Türkiye halkı 29 Haziran'da AKP'nin gericilik, vurgunculuk ve savaş rejimine karşı yine ayaktaydı. İstanbul’da on binlerce kişi saatlerce gösteri yaptı. Mayıs-Haziran Büyük Halk Direnişi'nin şehitlerini andı. Yaralananlarla, gözaltına alınanlarla, tutuklananlarla dayanışmasını haykırdı. Türkiye halkının insanlık suçu işleyen bütün yetkilileri cezalandıracağını bir kez daha vurguladı. Cinayetlerin, katliam girişimlerinin, yaralamaların, baskıların hesabını soracağını, meydanları ve parkları özgürleştireceğini duyurdu.
Enternasyonalist eğilim
Yürüyüşçüler, Lice'nin Kayacık köyünde karakol yapımına karşı 28 Haziran'da gösteri yapan Kürt köylülerine yönelik saldırıyı da protesto etti. Jandarma kurşunuyla öldürülen Medeni Yıldırım'ı halkın şehitleri listesine, ikisi ağır dokuz yaralıyı halkın gazileri listesine aldığını açıkladı. Şovenist kışkırtmaları elinin tersiyle itti, Kürt halkına elini uzattı, “Diren Lice, Taksim seninle” diye haykırdı.
Direniş, AKP zorbalığına karşı çıkan herkesi dil, inanç ve kültür ayrımı yapmadan birleştirme iradesine sahip olduğunu ortaya koydu. Emekçi kitlelerin yurtseverlikle enternasyonalizmi harmanlayabileceğini, ulusal duygularla ezilenlerin haklarını ve eşitliğini savunma duygularını iç içe geçiren büyük birlik anlayışını rahatlıkla benimseyebileceğini gösterdi.
İşgal çözüm değil
AKP'nin muhafız birlikleri tıpkı 25 Haziran'da olduğu gibi, Taksim Meydanı'na ve Gezi Parkı'na yığınak yapmış, işgali alabildiğine abartmışlardı. Meydanda protestoculara sadece küçük cepler bırakan işgalciler, büyük kalabalığı İstiklal Caddesi'ne hapsetmeye çalıştı. Bu kez İstiklal, hükümetin istifasını talep eden on binlerin sloganlarıyla saatlerce çınladı.
Meydandaki cepleri dolduran halkın basıncıyla gerilemek zorunda kalan işgalciler, ülke ve dünya halklarının önünde daha da rezil olmamak için bu kez uygulamaya koydukları sözüm ona “ılımlı ve sabırlı davranma” taktiğinden vazgeçtiler. Yine doğrudan doğruya şiddete başvurarak halkı kalkanlarla ittiler, tartakladılar, ara sokaklarda biber gazı kullandılar, plastik mermi attılar, yakaladıkları protestocuları gözaltına aldılar. Huylu huyundan vazgeçmez. Zorba zorbalığını ne yapsa gizleyemez.
İstanbul yalnız değil
29 Haziran'da İstanbul tek başına değildi. Ankara, İzmir, Antalya halkı da İstanbul halkıyla dayanışma için ayaktaydı. Mitingler, yürüyüşler, basın açıklamaları, forumlar ülke çapında direniş ruhunun sönmediğine işaret ediyor. AKP'nin sistemli zorbalığına dayanamayarak şu anda sokaklardan ve meydanlardan çekilmek durumunda kalan milyonların despotizme yönelik tepkileri yok olmadı.
Halk despotizmden bıktı, üstelik bıktığını da fiilen gösterdi. Ne var ki, despotizm hâlâ iktidarda. Despotizm ne yaparsa yapsın, bu patlayıcı bileşimden mezar sessizliği üretemez.
AKP Taksim'i ve Gezi Parkı'nı, bütün şehir meydanlarını sürekli işgal ederek elinde tutamayacağını görecek. Meydanları halktan arındırarak iktidarda kalabileceğini sananlar, yanıldıklarını görecekler.