasal açıdan kesinlikle reddedilmelidir.