16 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi Beyazıt Kampüsü önünde faşistler tarafından bombalı ve silahlı bir saldırı düzenlenmiş ve 7 öğrenci hayatını kaybetmişti. Onlarca öğrencinin yaralandığı ve sakat kaldığı bu olay nedeniyle 16 Mart ülke tarihinin en kanlı ve karanlık günlerinden birisi olarak tarihe geçti. Aralarında İlerici Gençler Derneği (İGD) üyelerinin de bulunduğu üniversite öğrencilerini hedef alan saldırı aynı zamanda 12 Eylül 1980 askerî darbesine giden yolda en önemli kontrgerilla eylemlerinden biri oldu. 16 Mart saldırısını düzenleyenler ve buna rıza gösteren devlet yetkilileri bugüne kadar hep kollandı. Dahası bazıları önemli rütbe ve makamlara terfi ettirildi.
Öte yandan 16 Mart 1988 tarihinde Irak’ın Halepçe bölgesinde Irak Ordusunca Kürtlere yönelik büyük bir saldırı gerçekleştirildi. Tamamı sivil çok sayıda Kürt kimyasal silahlarla öldürüldü. O dönemde Amerika ve İsrail başta olmak üzere bütün emperyalist devletler ve Türkiye katliama sessiz kalmıştı. Son yirmi beş yıllık süreçte Kürtlere yönelik sayısız saldırı gerçekleştirildi ve gerçekleştirilmeye devam ediliyor. Değişen hiçbir şey yok.
Sivas Katliamı Davası’nın göz göre göre zaman aşımı gerekçesiyle düşürüldüğü Türkiye’de de ne yazık ki 78’den bu yana değişen bir şey yok. Kemal Türkler’in, Hrant Dink’in katilleri ile Gazi’nin, Uludere’nin (Roboski), Ulucanlar’ın ve daha pek çok katliamın emrini verenler rahatça işlerini yapmaya devam ediyorlar.
Modern Türkiye’nin kuruluşu aşamasında Mustafa Suphilerin katliyle başlayan yok etme geleneği işbirlikçi, gerici iktidarlar eliyle yeni katliamlar düzenlemekten çekinmiyor. Önümüzdeki dönemin ülke ve bölgede pek çok yeni krize gebe olduğu düşünüldüğünde, 16 Mart’ı anmak kadar yeni 16 Martların, Halepçelerin, Sivasların, Uluderelerin (Roboski) önüne geçmek de hayati bir önem taşıyor.
Bugün başta 16 Mart şehitleri olmak üzere yitirdiğimiz canlarımız için yapılabilecek en anlamlı görev emek ve demokrasi güçlerinin ortaklığını geliştirmek olacaktır. Gün emekçi halklarımızın haklarına ve geleceğine yönelik her türden saldırı karşısında birlikte mücadelenin acilen yükseltilmesi günüdür.