Yüz yıl önce bugün, 3 Mart 1924’te Türkiye halkı Cumhuriyet Devriminin en önemli aşamalarından birini gerçekleştirdi. Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen üç temel kanunla Halifeliğe son verdi, Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığını kaldırdı ve öğretimde birliği sağladı.
Büyük kazanım
Halifeliğin kaldırılmasıyla dinsel iktidara son verildi. Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığının lağvedilmesiyle, dinsel iktidarın temel kurumu dağıtıldı. Öğretimde birliğin sağlanmasıyla, Türkiye’deki bütün bilim ve eğitim kurumları Eğitim Bakanlığına bağlandı. Din İşleri ve Vakıflar Bakanlığına veya özel vakıflara bağlı bütün medreseler ve okullar Eğitim Bakanlığına devredildi. Dinsel öğretim ve eğitimden ulusal öğretim ve eğitime geçildi.
Bu adımlar, aklın “doğaüstü” ve “insanüstü” boyunduruğundan kurtulması, din ile dünya işlerinin, din ile devlet işlerinin, din ile öğretim ve eğitimin ayrılması anlamına gelen laikliğin temellerini atıyordu. Ne var ki, din işlerini yürütmek için Diyanet İşleri Başkanlığının kurulması, din işlerini devlet kontrolüne almakla yetinmek demekti; din işleri ile devlet işlerinin ayrılması ilkesini karşılamıyordu.
Laiklik atılımı, laikliğin 5 Şubat 1937’de anayasal ilke durumuna yükseltilmesiyle zirveye ulaştı.
Gericiliğin kıskacında
Fakat bu yaşamsal kazanım, büyük burjuvazi ve toprak beylerinin İkinci Dünya savaşının ardından emperyalizm işbirlikçiliğine yönelmesiyle adım adım tırpanlandı. Türkiye’nin sosyalist, devrimci demokratik, Kemalist, ilerici yurtsever hareketi laikliğe hep sahip çıkarak dişe diş mücadeleyle laiklik düşmanı gericiliğe karşı koyduysa da Türkiye’nin gericiliğin kıskacına düşmesini maalesef engelleyemedi.
Türkiye bugün “laikliğe karşı odak” olduğu Anayasa Mahkemesi kararıyla hükme bağlanmış AKP tarafından yönetiliyor. Din ile siyaset, din ile ticaret iç içe. Ortadan kaldırılan tarikat düzeni yeniden kuruldu. Öğretim birliğinin yerinde yeller esiyor. Din okulları ve kursları her yanı sarmış durumda. Genel öğretim ve eğitim kurumları gün geçtikçe dinselleştiriliyor. Özgür aklı köleleştirme girişimleri pervasızca sürüyor. Dinin devlet kontrolüne alınması niyetiyle kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı, halifelik-şeyhülislamlık karması bir dinsel vesayet kurumuna dönüştürüldü. Kaldırılmasının yüzüncü yılında, halifeliğin yeniden kurulması çağrıları yükseliyor.
Laiklik kazanacak
Bütün bu gerilemeye rağmen gericilik kaybedecek, çağdaşlık kazanacak. Karşıdevrim kaybedecek, devrim kazanacak. Padişahlığı ve halifeliği canlandırma rüyası hayallerde kalacak, Cumhuriyet kazanacak. Çünkü laiklik, ekmek gibi, su gibi emekçi halkın temel ihtiyacıdır. Türkiye işçi sınıfı, şehir ve köy emekçileri, bütün ulusal demokratik güçler laikliği koruyacak ve ileriye taşıyacak. Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk ve arkadaşlarının 3 Mart 1924’te önderlik ettiği laiklik atılımından asla vazgeçmeyecek. Bağımsız bütün Vatan, laik demokratik Cumhuriyet, sömürüsüz Emek hedefine ulaşacak.