Belçika'nın başkenti ve aynı zamanda NATO ile Avrupa Birliği'nin merkezi olan Brüksel dün (22 Mart 2016 Salı) sabah saatlerinde üçlü terör saldırısına uğradı. Zaventem uluslararası havaalanında intihar saldırganlarının gerçekleştirdiği iki patlamada 14 kişi, Maelbeek metro istasyonundaki patlamada 20 kişi öldürüldü; havaalanında ve metroda toplam 200 kişi yaralandı.
Brüksel katliamını IŞİD üstlendi. IŞİD yaptığı açıklamada, saldırılarını sürdüreceğini belirtti.
Brüksel'de öldürülen herkesi saygıyla anıyor, yaralılara acil şifalar diliyoruz. Saldırı kurbanlarının ailelerinin ve yakınlarının acısını paylaşıyoruz.
Ortak günah
IŞİD'in emperyalizm tarafından dünya halklarına karşı hem vurucu güç, hem de saldırı bahanesi olarak kullanıldığını biliyoruz. IŞİD emperyalizmin ve dinci gericiliğin ortak günahıdır. IŞİD'in kökü El Kaide, onun da kökü olan İhvan (Müslüman Kardeşler) örgütü ve onun da atası olan Selefîlik-Vahabililik emperyalizm tarafından beslenip büyütüldü ve devrimci akımlara karşı seferber edildi.
Ortak tarih
Selefîlik-Vahabilik, Suudi Arabistan'dan İngiliz emperyalizmi tarafından Mısır'a taşındı. Mısır'da İhvan adını alarak komünistlere, sosyalistlere, bağımsızlık, laiklik ve sosyal cumhuriyet yanlısı yurtsever devrimci demokratlara karşı kullanıldı. Arap dünyasının bütününde komünist harekete, Nâsır hareketine, Baas hareketine, Özgür Subaylar hareketine karşı emperyalizmin, komprador burjuvazinin ve büyük toprak beylerinin vurucu gücü oldu.
Selefîlik-Vahabilik, adım adım bütün Sünni İslam dünyasına yayıldı. Suriye, Irak, Lübnan, Filistin, Ürdün, Mısır, Libya, Tunus, Fas, Cezayir, Afganistan, Pakistan, Malezya, Endonezya ve Türkiye'de etkili oldu.
Selefîlik-Vahabilik ve türevleri İhvan, El Kaide ve IŞİD'in tarihi, emperyalizmin devrimci hareketlere saldırı tarihiyle iç içedir.
Amaç
IŞİD'in üstlendiği Brüksel katliamı, tıpkı Türkiye'de ve diğer ülkelerde yaptığı terör saldırıları gibi, NATO-kontrgerilla eylemidir. Bu saldırılar, işçileri ve emekçileri sindirmek, halkları emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadeleden caydırmak, şovenizmi yaymak, sömürge halkları ile emperyalist ülkelerin halkları arasında dayanışma ruhunu yok etmek, dünya çapında Amerikan stratejisine tam uyum sağlamayan egemen kesimleri hizaya sokmak amacını taşıyor.
Ortam
IŞİD'in Brüksel saldırısının, AB ile Türkiye arasında Suriyeli mültecilerin Avrupa Birliği ülkelerine gitmelerini engellemek için varılan ve 20 Mart'ta yürürlüğe giren anlaşmanın hemen ardından meydana geldiğini not ediyoruz.
3 milyar avroluk bir “Kayseri pazarlığı”yla Türkiye'yi Suriyeli mülteciler için toplama kampına çeviren; hem Avrupa egemenlerinin, hem AKP'nin temel insan haklarını göz göre göre nasıl çiğnediğini ortaya koyan, sadece çok sınırlı sayıda ve seçme mültecinin Avrupa'ya girmesine izin veren bu anlaşma; bir yandan Merkel, bir yandan Erdoğan ve Davutoğlu için başarı olarak sunulmuştu.
Bu anlaşmayla Suriyeli mültecilerin küçük bir kesimi dışında kalan ana kitlesini Avrupa'dan uzak tutmayı üstlenen AKP, başkanlık rejimi dayatmasına Avrupa'dan onay aldığını düşünüyor ve bu “Avrupai onay”la hem iç politikada prestijini arttırma, hem de Suriye konusunda izlediği politikaya AB'den daha çok destek görme hesabını yapıyordu.
Üstelik AKP denetimindeki yandaş basının yıldızı Star, Belçika'nın PKK'ye verdiği desteği gerekçe göstererek Erdoğan'ın bu ülkeye yönelttiği eleştirilerin ardından tam da Brüksel katliamının gerçekleştiği 22 Mart sabahında “Terörist Belçika” manşetiyle çıkmıştı.
“IŞİD dostu” yaftasını boynunda taşıyan AKP'nin Brüksel saldırısıyla ters köşeye düştüğü söylenebilir. Belçika ve Avrupa'da hem haklı olarak can güvenliği isteyen kitlelerin; hem de ırkçı-şovenist propagandadan etkilenen ve haksız olarak, topraklarında hiç mülteci görmek istemeyen kesimlerin Suriyeli mülteciler konusunda AB-AKP arasında yapılan anlaşmaya ve AKP'ye karşı tepkilerinin daha da yoğunlaşacağı tahmin edilebilir.
Zafer halkların olacak
20 Temmuz 2015'ten bu yana emperyalizmin ve maşalarının art arda katliamlarına uğrayan Türkiye halkı, aynı terörün kurbanı olan Belçika halkıyla aynı kaderi paylaşıyor. İntikamcı, ölümcü, şovenist, dogmatik ölüm makinelerine ve efendilerine karşı dayanışma içinde ortaklaşa mücadele edeceğiz. Biz hayatı savunuyoruz. Zafer bizim olacak.