Çalışma yaşamını düzenleyen yasaların birleştirilmesi uzun zamandır hem işçi hareketinin hem de hükümetin gündemindeydi. Toplu İş İlişkileri Yasası adıyla birleştirilen yasalardan oluşan taslak üzerinde üç büyük konfederasyonun uzlaştığı haberi daha önce gelmişti. Fakat, taslak Mecliste komisyona geldiğinde, mevcut Türk-İş yönetiminin müdahalesi sonucunda, daha önceki uzlaşıdan eser kalmadığı anlaşıldı.
En başta uzun süredir beklenen barajların sıfıra indirilmesi kararının ortadan kaldırıldığı görüldü. Zaten uygulanamaz hale gelen yüzde 10 barajının sıfıra değil, yüzde 3’e düşürülmesi ile yetinildi. Grev yasaklarının aynen, hatta yaygınlaştırılarak devam etmesi kararı alındı. Arada, sendikalara büyük bir mali yük getiren noter şartının kalkması gibi küçük iyileştirmeler de yapıldı.
Şimdi ise, taslakta yine değişiklik yapılacağı haberleri geliyor. Fakat, değişiklikler olumlu da olsa, olumsuz da olsa sendikaların kitlesel bir müdahalesi bulunmuyor. Her şey kapalı kapılar ardında bir avuç sendikacı ve milletvekili aracılığıyla yürütülüyor.
Sendikaların kaderinin konuşulduğu bir dönemde sendikalardan bırakın büyük eylemleri, günlük açıklamalar bile gelmiyor.
Şimdiki taslakta, grev çadırlarının kurulmasına izin verildiği, sendikaya hem üyelikte hem de istifa durumunda noter şartının kalktığı, barajın da kademeli olarak beş yıl içinde yüzde 1’e indirileceği haberleri geliyor.
Temsilcilere de daha güçlü bir koruma getiriliyor taslakta. Buna göre işten atılan, ancak işe iade davasını kazanan işyeri temsilcilerine, işveren işe başlatmasa dahi maaşlarının ödenmeye devam edilmesi maddesi taslağa girmiş.
İşkolu sayısı ise 28’den 18’e indirilmişti. Bu kez 22’ye çıkartılmasına karar verilmiş. Tasarıda gıda, tarım, ormancılık tek bir işkoluydu; ancak komisyonda gıda ile tarım ayrılmış. Büro, eğitim, güzel sanatlar da tasarıda tek işkolu olarak yer alıyordu. Ancak komisyonda güzel sanatlar ile eğitim ayrılmış. Gemi işkolu tasarıda metal işkoluna alınmıştı. Komisyonda yine eski haline getirilmiş.
Kısacası, tartışmalar Taslak son haline gelinceye kadar devam edecek gibi görünüyor. Ama, gerek işkollarının belirlenmesinde, gerek yetki sorunlarında yine siyasi iktidarın tek belirleyen olduğu gerçeği değişmiyor.
Sendikalarımızın bir an önce silkinip müdahale eder noktaya gelmesi gerekmektedir.