Amerikan emperyalizminin liderliğindeki savaş bloku, kendi yaratığı olan cehennem zebanisi IŞİD bahanesiyle Ortadoğu'ya yeni bir sömürge seferi başlattı.
Bu sefer, 1990'daki birinci ve 2003'teki ikinci Körfez savaşıyla, 2011'de başlatılan Suriye'ye yönelik istilayla aynı amacı taşıyor. Ortadoğu halklarını bütünüyle köleleştirmek, başta petrol olmak üzere doğal kaynaklarına el koymak isteyen emperyalist blok, Irak ve Suriye halklarının direnişi nedeniyle bu savaşlarda yarım kalan işini tamamlamak için yeniden bölgeye saldırıyor.
Emperyalizmin bölgesel ve küresel hedefi
Mutlak egemenlik peşinde koşan dünya dolar milyarderleri şebekesini temsil eden emperyalist saldırganların hedefi, bölge halklarını mezhep ve kavim temelinde paramparça etmek, birbirleriyle sürekli savaşan ve hepsi de emperyalizme muhtaç kalan devletçiklere bölmek, emperyalizmin uzantısı siyonist İsrail'i bölgenin büyük kâhyası durumuna getirmek, emperyalizme ve siyonizme karşı direnen bütün odakları ortadan kaldırmaktır.
Ortadoğu halklarına yönelik sömürgeci sefer, emperyalizmin dünyayı 1917 Büyük Ekim Devrimi öncesine döndürmeyi, sosyalist devrimlerin ve ulusal kurtuluş savaşlarının bütün kazanımlarını yok etmeyi, yeryüzünden sosyalizmin, bağımsızlığın, laikliğin, demokrasinin en küçük izini bile silmeyi amaçlayan genel stratejisinin kopmaz bir parçasıdır.
Emperyalizmin işbirlikçisi AKP'nin hedefleri
AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimi, emperyalizmin bu sömürgeci seferine de katılıyor. IŞİD'i besleyen, eğiten ve silahlandıran AKP, IŞİD'e karşı savaş bahanesiyle Suriye ve Irak'a asker sokmanın, bu ülkeleri etki alanına almanın, Osmanlı imparatorluğunu canlandırmanın hayalini kuruyor.
İlk elde sınır bölgelerini işgal etmeyi planlayan AKP, hem Kürt kantonlarını ortadan kaldırmayı, hem de bu bölgeleri vatanını savunan Suriye yönetimine karşı gerici-faşist çetelerin ve sömürgeci işgal ordularının üs alanına çevirmeyi tasarlıyor.
Haksız savaş tezkeresi
Hükümetin dün Meclis'e sevk ettiği savaş tezkeresi hem Suriye ve Irak halklarını, hem Türkiye halklarını ateşe atıyor.
Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun imzaladığı tezkerede, “hudut, şumul, miktar ve zamanı hükümetçe takdir ve tayin olunacak şekilde Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerektiğinde sınır ötesi harekat ve müdahale için yabancı ülkelere gönderilmesi ve aynı amaçlara yönelik olmak üzere yabancı askerlerin Türkiye’de bulunması, bu kuvvetlerin hükümetin belirleyeceği esaslara göre kullanılması ile risk ve tehditlerin giderilmesi için tedbirlerin alınması ve düzenlemelerin hükümet tarafından yapılması için 4.10.2014’ten itibaren bir yıl süreyle izin verilmesi” isteniyor.
Yani, tezkere kabul edildiğinde, Türk Silahlı Kuvvetleri yabancı ülkelere gönderilirken, emperyalist ordular da Türkiye'ye kabul edilecek.
Gayri meşru savaş
Şu anda yürürlükte bulunan Anayasaya göre bile, böyle bir adım için uluslararası hukukun meşru saydığı hâllerin gerçekleşmiş olması gerekiyor: Anayasanın 92. maddesine göre, “Milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaş hali ilanına ve Türkiye'nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmaların veya milletlerarası nezaket kurallarının gerektirdiği haller dışında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesine veya yabancı silahlı kuvvetlerin Türkiye'de bulunmasına izin verme yetkisi Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Türkiye Büyük Millet Meclisi tatilde veya ara vermede iken ülkenin ani bir silahlı saldırıya uğraması ve bu sebeple silahlı kuvvet kullanılmasına derhal karar verilmesinin kaçınılmaz olması halinde Cumhurbaşkanı da, Türk Silahlı Kuvvetlerinin kullanılmasına karar verebilir.”
Uluslararası hukukun meşru saydığı hâlin en asgari gereği olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin bu yolda bir kararı yokken veya Türkiye'nin ani bir silahlı saldırıya uğraması söz konusu değilken, tezkereyle istenen savaş yetkisi gayri meşrudur ve gerçek bir savaş suçundan başka bir anlama gelmez.
Emperyalizme ve gericiliğe karşı birleşelim
Türkiye işçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri, bütün sade yurttaşlar, siyasal partiler, işçi sendikaları, köylü birlikleri, öğrenci dernekleri, aydınlar, yurtsever ve barışsever bütün insanlar, Amerikan emperyalizminin başını çektiği bu sömürgeci savaşa karşı çıkmalıdır. AKP'nin savaş tezkeresi reddedilmelidir. Bütün Ortadoğu halkları emperyalizme ve gericiliğe karşı birleşmelidir.
Tarihsel yanılgı
IŞİD'e karşı mücadele adına Amerikan emperyalizminden yardım isteyenler, aslında kendilerini köleleştirmiş olurlar. Emperyalizme ve kuklalarına karşı mücadeleyi birbirinden ayırmak, emperyalizme karşı gericilikle birleşmeye çalışmak veya gericiliğe karşı emperyalizmle birleşmeye çalışmak öldürücü birer hatadan ibarettir.
Aynı gerici-faşist ideolojiyi ve aynı karşıdevrimci siyasi hedefleri paylaşan, devrime, bağımsızlığa, laikliğe, yurtseverliğe karşı birlikte hareket eden, aralarında sürekli bir kadro geçişkenliği yaşayan, farkları taktik ve örgütsel ayrılıklardan ibaret olan IŞİD, Nusra, El Kaide, İhvan, HSO çeteleri arasında ayrım yapmak, yurtsever Suriye yönetimine karşı bu çetelerle birleşmek, Suriye ve Irak halklarına karşı AKP'yle ve Amerikan emperyalizmi işbirliğini sürdürmek, Suriye'ye karşı emperyalist savaş blokunun gönüllü askerliğine talip olmak kısa zamanda ters tepecek tarihsel yanılgılardır.
Birlikte kurtulacağız
İnanıyoruz ki, Türk halkı da, Arap halkları da, Kürt halkları da bu yanılgılara kapılmayacak, kestirme yollardan kurtuluşa kavuşma fantezisiyle emperyalizmin ve gericiliğin ayartmalarına teslim olmayacaklardır. İnanıyoruz ki, Türkiye, Suriye, Irak halkları, ulus, din ve mezhep ayrımı olmaksızın emperyalizme ve gerici-faşist katil sürülerine karşı eninde sonunda birleşmeyi başaracaklardır.