AKP'den umudunu kesmeyenler

01 Temmuz 2013
AKP'den umudunu kesmeyenler

Mayıs-Haziran 2013 Büyük Halk Direnişi, zorbalık düzeninin kaşını açtı, AKP'nin bütün fiyakasını bozdu. Ne var ki, AKP ne yaparsa yapsın, ondan vazgeçmeyenler var. İktidarın halka uyguladığı olağanüstü vahşeti, dayattığı sınırsız zorbalık ve sınırsız yalan düzenini artık dünya kapitalist medyası bile gizleyemezken, AKP'den hâlâ barış ve çözüm bekleyenler var.

Örneğin, Sabah gazetesinin internet sitesinde bugün (30 Haziran) yayınlanan habere göre, BDP Muş milletvekili Sırrı Sakık, Lice'de karakol inşaatını protesto eden Kürt köylülerine ateş açılmasından ve Medeni Yıldırım'ın öldürülmesinden sonra bile, halk direnişini karalamaya devam ediyor ve AKP'ye arka çıkıyor.

Halka iftira
Gazeteye göre, “İzmirli işadamı Şerif Yalçın'ın oğlu Mert'in sünnet düğününe katılmak için” İzmir'e gelen Sırrı Sakık, dün akşam düğün çıkışında yaptığı açıklamada, “Mücadeleden müzakereye dönüşen bir süreç yaşıyoruz” dedikten sonra Gezi Parkı olaylarını şöyle değerlendirdi: “Belli kesimler özellikle bu olayları barış sürecine karşı bir duruş olarak sergilediler. Bir tarafta ellerinde bayraklarla, bir taraftan bu bayrakların bir linçe dönüştürüldüğü, bir taraftan da sloganlarla süreci sabote etmek için bir eylemliliğe dönüştü. Biz bunu yanlış bulduğumuzu kamuoyu ile paylaştık. Bazı kesimler sandıkta yenişemedikleri iktidar partisini acaba farklı alanlarda nasıl devirebiliriz ne yapabiliriz anlayışı içinde oldular. Askerlere davetiye çıkardılar. Biz Ak Parti ile çatışırız, kavga ederiz ama bunun yolu yöntemi, sandıkta hesap görülür. Gezi olayında çok masumane talepleri olan kesimi bunun dışında tutuyorum.” (“BDP'li Sakık'tan Ezber Bozan AK Parti Çıkışı”, http://www.sabah.com.tr, 30 Haziran 2013).

AKP zihniyeti
AKP'nin direnen halkı “masum çevreciler” ve “kötü niyetli politik marjinaller” olarak ikiye bölme ve birbirine düşürme oyununu benimseyen Sakık, görkemli halk direnişini tıpkı AKP yönetimi gibi, seçmen desteğine sahip AKP'yi komployla, darbeyle devirme girişimi olarak nitelendiriyor. AKP yönetiminin despotik zihniyetini paylaşarak, demokrasiyi sandıkta oy vermekle sınırlandırıyor. Halkın gayrimeşru dayatmalara ve hak gasplarına karşı ayağa kalkmasını, demokratik tepkisini ortaya koymasını mahkûm ediyor. Ayağa kalkan milyonlarca insanın AKP hükümetinin istifa etmesi talebini haykırmasını suç sayıyor.

Halk seyirci kalsın”
İşin açıkçası, Sakık, halkın siyasete özne olarak katılmasını, kendi kaderini kendi eline almasını, bizzat eyleyen olmasını, egemenlik hakkını doğrudan doğruya kullanmasını kötülüyor, “demokrasi”ye aykırı buluyor.

Sakık'ın savunduğu “demokrasi”, anlaşılan, sadece zenginler oligarşisinin oynadığı bir oyundan ibaret. Bu oyunda halka düşen tek rol, sadece dört beş yılda bir sandığa giderek oy vermesi, kendisini dört beş yıl boyunca zenginlerin hangi kesiminin ezeceğini kararlaştırmış olmanın “huzur”uyla yetinerek seyirci olması.

Despotların küstahlığı
Halkı kendi kendini yönetmekten aciz cahiller sürüsü olarak gören bu despotik, elitist zihniyet, Erdoğan'ın meşhur “ayaklar baş olamaz” teranesini tekrarlamak demek. Kürt halkının özgürlük davasını savunduğunu söyleyen bir milletvekilinin ağzına, halkı bu kadar aşağılayan, eşitlik ve özgürlük ilkelerini reddeden bir anlayış doğrusu hiç yakışmıyor.

Yanlış eğilim
Sakık, kendisinin işadamı düğününde eğlendiği saatlerde, direnen Türkiye halkının saldırıya uğrayan Kürt kardeşlerine el uzattığını, “Diren Lice, Taksim seninle” diye haykırdığını dikkate alma gereğini bile duymamış. Direnişin halk kitlelerini bütün ezilenlerin talepleri konusunda daha duyarlı bir noktaya getirdiğini, Türkiye halkının Kürt halkıyla barışa hazır olduğunu görmemiş. Türkiye halkını sömüren ve ezen işbirlikçi oligarşinin Kürt halkıyla barışma niyeti taşımadığını hâlâ fark etmemiş.

Sakık, oligarşinin yürütme komitesi olan şovenist AKP'nin kendi dar menfaat hesapları için Kürt halkını oyaladığını ya anlamıyor, ya da anlıyor ama şu ya da bu nedenle uygun buluyor. Her iki durumda da, çok yazık.

Kuşkusuz, halk direnişinin karşısında zor duruma düşen despotizm, Sırrı Sakık'ın kendisine uzattığı eli unutmayacaktır. Ancak, Sakık'ın despotizme uzattığı el, Kürt halkına yarar değil, sadece zarar getirecektir.