AKP’nin başkanlık dayatmasını içeren anayasa değişikliği teklifi MHP’li bir kısım milletvekilinin desteğiyle Türkiye Büyük Millet Meclisinden geçirildi. Meclisteki ikinci tur görüşme ve oylamalar 21 Ocak 2017 Cumartesi günü sabaha karşı tamamlandı. Teklifin tümü 339 kabul oyuyla referandum aralığında kabul edildi.
Görev halkın
Böylece Meclis kendi yetkilerini kökünden budayan ve egemenliğin kullanılmasını tek kişiye bırakan “cumhurbaşkanlığı sistemi”ne yol verdi. Türkiye halkının iki yüz yıllık anayasa birikimine, bağımsız, demokratik, laik, sosyal hukuk cumhuriyeti mücadelesine açıkça aykırı bu karşıdevrimci dayatmayı durdurma görevi artık doğrudan doğruya halkta.
Halk kabul etmez
İşçilerin, şehir ve köy emekçilerinin, kadın erkek, genç yaşlı her kökenden yurttaşımızın başkanlık projesine geçit vermeyeceğine inanıyoruz. Çünkü millete siyasal alanda sadece bir kişiye oy verip onun beş yıl boyunca her yaptığını sineye çekme zorunluluğu getirmek düpedüz zorbalıktır. Zorbalığa tabii ki baş eğmeyiz. Biz umutluyuz. Vatan, cumhuriyet, emek güçleri kendi kaderlerine sahip çıkacaktır. Halkımız hem emperyalizmin ve işbirlikçilerinin terör örgütleri eliyle yönelttiği silahlı saldırıya direnecek hem silahlı saldırganların ve efendilerinin ekmeğine yağ süren bu tek kişi yönetimi dayatmasını durduracaktır.
Cumhuriyet anayasalarına açıkça aykırı
AKP-MHP yönetimlerinin işbirliğiyle Meclisten geçirilen bu anayasa değişikliği teklifi, kavramın siyasal ve teknik bütün anlamlarıyla “tek kişi diktatörlüğü”nün önünü açıyor. Çünkü bu teklif, yürütme yetkisini tek başına cumhurbaşkanına bırakıyor, onu kararname çıkararak kanun yapma/yasama yetkisiyle donatıyor ve yargı yetkisini kullanan bütün devlet organlarını ona bağımlı kılıyor.
Hemen belirtelim ki, AKP-MHP yönetimlerinin getirmek istediği bu düzenlemeler Cumhuriyet anayasalarına açıkça aykırıdır:
Birincisi, Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları gibi, mevcut anayasaya göre de, “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” (Madde 8)
İkincisi, Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları gibi, mevcut anayasaya göre de, “Yasama yetkisi Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisinindir. Bu yetki devredilemez.” (Madde 7)
Üçüncüsü, Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları gibi, mevcut anayasaya göre de, “Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanılır.” (Madde 9)
Tek kişinin egemenliği
Yürütme yetkisini Bakanlar Kurulunu ortadan kaldırarak tek başına cumhurbaşkanına bırakan, yasama yetkisinin büyük kısmını cumhurbaşkanına devreden, bağımsız olması gereken mahkemeleri cumhurbaşkanına bağlayarak ona yargı yetkisi de veren bu düzenlemeler, sonuç olarak, egemenliğin kullanılmasını tek bir kişiye bırakıyor.
Oysa, Cumhuriyet döneminin bütün anayasaları gibi mevcut anayasaya göre de “Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir” ve “Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz.” (Madde 6)
Değiştirilemez hükümler de çiğneniyor
Yürütme, yasama ve yargı yetkilerini cumhurbaşkanında toplayarak egemenliğin kullanılmasını tek bir kişiye bırakan bu teklif, yine aynı şekilde, Cumhuriyet döneminin bütün anayasalarında olduğu gibi, mevcut anayasada da bulunan “Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir” (Madde 1) ve “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk Devletidir” (Madde 2) hükümlerini de dolaylı olarak çiğniyor. Üstelik, hatırlayalım ki, mevcut anayasanın bu iki maddesi de anayasanın “değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez” hükümleri arasında yer alıyor. (Madde 4)
Hayır diyeceğiz
Cumhuriyete ve Cumhuriyet anayasalarına göre Mecliste “milletin vekilleri” sıfatıyla görev yapan 339 kişi, ne yazık ki, yeminlerinin gereğini yerine getirmedi, Cumhuriyeti ve anayasayı savunmadı. Cumhuriyete ve Cumhuriyet anayasalarına bu kadar açıkça aykırı düzenlemeleri geri çevirmedi. Fakat vekiller görevini yapmadı diye kimse asılların da pes etmesini beklemesin.
Eminiz ki, Türkiye halkı, atalarımızın ve analarımızın başlattığı, yeni nesillerin sürdürdüğü iki yüz yıllık mücadeleyle elde edilmiş egemenlik hakkından vazgeçmeyecektir. Bütün ulusal demokratik güçler emperyalizme ve uzantılarına karşı halkın birliğini sağlama hedefinden sapmadan başkanlık dayatmasını püskürtme ustalığını gösterecektir.