Milyonlarca emekli ayda sadece on bin lirayla geçinmeye zorlanıyor. On altı milyon emeklinin büyük çoğunluğu yoksulluk sınırının altında yaşıyor. Bıçağın kemiğe dayandığı koşullarda emekliler tepkilerini dile getiriyor, insanca yaşama talebiyle eylem yapıyor. Durumun farkında olan halkın çoğunluğu emeklilere hak veriyor, emekli aylıklarının köklü biçimde artırılmasını destekliyor.
Emekli eylemlerinin ve emeklilerin lehine oluşan kamuoyunun yaklaşan yerel seçimleri etkilemesinden çekinen Erdoğan, 28 Şubat 2024’te Kütahya’da yaptığı seçim konuşmasında emeklilere zam isteyenleri tahrikçilikle suçladı.
Erdoğan şöyle dedi: “Şimdi birileri çıkıyor emekli maaşlarına yedi bin lira, on bin lira seyyanen ekleyelim diyerek kendi akıllarınca emeklilerimizi tahrik ediyor. Bakınız bizim ülkemizde halihazırda on altı milyon emeklimiz var. Emekli maaşlarına yedi bin lira eklemek demek bütçeden yaklaşık 1,4 trilyon lira, on bin lira eklemek demek 1,9 trilyon liralık bir kaynağı buraya aktarmak demektir. 2024 yılı boyunca ülkemizde tek çivi çakmasak, tüm yatırım bütçesini buraya aktarsak bile bu gideri karşılamaya yetmiyor. Aynı şekilde deprem harcamalarının tamamını bu iş için kullansak yine yeterli gelmiyor. Eğitime, sağlığa tek kuruş harcamadan her birinin tüm bütçesini buraya aktarsak ucu ucuna ya kurtarıyor ya kurtarmıyor. Askeriyle, polisiyle, eğitimcisiyle, sağlıkçısıyla velhasıl tüm memuru ve işçisiyle devletin çalışanlarının yarısından fazlasına maaşlarını vermesek o zaman belki bu ilave gideri karşılayabiliriz.”
İddialar ve gerçekler
Yani, iddiaya göre, emeklilere yapılacak mütevazı bir zam bile tüm yatırımlardan vazgeçmek anlamına gelirmiş. Emeklilere zam yapılırsa deprem harcamaları hiç yapılamazmış. Emeklilere ek bir artış yapılırsa çalışan memur ve işçilerin yarısına maaş verilemezmiş.
Bu üç iddia da gerçeklerle hiç bağdaşmadığı gibi, emekli maaşlarına zam talebini destekleyen çalışan emekçileri, depremzedeleri, iş bekleyen kitleleri, bütün halkı korkutmayı ve emeklileri çaresizlik içinde bırakarak sindirmeyi amaçlıyor.
Birincisi, 2024 yılı bütçesinde sadece faiz ödemeleri 1,25 trilyon lirayı buluyor. Yani milyonlarca emekliye mütevazı bir maaş katkısı yapıldığında oluşacağı iddia edilen yükün neredeyse tamamı bir avuç yabancı-yerli tefeci banka ve şirkete ayrılıyor. Tefecilere faiz ödemeyin, milyonlarca emekliye hakkını verin!
İkincisi, emeklilere verilecek artışın önemli bölümü, anında yapmak zorunda kalacakları temel harcamalardan kesilen KDV ve benzeri vergilerle zaten Hazineye geri dönecek. İddia ettiğiniz yük gerçeğe aykırı!
Üçüncüsü, 2024 bütçesi 2,65 trilyon lira yeni borçlanma öngörüyor. Tefecilere daha da borçlanmayın, dolar milyarderlerini vergilendirin! Servet vergisi getirin.
Bakınız, TÜİK 2023 GSYH istatistiklerini daha yeni açıkladı. 2023’te işgücü ödemeleri/ücret gelirleri/emeğin payı yüzde 32,8, net işletme artığı-karma gelir/sermaye payı yüzde 46,3 olmuş. Çeyrekler olarak bakıldığında durum daha da açıklayıcı.
Yıl 2023 (çeyrek) | Ücret gelirleri (yüzde) | Sermaye gelirleri (yüzde) |
Birinci | 38,0 | 38,2 |
İkinci | 34,3 | 43,8 |
Üçüncü | 32,2 | 47,3 |
Dördüncü | 29,7 | 50,5 |
Çalışanı ve emeklisiyle milyonlarca emekçinin payını düzenli olarak azaltmış, toplumun küçük bir kısmını oluşturan kapitalistlerin payını düzenli olarak artırmışsınız. Bu politikadan vazgeçin, kaynak yaratın. Zevk ve sefa içinde yaşayan büyük zenginlerden alın, geçimini sağlayamaz duruma düşürdüğünüz yoksullara verin.
Hiç bahane aramayın. Büyük banka ve holding sahibi zenginlere aktardığınız kaynakların bir kısmını hemen emeklilere yönlendirin. Herkese insanca yaşama olanağı yaratamadığınız için halktan özür dileyin. Emeklilere saygı gösterin. Kaynakları halk için kullanın.
Ne var ki, yirmi iki yıllık icraatınız bunları yapmayacağınızın somut kanıtı olarak ortada duruyor. İş bizde, emekçilerde, emeklilerde, bütün yurttaşlarda.