Gaziantep'te katliam

21 Ağustos 2012
Gaziantep'te katliam

Gaziantep'te dün (20 Ağustos Pazartesi) akşam saat 19.45'te şehrin en işlek caddelerinden birinde Karşıyaka polis karakoluna yakın otobüs durağına park edilen bomba yüklü otomobilin patlatılması sonucu 9 kişinin öldüğü, 4'ü ağır 64 kişinin yaralandığı bildiriliyor. İki halk otobüsünün ve bir otomobilin yandığı olayda çevredeki evler ve dükkânlar da büyük zarar gördü. Saldırıyı şu ana kadar üstlenen olmadı.

Bayram günü tesadüfen oradan geçen veya orada bulunan çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı insanların ölmesine ve yaralanmasına yol açan bu terör saldırısı bütün halkta haklı olarak büyük tepki doğurdu.

Sömürülen tepki

Halkın haklı tepkisini sömüren faşist ve şovenist gruplar, suçu Kürt ulusal hareketinin üzerine attı ve BDP'nin Şehitkâmil ilçe ve Gaziantep il merkezlerine saldırdı, ilçe binasını yaktı. Oysa BDP bu katliamı derhâl kınamış ve PKK de sivil halkı hedef alan bu eylemle hiçbir ilgisinin olmadığını açıklamıştı.

Halkı hedef alan bu terör saldırısı, içte ve dışta savaş politikasını hızlandırmak için egemen çevreler ve yatık medya tarafından anında kullanıldı. “İç düşmanları asalım, keselim; dış düşman Suriye'ye de derhâl girelim” çığlıkları atan militarist uzmanlar, bu fırsattan yararlanarak, hem Kürt ulusal hareketine düşmanlığı körükledi; hem de emperyalizmin emrinde özel kuvvetler ve şeriatçı çeteler eliyle Suriye'ye karşı yürütülen sömürgeci savaşa halktan destek sağlamaya çalıştı.

Egemenlerin silahı

Gaziantep saldırısı, nesnel içeriğiyle, bağımsızlık, demokrasi, özgürlük, barış ve sosyalizm için mücadele eden bütün muhalif güçleri karalamayı amaçlayan bir kontrgerilla eylemidir. İçte ve dışta barışa düşman çevrelerin provokasyonudur.

Emperyalist savaş blokunun ortak militarist örgütü NATO’nun, Amerikan ordusunun, İsrail ordusunun “gayri nizami harp” ve “ayaklanmaların bastırılması” adıyla hazırlayıp bütün dünya gericiliğinin hizmetine sundukları talimnamelerde bu tür terörist eylemlerin ayrıntılı olarak işlendiği biliniyor.

Amaç

Kapitalist egemenler, gizli servisler bu tür kontrgerilla eylemleriyle ikili amaç güderler: Bir yandan halk kitlelerini korkutur, çaresizlik içinde bırakıp kendi baskı tedbirlerine, planladıkları faşist darbelere, sıkıyönetimlere, savaşlara, işgallere kafaca hazır duruma getirirler; bir yandan da onları devrimci muhalefet örgütlerinden soğuturlar.

Sorumluluğu devrimci örgütlere, siyasal ve toplumsal muhalefet hareketine yükleyerek metrolara, tren ve otobüs garlarına, duraklara, pazaryerlerine bomba konulması; yolcu otobüslerinin yakılması, alışveriş merkezlerinin havaya uçurulması; sokağa park edilmiş özel arabaların tahrip edilmesi, kahvehanelerin, dükkânların taranması gibi sade işçilerin, emekçilerin, sokaktaki insanın, esnafın, küçük mülk sahiplerinin ölümüne, yaralanmasına, korkutulmasına, sindirilmesine ve çaresizlik duygusu içinde egemenlere sarılmasına yol açan terörist taktikler emperyalist ve kapitalist egemenlerin kitleleri yönetme ve gütme stratejisinin ayrılmaz parçasıdır.

Felsefi ve siyasal red

Halka yönelik terör eylemleri emperyalist ve kapitalist egemenlerin silahıdır; devrimcilerin değil. Devrim, kurtuluş, eşitlik, özgürlük adına yola çıkan hiçbir örgüt, kontgerilla taktikleriyle karıştırılabilecek bu tür eylemlere girişemez ve bunları hoş göremez, bu eylemlere mazeret üretemez. Bu tür eylemler, devrimcileri lekelemekten, emekçi halk kitlelerini devrimcilerden uzaklaştırmaktan başka bir işe yaramaz. Bu tür eylemler, sınıf mücadelesi tarihinin hep gösterdiği gibi, asla eşitlik ve özgürlük davasına hizmet etmezler, sadece egemenlerin eline koz verirler.

İşçi sınıfı, komünistler, tutarlı devrimciler bu tür terör taktiklerini hem felsefi olarak ilkesel düzeyde, hem siyasal olarak pratik düzeyde kesinlikle reddederler.

Genel ortam

Gaziantep katliamı, AKP'nin içte ve dışta savaş politikasını inatla sürdürdüğü bir ortamda meydana geldi. Kürt sorunu diyalog ve müzakere yoluyla barışçı çözüme kavuşturulmadığı için her gün Türk ve Kürt gençleri birbirini öldürüyor. Türkiye'de üslendirilen, silahlandırılıp eğitilen ve Suriye'ye sokulan, emperyalizmin kiralık askerliğini yapan şeriatçı terör çeteleri Suriye şehirlerini yakıp yıkıyor; Suriye halklarını toptan köleleştirmek üzere komünistleri, sosyalistleri, devrimcileri, laikleri, Alevileri, Ermenileri, Hıristiyanları öldürüyor ve etnik-mezhepsel temizlik yapıyor.

Barış için mücadele

AKP'nin ulusal ve mezhepsel şovenizmle hevesle körüklediği içteki ve dıştaki savaş bölgeyi yangın yerine çevirirken hiçbir yer bu zehirli ortamdan uzak kalamıyor. AKP'nin savaş politikaları halklarımız açısından hem toplu cinayet, hem toplu intihar anlamına geliyor.

Gaziantep katliamını mahkûm ederken, içte ve dışta savaş politikasını durdurmak, emperyalist ve şovenist saldırganlığa son vermek, içte ve dışta barış politikasını egemen kılmak için harekete geçmenin önemini bir kez daha vurguluyoruz.