İsrail’in vahşeti ve “reel politika”

18 Kasım 2012
İsrail’in vahşeti ve “reel politika”

Filistin’e karşı yeni bir vahşet kampanyası başlatan sömürgeci İsrail, 14 Kasım’dan bu yana Gazze’yi füzelerle ve bombalarla yakıp yıkıyor.

Siyonist istila ordusunun Hamas’ın askerî kolu İzzeddin El Kassam Tugayları’nın komutanı Ahmet Caberi’ye düzenlediği suikastla başlayan saldırı, Amerika’nın, Avrupa Birliği’nin ve NATO’nun destek açıklamalarıyla hız kazandı.

Şu ana kadar saldırılarda 7’si çocuk 38 Filistinli öldü, 440 kişi yaralandı. Gazze’deki Başbakanlık Binası dahil, yüzlerce bina yerle bir edildi. Elektrik santralları ve su dağıtım merkezleri tahrip edildi. Filistin’de Hamas’ın iktidarda olduğu bölgeye yönelik bu ölüm ve yıkım kampanyası, tam anlamıyla, Filistin halkına etnik temizlik yoluyla soykırım uygulamak anlamına geliyor.

Öldürücü hayal
Müslüman Kardeşler örgütünün Filistin kolu olan Hamas (İslami Direniş Hareketi), Müslüman Kardeşler örgütünün Tunus ve Mısır’da iktidara gelmesi, Libya’da güçlü bir koalisyon ortağı olması, emperyalist blokun Suriye’ye karşı Müslüman Kardeşler örgütünü harekete geçirmesi ortamında emperyalizmin baskılarına direnemedi. Özellikle Katar şeyhi ile AKP iktidarının ayartmasına uyarak Suriye’yle ittifakına son verdi ve Şam’daki karargâhını kapattı.

Hamas, bu adımı atarken, artık Mısır’dan rahatça destek alacağını; zaten çabucak yıkılacağını sandığı laik Suriye yönetiminin yerine ideolojik birlik içinde olduğu İslamcı güçlerin başa geçeceğini ve onlardan da destek alacağını; Katar, Türkiye ve Arabistan’ın ABD’yi ikna ederek İsrail’in Gazze ablukasını kaldırtacağını ve Filistin halkının egemenliğini tanıyan bir çözüme ulaşılacağını hesaplıyordu.

Hamas’ın “reel politika” hayranı yöneticileri, kafalarında kurdukları fantezi dünyasına gömülerek ayaklarını yerden kestiler. Emperyalizmin doğasını; ABD ile İsrail arasındaki emperyalist bağların gücünü; emperyalizmin taşeronu olan işbirlikçi kapitalist yönetimlerin İsrail ve ABD’ye ne kadar bağımlı olduğunu; komşu Arap ülkelerinde iktidara geçen ve geçmeye çalışan “kardeş” politikacıların ABD’ye hem Filistin halkının, hem kendi halklarının temel çıkarlarını satma sözü verdiklerini unuttular.

Yanılgının bedeli
Bu unutkanlık, yine emperyalizmden medet umarak ilkelerini bir yana atan laik El Fetih yönetiminin unutkanlığı gibi, Filistin halkına felaket üstüne felaket getiriyor. Hamas yöneticileri de, ağır hatalarının bedelini canlarıyla ödüyor. Emperyalizme elini veren kolunu kurtaramaz.

Şu ana kadar, Hamas’ı ayartan taşeron yönetimlerden hiçbiri Filistin halkının yardımına koşmadı. AKP de, Katar, Arabistan ve Mısır da parlak ama boş nutuklar attılar, sembolik jestler yapmakla yetindiler. Erdoğan, “İsrail’in vahşeti konusunda Obama’nın dikkatini çekeceğini” söyledi. Mısır İsrail’e yeni atadığı büyükelçisini geri çekti. Oysa Filistin kan kaybetmeye devam ediyor.

Filistin’in anlam ve önemi
Filistin halkının kendi yurdundan kovulması, Filistin’in siyonist yerleşimcilere peşkeş çekilmesi emperyalizmin ve kapitalizmin Ortadoğu’da kurduğu soygun düzeninin köşetaşıdır. Bu gerçeği unutanlar, emperyalizmle, emperyalizmin taşeronlarıyla işbirliği yaparak Filistin’i kurtarabileceklerini sananlar büyük bir yanılgıya düşüyorlar.

Filistin’in kurtuluşu emperyalizme karşı kesin tutum almayı, bütün halk güçlerini birleştirmeyi, komşu halklarla dostluk, dayanışma ve birlik içinde olmayı gerekli kılıyor. Bütün bölge halklarıyla birlikte emperyalizme karşı mücadele çizgisinden vazgeçenler, kendi kendilerini sakatlamış olurlar.

İsrail siyonizmini durdurmak, Filistin halkıyla dayanışmayı yükseltmek boynumuzun borcudur.