Filistin’e emperyalist-sömürgeci ültimatom

01 Ekim 2025
filistin

Amerikan emperyalizminin elebaşı Donald Trump ile siyonist İsrail sömürgeciliğinin elebaşı soykırımcı Binyamin Netanyahu, 29 Eylül 2025’te Beyaz Sarayda düzenledikleri basın toplantısında Filistin halkına sözüm ona “Gazze barış planı” adını verdikleri bir ültimatom verdiler.

Yirmi maddelik ültimatom, Filistin direnişinin elindeki bütün silahları bırakarak İsrail’e teslim olmasını, Kudüs’ten ve Filistin devletinden vazgeçmesini, Gazze’nin yönetimini başında Trump’ın ve eski İngiliz başbakanı, Irak kasabı Tony Blair’in  bulunacağı bir uluslararası sömürge komitesine bırakmasını, Gazze’de güvenliğin Arap ve İslam ülkelerinden gelecek bir silahlı güç tarafından sağlanmasını öngörüyor.

Trump ve Netanyahu, Filistin direnişi eğer bu ültimatomu üç dört gün içinde kabul etmezse İsrail’in “işi kendi bildiği şekilde çözeceğini” büyük bir küstahlıkla ilan ettiler. Yani, İsrail’in Amerika’nın desteğiyle iki yıldır sürdürdüğü keyfî bombalamaların, günde onar yirmişer, ellişer yüzer Filistinliyi öldürmesinin ve sakatlamasının, Gazze’ye kıstırdığı milyonlarca Filistinliyi evsizliğe, açlığa, kıtlığa, susuzluğa, ilaçsızlığa, elektriksizliğe, oradan oraya sürmelere mahkûm etmesinin, kısacası, soykırımın kesin sonuca ulaştırılacağını bildirdiler.

Şantaj ve teslimiyet

Emperyalist-sömürgeci faşizmin Filistin halkına “ya teslim olursunuz, ya hepiniz çoluk çocuk demeden ölürsünüz” şantajını bu kadar pervasızca ilan etmesinde 23 Eylülde Nev York’ta Birleşmiş Milletler binasında Trump’un başkanlığında toplanan sekiz Arap ve İslam ülkesinin Trump’un sunduğu sözüm ona “Barış Planı”na evet demiş olmasının büyük payı var.

Bilindiği gibi, Trump’ın başkanlığındaki toplantıya Türkiye, Katar, Ürdün, Endonezya, Pakistan, Suudi Arabistan, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri katıldı. Halklarının tepkisini yatıştırmak amacıyla, planı “içlerine sindiği için değil, ne pahasına olursa olsun ölümleri durduralım” anlayışıyla kabul ettiklerini iddia eden bu ülke yönetimlerinin teslimiyetçiliği, Amerika-İsrail ikilisine cesaret verdi. Üstelik, bu sekiz ülkenin dışişleri bakanları, daha Filistin direnişinin ne diyeceğini bile beklemeden, 30 Eylülde ortak bir bildiri yayınlayarak “Trump’ın liderliğini ve Gazze’deki savaşı sona erdirmeye yönelik samimi çabalarını memnuniyetle” karşıladıklarını ve “Gazze’deki savaşı sona erdirmek için ABD’yle birlikte çalışmaya yönelik ortak taahhütlerini bir kez daha” teyit ettiklerini açıkladılar!

Örnek alın

Kendi halklarının iradesini, sade insanların duygu ve düşüncelerini, bütün dünyayı saran protestoları, insanlığın binlerce yıllık düşünsel ve ahlaki birikimini, Birleşmiş Milletler Tüzüğüne göre İsrail gibi saldırgan bir devlete karşı Birleşmiş Milletlerin derhâl yaptırım, ambargo, abluka uygulayarak ve ordu kurarak harekete geçmesi gerektiğini, Amerikan vetosu nedeniyle bu seçenek değerlendirilemiyorsa, gönüllü ülkelerin böyle bir adım atabileceğini dikkate almayan bu ülke yönetimlerini, Kolombiya Cumhurbaşkanı Gustavo Petro’dan ders almaya davet ediyoruz.

23 Eylülde Birleşmiş Milletler 80. Genel Kurulunda konuşan Petro, “Gazze'de olanlar, kelimenin tam anlamıyla soykırımdır. Bunun başka türlü izahı yok. Amaç, Filistin halkını yok etmektir. Dünya milletlerini ve halklarını, her şeyden önce insanlık adına ordularını ve silahlarını birleştirmeye davet ediyorum. Filistin Devleti kurulmalıdır” demişti. 29 Eylülde yaptığı sosyal medya paylaşımında da, “ABD ordusu, uluslararası adalet kararlarını destekleyecek kapasitede değilse, o zaman Filistin’i özgürleştirecek bir ordu kurmak, Birleşmiş Milletlerin görevidir. Hükûmetlerden ve ordulardan demokrasiyi savunmalarını istemek meşrudur” diye eklemişti. Yani, Gazze’de ölümleri durdurmak için emperyalist-sömürgeci şantaja teslim olmaya gerek yok. İnsanlığın Birleşmiş Milletler Tüzüğüne bile işlediği insani ve meşru bir seçenek var!

Filistin halkı siyonist sömürgeci işgale karşı bağımsızlık ve özgürlük mücadelesini, Amerika destekli İsrail soykırımına karşı direnişini her koşulda sürdürecektir. Ne soykırım vahşeti, ne emperyalist-sömürgeci şantaj, ne işbirlikçi devletlerin teslimiyeti, Filistin direnişini durduramayacaktır.