Berlin “KESK'e dokunma” dedi

29 Haziran 2012
Berlin “KESK'e dokunma” dedi

27 Haziran 2012 Çarşamba günü, “Küçük İstanbul” olarak da anılan, Berlin'in Kreuzberg semtinin merkezinde, son olarak KESK yöneticilerine yönelen gözaltıları protesto etmek amacıyla bir miting düzenlendi.

Kurucusu ve aktif çalışanı olduğumuz ve çok kısa bir zaman diliminde oluşturmayı başardığımız “KESK ile Dayanışma Platformu-Berlin” adına yapılan mitinge, kovadan boşalırcasına yağan yağmura rağmen, 100 kişiye yakın katılım sağlandı. Bu sayı Berlin için iyi bir katılım anlamına gelmektedir.

Türkçe, Kürtçe ve Almanca yapılan çeşitli konuşmaların ardından, mitingimize canlı telefon bağlantısı ile katılan KESK Genel Sekreteri İsmail Hakkı Tombul haksız gözaltıları anlattı, KESK’in asla demokrasi mücadelesinden vazgeçmeyeceğini söyledi ve desteğimize teşekkür etti.

“KESK'e dokunma” sloganları ile bitirilen miting, Türkiyeli ve Almanyalı çeşitli demokrat, devrimci, komünist parti, örgüt ve kişilerin geçen yıllarda oluşturulup sonradan dağılan “Tekel İşçileri ile Dayanışma Komitesi”nden sonra yeniden bir araya gelmesine vesile oldu. İşçi sınıfına karşı yapılan bu anti-demokratik saldırı için düzenlenen bu mitingin ardından, Türkiye'nin dört bir yanında yaşanan insan hakları ihlallerine yönelik olarak, sürekli çalışabilecek bir çalışma grubunun oluşturulması da yeniden gündeme alındı.

Böylesi bir platformun oluşturulması sağlanabilirse, bu platform uzun zamandır “KCK operasyonu” adı altında, Kürt halkının seçilmiş yöneticilerine yapılan saldırıları öncelikle gündemine almalıdır. Ekonomik kriz uçurumuna adımlarını atan Türkiye'de, önümüzdeki dönemde meydana gelmesi muhtemel sosyal patlamalar ve sermayenin buna karşı cevap olarak uygulayacağı anti-demokratik saldırılar, Almanya kamuoyunun gündemine getirilebilir ve ülkemizle dayanışma başarılabilir.

Bu platformun bileşenleri arasında sosyalist partiler, Kürt ulusal hareketinin temsilcileri, DİDF ve Alevi örgütleri de yer almalıdır. Platformun etki gücünün artması ve kitleselleşmesi böyle sağlanabilecektir. Yunanistan, İspanya ve Portekiz'de gördüğümüz gibi, Avrupa işçi sınıfı, ekonomik krize karşı mücadele ederek yaşayan sosyalizmin yıkılmasından ötürü kitlelerde oluşan karamsarlık örtüsünü atmaktadır. İşçiler, emekçiler giderek daha kararlı ve cesur eylemler içine girmektedir. Avrupa işçi sınıfı uzun zamandır unuttuğu sokakları, yeniden eylem alanı olarak keşfetmektedir.

Türkiye'de zaten hiçbir zaman sokaklardan vazgeçmeyen muhalif güçlerin, bütün ülkeyi ve sokaklarını eylem alanına dönüştürmesi de çok yakındır. Bu bağlamda da, her ülkeye özgü ittifaklar, platformlar ve çalışma grupları da kaçınılmazdır.

TKP 1920 Berlin