Türkiye'de milyonlarca insan AKP'nin gericilik, vurgun ve savaş politikasına karşı ayaklandı. Vahşi polis baskısına rağmen sokaklara ve alanlara çıkan halk kitleleri Amerikancı politik İslamcılığı reddediyor, laikliğe ve demokrasiye düşman bütün dayatmaların kaldırılmasını istiyor. Şehirlerin, ormanların, derelerin, dağların yabancı ve yerli büyük kapitalist banka ve şirketlerin kâr ve rant hırsına peşkeş çekilmesine isyan ediyor. Paralı sağlık, paralı eğitim zulmünü protesto ediyor. Özelleştirme ve taşeronluk dayatmasıyla köleleştirilmeye boyun eğmeyeceğini haykırıyor. Sendika ve grev düşmanlığından bıktığını ortaya koyuyor. Suriye'ye karşı emperyalist savaşın destek üssü olmayı kabul etmiyor. Dışarıda ve içeride savaş istemiyor. Bağımsızlığa ve barışa sahip çıkıyor.
Kör kibir
Erdoğan ve AKP, despotların kibriyle hâlâ durumun farkında değil. Ayaklarının altındaki toprağın kaydığını, boşlukta kaldıklarını, siyasal hayata yeni uyanan milyonların gözünde artık gayrimeşru bir hükümet olduklarını anlamıyorlar. Recep Tayyip Erdoğan, hâlâ “birkaç çapulcu”dan söz ediyor. Türkiye'nin her mahallesinde tencere tava çalarak tepkisini gösteren sade halkla alay ediyor: “Tencere tava, hep aynı hava” diye buyuruyor. İç savaş tetikçiliği yapıyor: “Şu anda evlerinde bizim zorla tuttuğumuz bu ülkenin en az yüzde 50’si var” diyor.
Marjinal AKP
Uyan artık. Arkanda en az yüzde elli seçmen desteği yok. Köprülerin altından çok sular aktı. Sen artık marjinal bir güçsün. On bir yıldır çok zulüm yaptın. Zenginleri daha zengin ettin, kendi çevreni de durmadan zenginleştirdin. Ülkeyi Suriye'ye saldığın dinci katiller sürüsünün katliamlarına ve eşkiyalığına teslim ettin. Sahte vaatlerinle, insanların çaresizliğini ve dinsel inançlarını sömürerek toparladığın desteği bizzat kendi politikalarınla artık kaybettin.
Hizmetkârlığını yaptığın büyük banka ve şirketlerin sahip olduğu satılık yatık medyanın üfürmelerini, yağcılığını gerçek sanma. Halk senin yanında değil, şu anda başta İstanbul olmak üzere bütün şehirlerde seni protesto eden milyonların fiilen kanıtladığı gibi, karşında.
AKP kan döküyor
Halk senin yanında değil. Fakat her gün verdiğin emirlerle halka karşı suç işlettiğin polis birliklerin, senin yanında. Bunların resmî giyimlileri, halkı zehirli gaza, basınçlı suya, plastik mermiye, gerçek mermiye boğarken, gaz bombası kovanlarıyla kafa göz patlatırken; sivil giyimlileri Mısır'da Mübarek'in kullandığı “baltacılar”ın rolünü üstleniyor. Göstericileri sopalarla öldüresiye dövüyor, yürüyen kitlelerin üzerine araba sürüyor, çarparak öldürüyor.
Ankara'da 1 Haziran'da yapılan eylemde kamera kayıtlarından da görüldüğü gibi, polis gerçek kurşun kullanarak Ethem Sarısülük'ü vurdu. Ağır yaralı olarak hastaneye kaldırılan 26 yaşındaki işçi Ethem Sarısülük yoğun bakımda. İstanbul Mustafa Kemal Mahallesi'nde Sosyalist Dayanışma Platformu SODAP üyesi gösterici 20 yaşındaki Mehmet Ayvalıtaş dün (3 Haziran) araba çarpmasıyla hayatını kaybetti. Baltacı siviller dün akşam Antakya'da Gezi Parkı eylemi sırasında CHP Hatay Gençlik Kolları Yönetim Kurulu üyesi Abdullah Cömert'i başına sopalarla vurarak öldürdü. 22 yaşındaki Abdullah Cömert'in resmî otopsi raporuna göre, “ölümün önden ve arkadan başa alınan darbeler sonucu olduğu görüldü.” Türk Tabipleri Birliği İstanbul’da 1500, Ankara’da 1000 kadar kişinin yaralandığını açıkladı.
Hükümet istifa etmelidir
Barışçı gösterileri şiddetle bastırmak, insanları gazlamak, yaralamak, öldürmek faşizmdir. Baltacı sivilleri devreye sokmak, insanlık suçudur. Bu suçu sistemli olarak işleyen bir hükümete, canını dişine takarak sokağa çıkan halk kitleleri artık katlanamaz. Meydanları, sokakları, semtleri saran “Tayyip istifa” sloganı bunun göstergesidir.
Erdoğan meydanların sesine kulak vererek, halkın iradesine uyarak istifa etmelidir. Ülkeyi hukuk kuralları çerçevesinde yönetemeyen ve halka şiddet uygulatarak her gün suç işleyen AKP hükümeti artık görevde kalamaz.