Filistin halkının 7 Ekim 2023’te başlattığı ulusal ayaklanmaya soykırımla yanıt veren İsrail sömürgeciliği ile Amerikan emperyalizmi, uyguladıkları zulüm arşa yükseldiği hâlde Filistin direnişini yok etme hedefine ulaşamayınca Filistin direnişine düşük yoğunlukta askerî destek veren Lübnan halkını hedefe koydu.
“Şok ve dehşet”
Soykırımı Lübnan’a yayan iki zorba, önce Lübnan direnişçilerinin kullandığı çağrı cihazları ile el telsizlerini 17-18 Eylül 2024’te patlattılar. Yaklaşık beş bin kişiyi hedef alan iki hamleli saldırıda onlarca kişiyi öldürdüler, yüzlerce kişiyi sakatladılar, binlerce kişiyi yaraladılar.
İki zalim, bu toplu suikastın ardından Lübnan direnişinin önde gelen komutanlarını ortadan kaldıran saldırılara girişti. Lübnan ve bölge halklarına “şok ve dehşet” yaşatarak sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı direniş iradesini felce uğratmayı amaçladılar.
Zalimler uğursuz saldırılarını Lübnan’ın güneyi ile başkent Beyrut’u sistemli şekilde bombalayarak sürdürdüler. İki zorbanın hava saldırılarında daha şimdiden Lübnan’da öldürülenler bine, yaralananlar iki bine, evini barkını terk etmek zorunda kalanlar yüz elli bine ulaştı.
Psikolojik savaş masalları
Filistin ve Lübnan halklarına soykırım uygulayanlar, vahşetlerini dünya çapında yaygın bir psikolojik savaşla birleştirdiler. Propagandanın temelini Amerika ile İsrail’in olağanüstü teknolojik üstünlüğü, direniş güçlerinin derme çatmalığı, direnişin beyhude olduğu, iki zorbaya karşı konulamayacağı masalları oluşturdu.
Hiçbir şey gerçeğe bu kadar aykırı olamaz. Evet, İsrail-Amerika ikilisinin zulmü sınır tanımıyor. Ama bu zulüm ikilinin siyasi hedeflerine ulaşmalarına yetmiyor.
Filistin halkı kırk bir bini aşan kaybına, doksan beş bini aşan sakat ve yaralısına rağmen Gazze’yi terk etmedi, askerî ve siyasi direnişini sürdürüyor, İsrail ordusuna ağır zarar veriyor.
Lübnan direnişi, komuta heyetini kaybetmesine rağmen yeni komutanlar çıkarmayı bildi, askerî gücünü harekete geçirmeyi başardı, İsrail ordusunu hırpalıyor ve Filistin halkına desteğini sürdürüyor.
Soykırımcı zorbaların Lübnan direnişi ile geniş Lübnan toplumunu birbirine düşürme oyunu tutmadı. Lübnan toplumu topraklarını terk etmek zorunda kalan kardeşlerine sahip çıktı.
Suriye on üç yıldır yaşadığı bütün zorluklara rağmen topraklarını Lübnanlı kardeşlerine açtı.
Halklar baş eğmiyor
Görüldüğü gibi, halklar teslim olmuyor, baş eğmiyor, ayak diriyor, kendini savunuyor. Sömürgeci-emperyalist zulme karşı sabırla direnme, kardeşçe dayanışma iradesi devrimci halkların stratejik üstünlüğüdür, hükmünü icra ediyor. Sömürgeci-emperyalist zorbaların taktik başarıları, “ben teslim olmam, bağımsızlıktan vazgeçmem” diyen halkların stratejik üstünlüğü karşısında erimeye mahkûmdur. Direnen halklar, taktik zaaflarını giderme, bilgi beceri ve siyasal-örgütsel yeteneklerini daha da geliştirmenin yolunu da bulacaklardır.
Türkiye halkı, İsrail sömürgeciliğine ve Amerikan emperyalizmine karşı mücadelede Filistin ve Lübnan halklarını gönülden destekliyor. Filistin ve Lübnan direnişleri, bölge ve dünya halklarının devrimci dayanışmasını hak ediyor. Zafer Filistin ve Lübnan halklarının olacaktır.
Ne yapsalar Filistin’e baş eğdiremeyen iki zalim, tuttu, Lübnan’a saldırdı. Zalimler kesinlikle yenilecekler. Hiç kuşkunuz olmasın: Hayat, “Fare deliğe sığmamış, bir de kuyruğuna kabak bağlamış” sözünü doğrulayacak. Biden, Netanyahu ve benzerlerini kendi halkları bile lanetle anacak.