Türkiye halkı, vatanımızın emperyalist işgalden kurtulmasını sağlayan büyük zaferin 99. yılını ülkenin her yanında büyük coşkuyla kutladı.
Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde “Türkiye Büyük Millet Meclisi orduları”nın inanılmaz özverisiyle kazanılan 30 Ağustos 1922 zaferi, ulusal kurtuluş savaşımızın zirvesini oluşturarak bağımsız, egemen, laik Türkiye Cumhuriyetinin yolunu açtığı gibi, sömürgeciliğe karşı mücadele eden bütün halklara da esin kaynağı olmuştur.
Zaferin sırrı
30 Ağustos zaferinin sırrı ulusal demokratik güçlerin ittifakı, halkın ve ordunun birliği, Türkiye’nin ulusal demokratik güçleri ile sosyalist Sovyetler Birliği ve dünyanın bütün devrimci ilerici güçleri arasındaki dayanışma idi.
Bu sırrı hiç unutmayalım. Dünya devrimlerinin bütün kazanımlarını yok etme hayalini kuran emperyalizmin dünya, bölge ve ülkemizdeki kötülüklerini önlemenin yolu ulusal birlikten, ulusal birliğin bel kemiği halk-ordu kaynaşmasından, bölge ve dünya halklarının uluslararası dayanışmasından geçiyor.
Emperyalizmin Afganistan yenilgisi
Amerikan emperyalizminin önderliğindeki sömürgeci koalisyonun Afganistan’daki 20 yıllık işgali 30-31 Ağustos 2021 gece yarısı sona erdi. 51 ülkeyi ve dünyanın en büyük savaş aygıtı NATO’yu da seferber ederek Afganistan’a çöken ABD, kendisine mutlak dünya hakimiyetini getireceğini umduğu 20 yıllık askerî-politik stratejisini utanç ve kargaşa içinde terk etmek zorunda kaldı. Emperyalist savaş blokunun yeni stratejileri de işe yaramayacak, eninde sonunda yenilgiye uğrayacaktır.
İşgale ortak olmak
Amerikan emperyalizminin Afganistan’da seferber ettiği ülkeler içinde maalesef Türkiye de vardı. NATO’nun, sömürgeci savaş koalisyonun parçası olmak, emperyalist işgale karşı 30 Ağustos zaferini kazanmış bir halka asla yaraşmamıştır.
ABD 20 yıl önce Afganistan işgalini başlatırken şöyle demiştik:
“ABD yönetimi 11 Eylül'de New York'taki Dünya Ticaret Merkezi ile Washington'daki Savaş Bakanlığı Pentagon'a düzenlenen uçak saldırılarını bahane ederek Afganistan'a karşı emperyalist bir haçlı seferi başlattı. Yanına İngiliz emperyalist güçlerini alarak Afgan halkına ölüm yağdıran Amerikan emperyalizminin bu saldırısı bütünüyle haksız, her yönüyle sömürgeci bir savaştır.
“Sömürgecilerin geleneğine uyarak aşağı yukarı birbirine denk iki kuvvet arasındaki bir savaştan çok savunmasız bir halka uygulanan tek yanlı bir katliam niteliği taşıyan bu eylem kelimenin gerçek anlamıyla bir insanlık suçudur. Bu katliama karşı koymak bir insanlık görevidir.
“Türkiye emperyalistlerin başlattığı haçlı seferine hiçbir şekilde suç ortaklığı etmemelidir. Sömürgecilere üs açmak, istihbarat vermek, lojistik destek sağlamak, Afgan dağlarına asker göndermek asla söz konusu olmamalıdır.
“Bütün dünya halkları gibi, kimliği belirsiz güçlerin sivillere yönelik terör saldırısında yaklaşık üç bin insanını kaybeden Amerikan halkı gibi, Afganistan halkı da bizim dostumuzdur. Dostlarımızın tepesine bombalar yağdıran kapitalist efendilerin yanında yer almak, insanlığın en temel kurallarına aykırı olduğu gibi halkımızın en köklü çıkarlarına da ters düşer. Savaşa katılmak, halkımıza kan, ölüm, açlık, pahalılık, işsizlik, hastalık, karaborsa olarak dönecek, zaten çok kısıtlı olan hak ve özgürlüklerimiz savaş hali gerekçesiyle elimizden alınacaktır.
“İMF'nin dayattığı sözümona ‘ Güçlü ekonomiye geçiş programı’nın iflasının artık kesinleştiği, ülkenin derin bir ekonomik çöküntüye sürüklendiği koşullarda dıştan yeni krediler bulma umuduyla Mehmetçiğin canını ve kanını satmaya kalkışacaklarının işaretini veren kodaman kapitalistlerin uğursuz planları boşa çıkarılmalıdır. Amerikan sömürgecilerine kayıtsız şartsız destek isteyen Kemal Derviş'in görevine son verilmelidir. Bülent Ecevit, Turan ülküsüyle ‘askeri kırdıran Enveri paşa’nın, Amerikan kredisi almak ve NATO'ya katılmak için Kore'ye asker gönderen Bayar ve Menderes'in yolundan gitmemelidir. Türkiye halkının savaşa değil, barışa, ekmeğe, işe, ilaca, eğitime ihtiyacı var.” (https://urundergisi.com/makaleler.php?ID=125)
Zamanın DSP-MHP-ANAP koalisyonu da, onun yerini alan AKP yönetimi de 30 Ağustos zaferinin ruhuna, Türkiye halkının yüksek çıkarlarına ve bağımsızlık geleneğine tamamen aykırı biçimde davranarak emperyalizmin Afganistan’ı işgaline ortak oldular ve sömürgecilerle aynı kaderi paylaştılar. Afganistan’daki Türk askerî birliği, acı bir tesadüfle, 26 Ağustos’ta, yani 30 Ağustos zaferinin başlangıcı olan Büyük Taarruz’un başladığı 26 Ağustos 1922’nin yıl dönümünde yurda döndü. Nereden nereye!
Zafer yolu
Bu ders kulağımıza küpe olsun. 30 Ağustos zaferinin değerini bilelim. 30 Ağustos ruhuna sadık kalalım. İşgalciyle başarıyla mücadele eden bir halkın, başka bir halkın yurdunu işgal eden emperyalistlerle ortak olmasının utancını bir daha yaşamayalım. Emperyalizmin ipiyle kuyuya inmeyelim, sömürgeci planların parçası olmayalım, halkların dostluğunu esas alalım. Cumhuriyet düşmanlığının, işbirlikçiliğin, vurgunculuğun, despotizmin en ağır suçlar olduğunu bilelim. Aklın, bilimin, laikliğin, bağımsızlığın, özgürlüğün, eşitliğin, kardeşliğin, kadın ve çocuk haklarının, toplumculuğun vazgeçilmezliğini hep hatırlayalım.