Türkiye’nin en eski ve köklü siyasi geleneğinin temsilcisi 1920 TKP, 4. Olağan Genel Konferans ve Kongresini 30 Ocak 2022 tarihinde Ankara’da gerçekleştirdi.
Toplumcu Kurtuluş Partisi 1920 TKP, il ve ilçe örgütlerinde gerçekleştirdiği konferans ve kongrelerle başlattığı kongre sürecinde, emperyalizmin küresel saldırısına karşı mücadele içinde şekillenmekte olan antiemperyalist blokun ortaya çıkmasıyla iki kutuplu bir yapıya dönüşen dünyanın güncel durumuna uygun program ve tüzük değişikliklerini tartıştı. Ülkemizde ulusal demokratik güçlerin birliğini sağlama ve Türkiye halkını vatan cumhuriyet emek mücadelesine çağırmak için yükseltilmesi gereken örgütlenme çalışmalarını ele aldı.
15’ler kavgamızda yaşıyor
Türkiye işçi sınıfının partisi 1920 TKP kongre sürecini Ankara’da Sinan Bengier Tiyatro Salonunda gerçekleştirdiği 4. Olağan Konferans/Kongre ile tamamladı. Kongre 15’leri anlatan bir kısa film gösterisiyle başladı. Ardından başta Onbeşler olmak üzere işçi sınıfının ve emekçi halkın kurtuluşu uğruna vatan cumhuriyet emek mücadelesinde tüm yitirdiklerimiz için saygı duruşu yapıldı. Konferans ve kongrenin 15’lerin katledilmesinin 101. yıldönümünde yapıldığını ve onların hatıralarına uygun şekilde anmalarının kongre ile gerçekleştirildiğini belirten konuşmanın ardından divan kurulunun seçimine geçildi.
Yaşasın devrimci dayanışma
Divanın gündemi okumasının ardından Kongreye misafir olarak gelen Sosyalist Cumhuriyet Partisi temsilcilerinden, SCP Genel Sekreteri Kamil Dede bir selamlama konuşması yaptı. Emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele programında ısrar etmenin önemine vurgu yapan Dede, “doğru programda ısrar edenlerin mutlaka büyük kuvvetler oluşturacağını” vurguladı. Kongreyi devrimci dayanışma duyguları ile selamladı.
Bütün ülkelerin işçileri ve ezilen halklar birleşin
Daha sonra gündeme uygun olarak İsmail Kaplan’ın yaptığı açılış konuşmasına geçildi. Dünyada ve Türkiye’deki güncel durumun, bu duruma ilişkin olarak program ve tüzükte gerekli değişikliklerin yapılmasına ilişkin tartışmaların genel bir özetinin yer aldığı konuşmada, dünyanın emperyalist kapitalist sistemin egemenliği altındaki tek kutuplu bir yapıdan, bir yanda emperyalist blok bir yanda emperyalizmin küresel saldırısına karşı mücadele içinde şekillenmekte olan antiemperyalist blok olmak üzere iki kutuplu bir yapıya dönüştüğü vurgulandı.
Emperyalist blokun bankalar, fabrikalar ve çiftliklerin özel mülkiyetine sahip devasa uluslararası tekeller tarafından işçilerin, emekçilerin ve bağımlı halkların sömürüsüne dayanan tekelci kapitalist sistemleri ayırt edilen Kuzey Atlantik ülkeleri, Avrupa Birliği’nin temel ülkeleri ve Japonya tarafından yürütülen sömürgeciliğe dayandığı tespit edildi. Antiemperyalist blokun ise dünya işçi sınıfı ve emekçi halklar ile ulusal bağımsızlığını ve egemenliğini korumaya çalışan, kendi ekonomisini ve politikasını emperyalizmin ihtiyaçlarına göre belirlemeyi reddeden Küba, Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti, Rusya, Belarusya, Çin, Vietnam, Venezüella, Suriye, Bolivya gibi ilerici, ulusal devrimci ve sosyalist güçlerden oluştuğu belirtildi.
Günümüz dünyasını temel olarak şekillendiren emek sermaye çelişkisinin uluslararası sistemde bu iki blok arasındaki kıran kırana yürüyen devrim ve karşıdevrim mücadelesine yansıdığı belirtilirken emperyalist blok içinde Amerika ile çıkar çatışması yaşayan ikincil emperyalist ülkelerin, antiemperyalist blokun direnişinin de etkisiyle nesnel olarak ara güç konumuna geçme olasılığı değerlendirildi.
Ulusal demokratik seçenek
Açılış konuşmasında Türkiye’de de dünyadakine benzer bir şekilde emperyalizm ve işbirlikçileri ile bağımsız bütün vatan demokratik laik cumhuriyet sömürüsüz emek mücadelesi veren ulusal demokratik güçler arasında devrim karşıdevrim kapışması yaşandığı belirtildi. Fakat siyaset sahnesinde yer alan bir yanda Cumhur İttifakı diğer yanda Millet İttifakı olarak şekillenen iki temel siyasi gücün emperyalizm ile işbirliği, ulusal kurtuluş devrimimizin, cumhuriyetin kazanımlarının altını oyma ve ekonomik yangının yükünü emekçilerin sırtına yıkıp dolar milyarderlerine yaranma yarışına girerek halkın ulusal demokratik taleplerini sahipsiz bıraktığı tespiti yapıldı.
Kendisine emperyalizme karşı durma görüntüsü veren ve bunun karşılığında cumhuriyetin temel kazanımlarını dinamitlemeye çalışan Cumhur İttifakı ve onun esas gücünü oluşturan AKP’nin emperyalizm ve dolar milyarderleri şebekesi ile sürekli bir uzlaşma arayışında olduğu vurgulandı. Temel gücünü CHP’nin oluşturduğu, kendisine Cumhuriyetin temel kazanımlarına sahip çıkma görüntüsü veren ve bunu yapmak için sürekli sağa açılma politikaları benimseyen, emperyalizmin ve dolar milyarderleri şebekesinin desteğini kazanmaya çalışan Millet İttifakı’nın da halkın temel sorunlarını çözmekten uzak düştüğü belirtildi.
Bu durumun emperyalizme karşı bağımsız bütün vatan, gericiliğe karşı laik demokratik cumhuriyet, sömürüye karşı emek mücadelesi veren milyonları siyaset sahnesine temsilcisiz bıraktığı; insanların yeni siyasal arayışlara yöneldiği belirtilerek emperyalizme ve işbirlikçilerine, gericiliğe ve sömürüye karşı birleşecek ulusal demokratik güçlerin iktidar adayı olarak ortaya çıkması gerektiği çağrısı yapıldı.
Yaşasın vatan cumhuriyet emek mücadelemiz
15’lerin anıldığı şiir dinletisi de yapılan kongre açılış konuşmasının ardından program ve tüzük değişiklikleri üzerine yürütülen tartışma ile devam etti. Dünyadaki ve ülkemizdeki güncel duruma uygun değişikliklerin kabul edilmesinin ardından parti organlarının seçimine seçimine geçildi. Parti Birinci Sözcüsü İsmail Kaplan seçildi.
Genel Konferans/Kongre, önümüzdeki dönem ulusal demokratik güçlerin birliğini sağlamak, vatan cumhuriyet emek mücadelesi veren milyonlarla buluşmak için gerekli örgütlenme çalışmalarını yükseltme kararlılığını vurgulayan konuşmaların ardından okunan Parti Marşıyla son buldu.