Amerika, İsrail ordu yönetimine el koydu. İsrail ordusunun komutası, Amerikalı bir korgeneralin başkanlık ettiği üst düzey Amerikalı subaylardan oluşan “danışmanlar kurulu”na verildi. “Danışmanlar kurulu” tanımlaması, İsrail ordusunun ABD’nin çizdiği emperyalist savaş stratejisi kapsamında kendisinden beklenenleri veremediğini açıkça itiraf etmemek için örtmece olarak kullanılıyor.
Bu yoldaki haberler önce ABD medyasında yer aldı. Daha sonra Beyaz Saray, “birkaç askerin danışman olarak İsrail’e gönderildiğini” kabul etti. ABD Savaş Bakanlığı Pentagon, yarım ağızla, “İsrail’in karşılaşması muhtemel tehditlere benzer tehditler konusunda deneyimli Amerikalı danışmanların İsrail’de sahada olduğunu” bildirdi. Hemen ardından da yeni bir açıklama yaparak Korgeneral James F. Glynn başkanlığındaki bir askerî kurulun İsrail ordusuna danışmanlık yapacağını resmen duyurdu. Korgeneral Glynn, ABD’nin Irak işgalinde ulusal direnişin merkezlerinden biri olan Felluce kasabasını yerle bir eden harekâtın başıydı.
Amerikan yığınağı
“Felluce kasabı” olarak nam salan Glynn ve takımının göreve çağrılması, 7 Ekimde İzzeddin el-Kassam Tugaylarının başlattığı Filistin ulusal isyanının İsrail sömürgecilerinin çapını aştığını ve Amerikan emperyalizminin işe bizzat el koymak zorunda kaldığını gösteriyor. ABD, İsrail ordusunun komutasını devralmanın yanı sıra, Amerikan Özel Kuvvetlerinden bir birliğin de sahada olduğunu ve hızla takviye edileceğini açıkladı. Bir Amerikan uçak gemisinin eşliğindeki filoyla birlikte Doğu Akdenizde Filistin sahillerine yakın bölgeye konuşlandığı ve ikinci uçak gemisinin de gelmekte olduğu zaten biliniyor. Yani ABD, Ortadoğuya yeniden yığınak yapıyor.
ABD’nin planı işlemiyor
ABD’nin Ortadoğu’ya yeniden yığınak yapması, Amerikan Merkezî Kuvvetler Komutanlığı Centcom ile İsrail’in, Amerikan savaş planlarında üzerlerine düşen görevi yerine getiremediğine ve planın ciddi biçimde aksadığına işaret ediyor. Amerikan donanmasının ve ordusunun Pasifik Okyanusuna ağırlık verme, Çin’i ve Rusya’yı kuşatma stratejisi işlemiyor. ABD’nin yığınağı, güçten değil güçsüzlükten kaynaklanıyor. ABD yıllardır özene bezene hazırladığı savaş planını uygulayamıyor.
Bu stratejinin Ortadoğudaki ayağı olarak, İsrail, işbirlikçi Arap ülkeleriyle anlaşarak Filistin’i ölüm sessizliğine yatıracak, ABD Suriye’yi bölecek, Irak’ın bölünmesini tamamlayacak, Türkiye’yi bölünmeye zorla razı edecek, ambargo, abluka ve iç karışıklıklarla zayıflatılmış İran şayet hâlâ çökertilmemişse tıka basa silahlandırılan zengin Suudi Arabistan ve Körfez şeyhlikleriyle dengelenecekti. Böylece Ortadoğudaki ABD kuvvetleri serbest kalacak ve Pasifik’e yönlendirilecekti.
Büyük direniş
Tersi oldu. Suriye direndi, bölünmedi. Planlarını boşa çıkardığı ABD’nin işgal birliklerini ve türlü terör çetelerini etkisizleştirme yolunda yürüyor. Irak’ın bölünmesi tamamlanamadı, aksine, ülkede ulusal birlik eğilimleri hız kazandı. Türkiye her türlü baskı ve oyuna rağmen bölünmeye razı olmadı. İran çökertilemediği gibi, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleriyle arasını düzeltiyor. Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri hizadan çıkıyor. Filistin zillet dönemini kapadı, ölüm sessizliğini yırttı, İsrail’i rezil rüsva eden ulusal ayaklanmasıyla asla pes etmeyeceğini kanıtladı. İsrail vahşet ve soykırımdan başka bir marifeti olmayan işgalci olarak bir kez daha tescil edildi. Onu destekleyen ABD ve Avrupa yönetimleri de dünya halklarının gözünde yeniden zorbalıkla damgalandı. Rusya ile Çin’in prestiji artıyor. ABD dayatmalarına baş eğmeyi kabul etmeyen ülkelerin sayısı artıyor.
Mutlak dünya hâkimiyeti için yeniden hamle yapan ABD planında öngörülenin aksine, Rusya’yı Ukrayna’da batağa sürükleme ve Çin’le ittifakın gereklerini yerine getiremez duruma düşürme hedefi de gerçekleştirilemedi. Rusya ABD ve NATO’nun saldırısına karşı kendini korumayı ve Ukrayna faşizmini adım adım tüketmeyi başarıyor. Ukrayna savaşı çerçevesinde Avrupalı küçük emperyalist ortaklarını kendisine sıkıca bağlamayı beceren ve Avrupa Birliğini yeni sömürge statüsüne iten ABD, daha fazlasını elde edemedi.
Afrika’da yeni bir ulusal uyanış ve özellikle Fransız sömürgeciliğine ve emperyalizme karşı halk-ordu dayanışması ortaya çıktı. Şimdi de Filistin halkı hem kahramanca ayaklanması hem uğradığı inanılmaz zulümle varlığını dünyanın en ücra köşelerine kadar duyurdu.
Rusya’nın emperyalist kuşatmaya karşı silaha sarılmaya cesaret etmesi, Afrika’nın dirilişi, Filistin’in yeniden doğuşu, Ortadoğu ülkelerinin sabırlı ayak direyişi Amerika’nın ve işbirlikçilerinin emperyalist planlarını çöpe çeviriyor. Sömürgeci vahşetin artık siyasal, ekonomik ve kültürel olarak işe yaramadığını sadece Filistin’de değil, Ortadoğuda ve dünyada da daha iyi göreceğiz.