ABD’nin Golan kararı hükümsüzdür

31 Mart 2019
ABD’nin Golan kararı hükümsüzdür

ABD 25 Mart 2019’da yaptığı açıklamayla Suriye’ye ait Golan Tepeleri’ni uluslarası hukuku bir kez daha çiğneyerek İsrail toprağı olarak tanıdı.
 
İsrail, Golan Tepeleri’ni 1967’de işgal etmiş, 1981 yılında resmen kendi topraklarına kattığını ilan etmişti.
 
Uluslararası hukukun yerleşik kurallarına ve  Birleşmiş Milletler Anasözleşmesi’ne açıkça aykırı olan bu ilhak kararını ABD’nin de içinde bulunduğu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tanımamış ve geçersiz saymıştı. ABD’nin 25 Mart tarihinde aldığı karara kadar tek bir ülke bile İsrail’in Suriye topraklarını ilhak etmesini kabul etmemişti.
 
Geçersiz karar
ABD’nin Golan Tepeleri’ni sömürgeci başefendi küstahlığıyla İsrail’e ihsan etmesi yok hükmündedir.
 
Hiçbir makam Suriye halkının ulusal iradesini, Suriye devletinin bağımsızlığını, egemenliğini ve toprak bütünlüğünü yok sayamaz.
 
Nitekim, ABD’nin Suriye topraklarını İsrail’e hediye eden kararını hiçbir ülke ve uluslararası kurum kabul etmedi. Suriye Golan Tepeleri’ni işgalden kurtarmaya kararlı olduğunu bir kez daha ilan etti. Türkiye, Irak, İran, Filistin, Lübnan, Mısır, Cezayir, Küba, Venezuela, Rusya, Çin, Almanya, İngiltere, Fransa, Arap Birliği, İslam İşbirliği Örgütü, Avrupa Birliği ve Birleşmiş Milletler, ABD’nin kararını hükümsüz saydıklarını açıkladılar. ABD ve İsrail en yakın işbirlikçilerini bile yanlarına alamadılar.
 
Halkların, devletlerin, uluslarası kurumların ortak tepkisinin de ortaya koyduğu gibi, Golan Tepeleri Suriye’nin ayrılmaz parçasıdır ve eninde sonunda Suriye ordusu tarafından işgalden kurtarılacaktır.
 
Saldırgan devletler bedel öder
ABD’nin Golan Tepeleri’ni İsrail’e hediye eden kararı, 6 Aralık 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma kararının devamı olarak gündeme geldi. Filistin ile Suriye’nin bağımsızlığına, egemenliğine ve toprak bütünlüğüne kasteden bu küstahça kararlar, işgallerle sınır değişikliği sağlamaya yönelik sömürgeci anlayışı genişletiyor ve derinleştiriyor. ABD uluslarası ilişkiler alanında statükoyu değiştirmek üzere hamle yapan revizyonist/saldırgan devlet niteliğini daha da pekiştiriyor.
 
Saldırgan zorbalar hak ettiklerini bulacaklardır. ABD de, İsrail de sömürgeciliğin bedelini ödeyeceklerdir.