Emperyalist savaş blokunun baş sorumlularından ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton dün (11 Ağustos 2012 Cumartesi) İstanbul'da Suriye'deki gerici-faşist ayaklanmanın elebaşlarıyla görüştükten sonra sırasıyla Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'le bir araya geldi. Toplantılarda ABD ile Türkiye arasında Suriye'ye karşı sömürgeci savaşta atılacak adımların eşgüdümünü sağlamak üzere “sürekli çalışma grubu”nun kurulması kararlaştırıldı.
Çirkin pazarlık
Kraldan çok kralcı AKP, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nde Rusya ile Çin'in vetosunun aşılamaması nedeniyle ABD'den Güvenlik Konseyi kararı beklemeden Suriye'ye karşı resmî istila ve işgal hareketini başlatmasını istedi. ABD, AB, NATO ile Arap Birliği'nin destek vereceği böyle bir “Batı ve bölge ülkeleri inisiyatifi”ne Türkiye'nin katılmaya hazır olduğunu ve üzerine düşen her şeyi yapacağını bildirdi.
ABD, bunun için henüz erken olduğunu, ama “Suriye yönetimini çökertmek ve Beşar Esad'ı ortadan kaldırmak için” daha güçlü adımlar atacaklarını söyledi. Washington'un İran-Suriye-Lübnan Hizbullahı eksenini kırmak için kesin karar aldığını belirtti.
AKP, kendi yaşadıkları bölgelerde özyönetim ilan eden Kürt halkını ABD'ye şikâyet etmeyi de ihmal etmedi. Halkların kaderine hükmetme küstahlığını olağan bir hak sayan Clinton, “yarınki Suriye'de” (siz kolu kanadı kırılmış, sömürgecilerin eline geçmiş bağımlı Suriye diye okuyun) “PKK'ye yer olmayacağını” söyleyerek AKP'yi rahatlattı. Suriye Kürtlerini bugüne kadar uzak durdukları emperyalizmin paralı askerleri safına katmak için nüfuzunu kullanacağını söyledi.
Hitler gibi
Görüldüğü gibi, uluslararası mafya düzeninin elebaşıları ve uşakları artık niyetlerini gizleme gereği bile duymuyorlar. Hitler'den farkları kalmadı. Savaş suçu işlemeyi ve işletmeyi normalleştiriyor, saldırganlıklarıyla övünüyorlar. Irak'ta, Libya'da, Afganistan'da öldürdükleri milyonlarca insan yetmiyormuş gibi, Suriye'de de yüzbinleri öldürmeyi, milyonları yerinden etmeyi göstere göstere planlıyorlar ve uğursuz planlarını adım adım uyguluyorlar.
Evdeki hesap çarşıya uymaz
Ne var ki, hesaba katmadıkları bir olgu var. Bölgedeki sosyalist, devrimci ve ilerici güçlerin enternasyonalist bilinci; işçi ve köylü kitlelerinin, ezilen halkların kendi haklarını ve vatanlarını koruma, emperyalizme ve siyonizme boyun eğmeme, zulme karşı birleşme kararlığı. Gerici-faşist terör çetelerini laiklerin, Alevilerin, Hıristiyanların üzerine salarak bağımsız ve ilerici bir ülkeyi çökertmeyi, Kürtleri ikinci sınıf statüde tutmayı, paramparça ettikleri halkları İsrail'in insafına terk etmeyi planlayanlar bambaşka sonuçlarla karşılaşacaklar.