Bugün, Mayıs Haziran 2013 Büyük Halk Direnişini başlatan Gezi Parkı ayaklanmasının 7. yıldönümü.
Bugün, Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişinden aldığımız güçle toplum sağlığını korumayı amaçlayan kamucu bir sağlık sistemi kurmak, felç edilmiş ekonomiyi toplumcu kurtuluşu esas alan bir programla kurtarmak, gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan bir ülke yaratmak için mücadeleyi yükseltme günüdür.
Bugün, Mayıs Haziran 2013 Büyük Halk Direnişini başlatan Gezi Parkı ayaklanmasının 7. yıldönümü. Ülkemizde ve bölgemizde köklü kazanımlar elde edilmesinin yolunu açan ve dünya halklarına umut olan Büyük Halk Direnişinin 7. yılı kutlu olsun.
Halk ve halk düşmanları
Mayıs Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi, AKP’nin gericilik vurgunculuk ve savaş rejimi olarak süren büyük gerici koalisyona karşı meşru direnme haklarını kullanan işçi ve emekçilerin eseriydi.
Tek parti ambalajında sunulan büyük gerici koalisyon, temelde Erdoğan ve çevresinin emperyalizmin beşinci kolu FETÖ ile ittifakına dayanıyordu. Emperyalizmin tam desteğini alan koalisyon aynı zamanda diğer gerici cemaat, tarikat ve siyasi akımları birleştiren cumhuriyet düşmanı karşıdevrimci bir cepheyi oluşturuyordu. Sınıfsal olarak emperyalist tekellerin ve işbirlikçi büyük burjuvazinin çıkarlarına hizmet ederken kendisine bağımlı yandaş sermaye gruplarını da geliştiriyordu.
Bu temeller üzerine kurulan iktidar, kendisine üçüncü sacayağı olarak “sivilleşme” ve “askerî vesayete karşı demokrasi” söylemleriyle ve de çözüm süreci aldatmacası ile etkilediği neoliberal medya çevrelerine ve Kürt siyasi çevrelerine yaslanıyordu.
Gerici siyasal program
Türkiye’yi emperyalizmin hizmetinde bir ılımlı İslâm ülkesine döndürmek; cumhuriyetin kazanımlarını yok etmek; laikliğin ve kadın haklarının kökünü kazımak; sınırsız sömürü ve vurgunculuk ortamı yaratmak; bölge halklarına karşı başlatılan böl-parçala-yönet savaşlarında emperyalizme asker yazılmak büyük gerici koalisyonun siyasal programını oluşturuyordu. Bu acı reçete Amerika’nın desteği ile bölge ülkelerini fethetmek ve Osmanlı İmparatorluğunu yeniden kurmak ham hayaliyle Türkiye halkına yutturulmaya çalışılıyordu.
Oysa Amerikan emperyalizminin gerçek hedefleri, İran Suriye Mısır ve Türkiye başta olmak üzere bölge ülkelerini birbirine düşman devletçikler şeklinde bölüp parçalamak; Orta Doğu’da Amerikan kontrolünde kaos ortamı yaratmak; Rusya’yı güneyden istikrarsızlık bölgesiyle kuşatmak; bölgedeki vekalet savaşları ile eli rahatlayan ABD ordusunu Çin’i kuşatmak üzere seferber etmekti.
Halkın devrimci atılımı
Emperyalizmin Suriye’yi cihatçı çeteler eliyle işgal etme ve parçalama politikasına, AKP hükümetinin hevesle katılması ile vatanın bütünlüğünün ve bağımsızlığının tehlikeye düşmesine karşı harekete geçen kitleler;
Türkiye’yi Tanzimat öncesi Osmanlı günlerine döndürmeye çalışan gericilik saldırıları karşısında Cumhuriyetin kazanımlarını korumak için harekete geçen kitleler;
Her geçen gün zenginleşen banka ve holding sahiplerinin karşısında açlık, sefalet, işsizlik, güvencesiz çalışma ve iş cinayetlerinin baskısıyla bunalan, toplumcu bir ekonomi ve sömürüsüz emek özlemiyle harekete geçen kitleler;
AKP’nin muhafız ordusu gibi davranan polisin, Gezi parkının yıkılmasını durdurmak için direnen yurttaşlara kanunsuz ve orantısız bir şiddetle saldırmasıyla 31 Mayıs 2013’te ayağa kalktı.
Dalga dalga Taksim meydanına akın ederek meydanı özgürleştirdi. Türkiye halkının hemen hemen bütün şehirlerinde sokağa inip meydanlara akın etmesiyle “Hükümet istifa” ve “Faşizme karşı omuz omuza” sloganları bütün ülkeyi sardı.
Kazanımlarımız
Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi ile Türkiye halkı Amerikan emperyalizminin Türkiye için biçtiği ılımlı İslâmcılık gömleğini yırtıp attı. Cumhuriyetin kazanımlarına sahip çıkacağını gösterdi.
Türkiye halkı emperyalizmin çıkarları için asker yazılmak istemediğini, emperyalizme karşı bağımsız bütün vatan mücadelesi vereceğini gösterdi.
Türkiye’deki direniş, dünya halklarının emperyalizm gericilik ve vurgunculuk karşısındaki mücadelesine moral verdi. Türkiye örneğinden güç alan Mısır halkı kendi başlarındaki Amerikancı İslâmcı İhvan diktatörlüğüne son verdi.
Suriye halkının cihatçı çeteler eliyle yürütülen emperyalist işgale direnişinin, Türkiye’deki Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişinin ve Mısır halk devriminin etkisiyle temeli ılımlı İslâmcılık olan Amerikan emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesi BOP çöktü.
Devrim karşıdevrim mücadelesi
Halkın devrimci atılımı AKP’nin emperyalizmin onayı ve desteği ile sistematik ve yaygın olarak uyguladığı polis şiddetiyle bastırıldı. Bu saldırılarda 8 yurttaşımız şehit düştü. Onlarcası uzuvlarını kaybetti. Yüzlerce insan yaralandı.
Devrimci dalganın bastırılmasında bütün halkı saran bir iktidar alternatifinin yaratılamaması, eylemlere yaygın şekilde katılan işçi sınıfının genel grev düzeyinde örgütlü bir tepki verememesi, çözüm süreci aldatmacası ile iradeleri felç edilen Kürt siyasi temsilcileri aracılığıyla hareketin bölgesel temelde bölünebilmesi etkili oldu.
Ne var ki halkın devrimci atılımının birinci dalgasını bastırmak büyük gerici koalisyon için zafer olmadı. Halk hareketinin sonuçları hükmünü adım adım icra etmeye başladı. Türkiye halkını bütün olarak Amerikan politikaları için seferber edemeyeceği ortaya çıkan büyük gerici koalisyon çatırdadı. Emperyalizm ve işbirlikçileri ile Erdoğan-AKP yönetimi arasındaki uyum bozuldu. “Ben ondan daha iyi uşak olurum” kavgası ile gerici koalisyon güç kaybetti.
Gezinin sağlaması
Büyük Halk Direnişi sonrasında iktidar içinde yaşanan kavgalarla ortaya çıkan belgeler, AKP iktidarının nasıl büyük bir vurgunculuğa dayandığını, yayılmacılık hayalleriyle savaş kışkırtıcılığı yaptığını gözler önüne serildi. 13 Mayıs Soma Katliamı ise sınırsız sömürü düzeninin sonuçlarını en çarpıcı şekilde ortaya koydu. Ama Büyük Halk Direnişinin taleplerinin ne kadar doğru olduğu esas olarak 15 Temmuz Amerikancı-Fetöcü darbe girişimiyle ortaya çıktı.
Emperyalizmin Türkiye’yi doğrudan teslim alma planı olan 15 Temmuz darbe girişiminin yurtsever asker ve polislerin direnişi ve halkın desteği ile bastırılması Erdoğan-AKP yönetimini ümmetçi, yeni Osmanlıcı hayallerinden vazgeçmek zorunda bıraktı. İktidarını korumak için kendi karşıdevrimci özüne ters bir şekilde ulus devletçi, milliyetçi kesimlere yöneldi. “Hâkimiyet milletindir” söylemiyle ulusal egemenliği tanıdığını ilan etti. Ama bu ortamı da kendi gerici planları için kullanmaktan çekinmedi.
Cumhuriyetin temellerine dinamit koyan başkanlık dayatmasını iktidarına payanda yaptığı milliyetçi kesimlerin desteğiyle hayata geçirdi. Erdoğan-AKP yönetiminin bu aymazlığı ulusal demokratik güçlerin Birleşik Demokratik Halk hükümeti arayışının haklılığını ortaya koymuş oldu.
Mücadeleye devam
Halkın zalimlere karşı mücadelesi düz bir çizgide ilerlemez. Karşılıklı kazanım ve kayıplarla, atılım ve geri çekilmelerle sürer. Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişinden bu yana devrim ve karşıdevrim kapışması Türkiye siyasetini belirleyen temel etken olarak kayıp ve kazanımlarıyla sürüyor.
Halk hareketi bugün yeni bir sınavdan geçiyor. Tüm dünya halkları emperyalist dolar milyarderleri şebekesinin biyolojik savaş yöntemi olarak kullandığı Koronavirüs salgınıyla sarsıldı. Erdoğan-AKP yönetimi salgına karşı halkı, ekonomiyi, sağlık sistemini seferber edecek; ekonomiyi sosyal hayatı yok etmeden salgınla mücadele edecek yollara başvurmadı. Salgının ekonomik yükünü halkın üstüne yıkmaya karar verdi. İşçilerin, şehir ve köy emekçilerinin, esnafların ağzına bir parmak bal çalarken milyonlarca doları ödeme garantili ihaleleri kazanan yandaşlarının, banka ve holding patronlarının cebine indirmekten geri durmadı.
Bugün, Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişinden aldığımız güçle Koronavirüs saldırısının yol açtığı yıkımlara karşı dayanışmamızı büyütmek, toplum sağlığını korumayı amaçlayan kamucu bir sağlık sistemi kurmak, felç edilmiş ekonomiyi toplumcu kurtuluşu esas alan bir programla kurtarmak, gündüzlerinde sömürülmeyen gecelerinde aç yatılmayan bir ülke yaratmak için mücadeleyi yükseltme günüdür.
Vatan Cumhuriyet Emek mücadelesini “Bu daha başlangıç mücadeleye devam” şiarıyla büyütelim.