AKP'nin gayrimeşru gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimini sürdürmek ve pekiştirmek için çıkardığı oligarşik bir kanuna göre düzenlenen Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turu 10 Ağustos 2014'te yapılacak.
Sade vatandaşların aday göstermesini yasaklayan, parlamentoda yirmi milletvekiline veya son genel seçimde aldıkları oy toplamı, birlikte hesaplandığında, yüzde onu geçen partilere aday belirleme ayrıcalığı tanıyan bu kanuna göre Cumhurbaşkanlığı seçimine üç aday katılıyor. AKP'nin adayı Recep Tayyip Erdoğan. CHP ve MHP'nin ortak adayı Ekmeleddin İhsanoğlu. HDP'nin adayı ise Selahattin Demirtaş.
AKP'nin amacı
Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi'ne yol açan sistemli icraatıyla; 17 ve 25 Aralık 2013 suçüstüleriyle; 30 Mart 2014 seçim sahteciliğiyle; 13 Mayıs 2014 Soma madenci katliamıyla her türlü yönetme meşruiyetini yitiren ve derhâl istifa edip halka hesap vermesi gereken AKP'nin amacı, Recep Tayyip Erdoğan'ı cumhurbaşkanlığı
AKP böylece halkla inatlaşmaya devam ediyor. Osmanlı imparatorluğu'nu diriltmek hayaliyle emperyalist savaş blokunun emrinde Suriye ve Irak'ı kan gölüne çeviren, savaş yangınını Türkiye'ye de sıçratan, bölge halklarını birbirine düşüren gerici ve militarist dış politikaya da; ülke içinde işçi ve emekçileri dolar milyarderleri şebekesine köle eden ağır sömürü ve zulüm politikasına da hız vermek istiyor.
İhsanoğlu neyi temsil ediyor
CHP ile MHP'nin aday gösterdiği; DSP, BTP, DP ve BBP'nin de desteklediği Ekmeleddin İhsanoğlu, İslam İşbirliği Örgütü'nün eski genel sekreteri. Adı geçen örgütte iki dönem sekreterlik yaparken Amerikan-İngiliz emperyalizmine, Suudi gericiliğine ve İsrail siyonizmine uyumu tescil edilen İhsanoğlu, cumhuriyet ve laiklik düşmanı karşıdevrimci bir aile ortamında yetişmiş bir kişi. Osmanlı hayranı bir Sünni İslamcı olan İhsanoğlu, adaylığı açıklandıktan sonra çıktığı ilk televizyon programında, Arap-İslam dünyasının içinde bulunduğu kargaşa ve geriliği emperyalist-siyo
ABD ve İngiltere'nin yönlendirmesi, TÜSİAD ve TUSKON'un teşvikiyle İhsanoğlu'nun adaylığını benimseyen CHP yönetimi, kendisini dış ve iç egemenlere beğendirmek için asgari düzeyde barışçı dış politikadan ve laiklikten bile vazgeçip AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş politikalarına uyum sağlamaya hazır olduğunu ilan etmiş oldu.
ABD ve AKP himayesinde özgürlük fantezisi
HDP'nin cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Kürt ulusal hareketine yön veren kadroların, maalesef sosyalist sistemin yıkılmasından ve özellikle ABD'nin Irak'ı işgal etmesinden bu yana adım adım benimsediği yönelimin temsilcisi. Bu yönelimin savunucuları, emperyalizm ve uzantılarıyla işbirliğini “gerçekçi politikanın gereği” sayıyorlar. AKP'nin Ortadoğu'da Suriye ve Irak'ı parçalayarak kuracağını hayal ettiği büyük Sünni İslam devleti içinde özerk Kürdistan'a kavuşacaklarını umuyorlar.
Büyük Halk Direnişi'nden uzak durup AKP'nin başta kalmasını, Lazkiye'nin ilhak edilmesini, dinci gericiliğe taviz verilmesini, Osmanlı sultanlığının ve Kürtlerde Mir-i Miran (Beylerbeyi) sisteminin güzellenmesini “Çözüm süreci” adına savunma çizgisi, sonunda 15 Temmuz 2014'te Diyarbakır Sur Belediyesi'nin ABD'nin Adana Başkonsolosu'na iftar verdirmesi girişimiyle akıl tutulması boyutlarına ulaştı. ABD'nin desteğindeki İsrail, Filistin halkını katlederken ve yine ABD desteğindeki IŞİD, Kobani'de Kürt halkına saldırırken ABD'yle yapılan bu işbirliği, BDP-HDP çizgisinin Kürt halkının ulusal eşitlik ve özgürlük davasından, Türkiye ve bölge halklarının barış içinde eşit ve özgür yaşamasından ne kadar uzağa savrulduğunu gösteriyor.
Sahte seçim
Cumhurbaşkanlığı için gösterilen her üç adayın temsil ettiği siyasal programlar, emperyalizmin Ortadoğu halklarını paramparça etmeyi amaçlayan sömürgeci planı çerçevesinde kalıyor. Önümüzde gerçek bir seçim yok; emekçi halkları asgari ölçüde bile temsil eden bir program söz konusu değil. Bu programlarda bağımsızlık, demokrasi, laiklik, barış, birlik, adalet yok. Gericilik, vurgunculuk ve savaş var. Bu rejimin baş temsilcisi ile onun daha uslu benzeri ve payandası arasında seçim yapmak zorunda değiliz. Halkın asgari temsiline bile imkân tanımayan oligarşik bir seçim oyununa katılmak zorunda değiliz.
Halk hükümeti için
Ufkumuzu emperyalizmin ve uzantılarının çizdiği dar çerçeveyle sınırlamayı reddediyoruz. Bu seçime katılmıyoruz. Halkın sömürü ve zulme karşı direnme hakkını bıkmadan usanmadan anlatacak, şehirlerde ve köylerde emekçi kitlelerle birlikte adım adım öreceğiz.
Recep Tayyip Erdoğan istifa etmeli ve halka hesap vermelidir. Halka hesap vermeden, başbakan olarak kalması da gayrimeşrudur, cumhurbaşkanı adayı olması da gayrimeşrudur.
Recep Tayyip Erdoğan'a oy vermiyoruz. Gericilik, vurgunculuk ve savaş rejiminin yörüngesinde hareket eden diğer iki adayı da desteklemiyoruz.
Emperyalizme karşı bütün ulusal demokratik güçlerin birliğini temsil eden bir halk hükümeti için çalışmaya devam edeceğiz. AKP iktidarına halkın birleşik iradesiyle son vereceğiz.