Lübnan Komünist Partisi LKP, 17 Temmuz 2013’te yaptığı değerlendirmede, “Mısır halk devriminin 30 Haziran’da başlayan yeni aşaması”nı kapsamlı biçimde ele aldı.
LKP’nin değerlendirmesine göre, “30 Haziran’da meydana gelen olaylar, sadece Mısır’ı değil, Arap dünyasını ve hatta bütün bölgeyi kapsayan kesintisiz devrimci süreçte önemli bir dönüm noktasıdır.”
Türkiye halkı ayağa kalktı
LKP’ye göre, “Mısır’daki gelişmeler, özellikle Türkiye halkının ayaklanmasıyla birlikte ele alınmalıdır. Türkiye’deki süreç, ilerici siyasal güçlerin Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetine son verecek laik demokratik bir değişim programı etrafında birleşmesiyle yaygınlaşmakta ve derinleşmektedir.”
İran halka taviz vermek zorunda kaldı
LKP, ayrıca, “İran Devrimi”nin de ülkesindeki protesto hareketine kimi tavizler vermek zorunda kaldığını, “muhafazakârlar”ın rafa kaldırdığı ABD’yle görüşmelere yeniden başlanarak İran’a uygulanan ablukanın yumuşatılmasının gündeme geldiğini de “unutmamak gerektiğini” belirtiyor.
Amerikan projesi çöktü
LKP’nin yaptığı değerlendirmeye göre, “Mısır halkının iktidarı bütünüyle ele geçiren Müslüman Kardeşler rejimine vurduğu darbe, eski rejimleri ‘ılımlı dinci güçler’e dayanan rejimlerle değiştirmeyi öngören Amerikan yaklaşımının başarılı olmadığını gösteriyor.” Amerika’da Cumhuriyetçi Parti çevrelerinin söz konusu yaklaşımı savunduğunu ve Obama’nın ilk seçildiği tarihten bir yıl sonra Kahire Üniversitesi’nde yaptığı konuşmada bu yaklaşıma destek çıktığını belirten LKP, Mısır halk güçlerinin bu girişime rağmen kendi yollarına devam ettiğini vurguluyor: “Mısır halk güçleri dört maddeyle özetledikleri güncel hedeflerine ulaşma, yani ekmek, özgürlük, sosyal adalet ve insanlık onuru programlarını yaşama geçirme mücadelesinden vazgeçmediler.”
Amerikan projesinin bileşenleri ve özü
Lübnan Komünist Partisi şöyle diyor: “Pakistan’da dinci güçlerin onayıyla başlatılan askerî projenin çökmesi, Türkiye’de ve İran’da meydana gelen olaylar, meselenin sadece Mısır’daki Müslüman Kardeşler rejimiyle sınırlı olmadığını, ABD emperyalizminin Arap dünyasında ve bütün Ortadoğu’da yerleştirmeye çalıştığı ‘dinci güçler-askerî çevreler’ koalisyonuna dayanan rejim modellerinin hepsini kapsadığını ortaya koyuyor. Bu durum, Arap Batısı (Magrip) ve Kuzey Afrika’yı da kapsayacak şekilde genişletilen ‘Yeni Ortadoğu’ projesinin bugünkü adımları ile uygulanma biçimlerinin büyük olasılıkla sorgulanmasına yol açacaktır. Tunus’tan başlayan, Türkiye’de Adalet ve Kalkınma Partisi’ne uzanan, İsrail’i ve onun ‘dünya Yahudi devleti’ olması projesini kapsayan plandan söz ediyoruz. İsrail’in ‘dünya Yahudi devleti’ olmasını öngören proje, ‘Yeni Ortadoğu’ projesinin belkemiğidir. Bu projenin amacı, İsrail’i çekirdek devlet yapmak; Arap Doğusu (Maşrık) ve Batısı (Magrip) bölgelerinin aşındırılması, Filistin davasının ortadan kaldırılması ve İsrail-Arap çatışmasına son verilmesi yoluyla kurulacak minik din ve mezhep devletlerini bu çekirdeğin çevresinde dönen uydulara çevirmektir.”
Devrimin önündeki tehlikeler
Lübnan Komünist Partisi, Mısır devriminin ikinci aşamasının kaçınılmaz olarak yol açacağı gelişmelerin, devrimin izleyeceği yolun, geleceğe ilişkin bütün öngörüleri ve söz konusu planları etkileyeceğini vurguluyor. “Son iki yılın deneyimi, özellikle Mısır’ı Müslüman Kardeşler’e teslim ederek denetim altına girişimleri gösteriyor ki, hem Mısır burjuvazisinin içinde, hem genel olarak Arap burjuvazisi içinde, hem ordu üst yönetiminin etkili grupları arasında yer alan karşıdevrimci güçlerin benzer girişimleri söz konusu olacaktır. Hatta din çatışması (Müslüman-Kıpti) kozuna da başvurulabilir. Kısacası, devrimin önünde birçok tehlike bulunuyor. Bombalı araçlar kullanılabilir ve hatta Rusya Cumhurbaşkanı Putin’in de uyardığı gibi, değişimi rayından çıkarmak üzere iç savaş çıkarılabilir. Kahire, İskenderiye ve öteki şehirlerin sokaklarındaki kanlı çatışmaları, Ürdün’e giden doğalgaz boru hattının havaya uçurulmasını, Sina bölgesinin kuzeyinde bulunan kimi şehirlerdeki Müslüman Kardeşler kıskacını, buralarda Mısır ulusal bayrağı yerine siyah bayrakların dalgalanmasını bu açıdan değerlendiriyoruz.”
Devrimi ilerletmek için
Lübnan Komünist Partisi, 30 Haziran 2013’te Müslüman Kardeşler rejiminin devrilmesi için çağrıda bulunan güçlerin kazandığı zaferin kalıcı olması amacıyla, 25 Ocak 2011 Devrimi sırasında ortaya konulan dört köklü hedefin (ekmek, özgürlük, sosyal adalet, insanlık onuru) gerçekleştirilmesinin gerektiğini vurguluyor. “Çünkü bu sloganlar, bizi yeni rejimi kurmak amacıyla eski rejimden kalan kurumların tasfiye edilmesini içeren önümüzdeki adıma götürecek ana halkayı ortaya koyan bir programdır.”
“Eski rejime son vermek üzere Hüsnü Mübarek ile partisinin görevden alınmasını ve yargılanmasını, devlet aygıtı ile polis örgütüne ve son olarak, sistemi Müslüman Kardeşler aracılığıyla tekrarlama girişimine indirilen doğrudan darbeleri çok önemli bulduğunu” belirten LKP, “yine de, bütün bunların kısa ve orta vadede siyasal ve sosyoekonomik bir projeyle tamamlanmadıkça kırılgan durumda kalacağını” vurguluyor. “Hüsnü Mübarek ve Müslüman Kardeşler rejimlerini deviren sınıf ittifakı içerisinde sağlam bir önderlik oluşturulmasına yardımcı olacak kontrol planlarına ve çok açık önceliklere dayanan bir projeye ihtiyaç var.”
Öncelikler
LKP, Mısır devrimini ilerletmek için iki konuya öncelik verilmesi gerektiğini belirtiyor:
Birincisi, Hüsnü Mübarek anayasasının ve bu anayasada Müslüman Kardeşler tarafından yapılan değişikliklerin reddedilmesi, kurulacak siyasal rejimi ve sosyoekonomik sistemi ortaya koyacak yeni bir anayasa yapılması. Bu yeni anayasayı hazırlamak üzere, başta on yıldan fazla bir süredir birikimli bir mücadele yürüterek devrime yol açan işçi sınıfı, köylüler, gençlik, demokratik aydın ve kadın hareketinin militan temsilcileri olmak üzere temsilcilerden ve seçilmiş yetkililerden oluşan bir komisyon kurulmalıdır.
İkincisi, 25 Ocak 2011 ve 30 Haziran 2013’te gerçekleşen iki devrimin öngördüğü özgürlük ve sosyal adalet hedeflerine yeni anayasa yaparak kavuşmanın yanı sıra, cumhurbaşkanlığı seçim kanununun iptal edilmesi; yeni siyasal partiler ve sendikalar kanunu çıkarılması; işçi haklarının kabul edilmesi; sağlık ve eğitim reformlarının yapılması; üretken sektörleri geliştirecek yeni bir ekonomi yaklaşımının kabul edilmesi.
LKP, bu önceliklerin yerine getirilmesi durumunda daha iyi bir geleceğin temellerinin atılmış olacağını belirterek değerlendirmesine son veriyor.